"Bu gece kalkan tüm kadehler kutsal sakatlara! " diye bağırdım boş sahilde.
Fakat Namjoon kafama vurup "Çikolatalı süt içiyoruz salak kendine gel. " dediğinde dudaklarımı büzüp yerimde küçülmüştüm.
Yoongi ile içki içelim diye çok yalvarsak da kabul etmemişlerdi.
"Bence içki içmeliydik. Geçen ay çikolatalı süt içtiğimizde Hoseok çığlık atarak insanların üzerine koşmuştu. Hayır anlamıyorum hangi salak çikolatalı sütle kafayı bulur ki? " dedi Yoongi gözlerini devirerek.
"İçki içince Jungkook ile çok sapıtıyorsunuz. Jungkook yolun ortasına çöküp dudak istiyorum diye ağlamıştı." dedi Taemin dehşetle. O anları unutmak istiyor gibi bir hali vardı. "Yoongi de en son Jungkook'un üzerine çıkmaya çalışmıştı. Tanrım lütfen biriniz hafızamı sikebilir mi?"
Jongin sırıtıp "Gel babacığına." diyince, Taemin ellerini gövdesine sardı.
"Ay hoşt! Pis sapık. Hepimizi sırayla elliyorsun zaten. "
Sehun sinirle başını salladı. "Jongin'den uzak durun cidden. Geçen gün mememi mıncıkladı sapık! " dedi ve yüzünü buruşturarak Jongin'e baktı.
"Oha ay nasıl parlıyor! " dedim hayranlıkla.
Seokjin derin bir iç çekti. "Asıl parlayan benim güzelliğim. Bu ay benim yanımda ne ki! "
Hoseok büyük bir kahkaha patlattı. "Bir Sherlock Holmes etmezsin ama giderin var işte. "
Seokjin gözlerini devirerek "Sherlock için yanıp tutuşacağına benim için yanıp tutuş. Cidden mükemmel bir arkadaşa sahipsiniz ve hala nasıl benim fanım değilsiniz? Tanrım değerim bilinmiyor. "
Seokjin çikolatalı sütü sinirle içerken gülümsedim. Sinirli halleri hepimizin gözünde sevimliydi.
Taemin derin bir iç çekip Sehun'un kucağına yattığında bakışlarımı onlara çevirdim. "Neyin var lan? " dedi Taehyung elinde ki süt kutusunu Taemin'e atarak.
"Çok dertliyim lan. "
Namjoon bıkkınlıkla nefes aldı. "Barbara ve Francisco'nun sevgili olmamasına mı taktın yine? "
Taemin ağlar gibi bir ses çıkardıktan sonra "Of sus hatırlatma. Onları shipliyordum ben ya. " dediğinde Hoseok elinde ki kitaba sarıldı.
"Bende johnlock shipliyorum! " dedi ve Sherlock Holmes kitabını havaya kaldırıp kocaman öptü.
Namjoon "Favorim Watson. " dediğinde Hoseok kaşlarını kaldırdı.
"Kimse bir Sherlock aşkım etmez. "
Onlar kendi aralarında kısa bir tartışmaya girerken, Jimin'in kucağıma yattığını fark ettim. Alnına düşen saçlarını gülümseyerek geriye doğru taradım. Saçlarının bu kadar yumuşak olmasını seviyordum.
"Doğum günüm yaklaşıyor. " diyerek dikkatleri üzerine çekti Taehyung. "Hediye almayanı sikerim. Basit bir kutlama da istemiyorum. Olabildiğince abartın çünkü Yüce Kim Taehyung'un doğum günü. "
Jimin kıkırdayıp "Seokjin linç edecek." diye fısıldadığında gülümsedim. Kavgalarını izlemek zevkli oluyordu bu ikilinin.
"Sen Kim Seokjin misin de sana özenecekler lan? Asıl benim doğum günümde abartacaklar. Mümkünse saray kiralayın. "
Kendimi tutmayı bırakıp kahkaha attığımda bakışlar bana döndü. "Bakmayın öyle. Şu ana kadar kimin doğum gününde özendik? Pizzanın üzerine mum dikip kutladık hep, bundan sonra da böyle olacak. Geleneceğimizi bozmayalım. " dediğimde Seokjin ve Taehyung gözlerini kıstı.
Jimin başını kaldırıp omzumu patpatladı. "Seni tanımak güzeldi darling. " dediğinde sırıttım.
Flörtöz şekilde "Yaaa" dediğim sırada, Taehyung kafamı kuma gömmüştü.
"Yüce Sherlock aşkına! Ne yapıyorsun lan mal?! " diye bağırdı Hoseok ve Taehyung'un üzerine atladı.
Taemin eliyle yüzünü kapatıp "Ben sizi tanımıyorum artık. Her yerde rezilliğinizi göstermek zorunda mısınız? " dediğinde ağlamaklı sesler çıkardım.
"Sen bizim bir aradayken normal olduğumuzu nereden gördün? " dedi Sehun. "10 manyak bir araya gelirsek olacağı bu. Anormallik kanımıza işlemiş artık. "
Sonunda Taehyung'un elinden kurtulabildiğimde hızla saçlarımda ki kumları temizledim. Daha bu sabah banyo yapmıştım ya!
"Abi uykum geldi. " diyerek kumlara yattı Jongin. Taemin hızla yerinden kalkıp Jongin'i kucağına aldığında sırıttım.
Meşhur uyku açma yöntemimizi kullanacaktı.
"Valla uyku falan kalmadı. Bak gözlerime cin gibiyim. "
Taemin onu siklemeden denize doğru koştuğunda, Jimin kucağıma yatarak kahkaha attı. Bu görüntü beni daha da güldürmüştü. Jimin'in gülerken kendini bir yerlere atma gibi bir huyu vardı. Sırf bu yüzden sürekli kafasını bir yerlere vuruyordu.
Beyin hücrelerinin hepsini böyle öldürmüştü manyak.
Taemin Jongin'in yalvarmalarına rağmen onu denize fırlattığında hepimiz ıslık çalarak alkışladık. Fakat Jongin de boş durmamış, Taemin'i de düşürmüştü denize.
"Ulan dayanamıyorum bende gidiyorum." dedi Sehun ve koşarak onlara katıldı.
Yoongi kumlara yatıp gökyüzünü izlemeye başladığında, Namjoon ile onun göğsüne yattık. Jimin Yoongi'nin bacaklarına yatarken, Seokjin ve Taehyung benim bacaklarıma yatmıştı. Hoseok da Namjoon'un bacaklarına yattığında sırıttım.
"Ulan bizsiz neler yapıyorsunuz?! " diye bağırdı Sehun uzaktan. Üçü koşarak yanımıza geldikler ve hızla yerlerini aldılar.
"Biz ayrılmayalım ya. " dedi Taehyung iç çekerek. "Tamam manyağız, aramızda normal biri yok, girdiğimiz ortamlarda kendimizi rezil etme kabiliyetine sahibiz, aklımız sadece manyaklığa çalışıyor, birbirimizi dövüyoruz, sövüyoruz, ufacık şeylere bile dakikalarca gülüyoruz, birbirimizi ifşalıyoruz- Lan biz niye böyleyiz?! "
Sehun kıkırdayıp "Bizi bu yapan şeyler bunlar. Bir an olsun hiç ayrılmadık biribirimizden. Aile kavramını birbirimizle yaşıyoruz. " dedi.
"Duygusal konuşmaya devam ederseniz ağlayacağım. " dedi Namjoon titreyen sesiyle. Başımı kaldırıp ona baktım. Dolu gözlerini gördüğümde elini kavradım sımsıkı.
Böyle duygusal konuşmalar yapan biri değildik pek. Dediğimiz gibi hep manyaklık ve çılgınlıklarla uğraşırdık biz. Bu konuşmalar birkaç ayda bir olur ve kısa bir ağlama seansından sonra eski halimize geri dönerdik.
"Jimin alttan alttan beni dürtmesene!" diye çığlık attı Seokjin.
Bizim ciddiliğimiz anca bu kadardı işte.
Jimin de "Götün güzel aşkım. " dediğinde kıkırdadım.
"İmdat sapık var! "
Seokjin'in çığlığı ile uzakta oturan bir grup buraya doğru koşmaya başladığında kahkaha atarak yerimden doğruldum. "Jimin'i dövmeye geliyorlar lan. " dedim kahkahalarımın arasında.
Yoongi üzerinde ki kumları silkerken "Tanrı cezanı verecek sonunda. " dedi.
Beş kişilik grup karşımızda durduğunda Namjoon ve Taehyung ile Jimin'in önünde durduk herhangi bir kavgayı önlemek için.
"Kim o sapık? " dedi aralarından biri. Gözüm iri yapılı adam ve elinde ki demir sopa arasında gidip geliyordu.
"Kutsal sakatların ikinci vazifesi nedir gençler? " dedi Hoseok gergince gülerken.
Sehun şirince sırıtıp "Kaçın! " diye bağırdığında hepimiz koşmaya başladık. İstesek o adamları çok rahat döverdik fakat kovalanmayı tercih etmiştik.
Çünkü kutsal sakatların birinci vazifesi şudur;
Dibine kadar manyaklığı yaşa!
kitabı yazarken yüzümden gülümsememi silemiyorum ıdöcdoöcıdöc
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holy Cripples
Teen FictionÇamurlu yollardan gelsek de, kaldırımlarda düşsek de, bir meydanda donsak da, asla birbirimizden kopmadık.