Giriş

11.3K 290 48
                                    

Bu bölümün şarkısı Imagine Dragons - Warriors, multimedyada...

Ayırıcı Savaş' tan 71 yıl önce...

Aynada yansımama bakıyorumdum. Saçlarım omuzlarımda bitiyor, tüm teller o kadar siyah ve matlar ki tek parça gibi duruyordu. Gözlerim ise kahverengiydi, ama olabilecek en koyu tondalardı. Ellerimi yüzümde gezdirip yumuşak deriyi hissettim, yanaklarım kızardı.

Aynanın pürüzsüz yüzeyinde oluşan bir ışık patlaması ile irkildim ve arkama döndüm, bu Jared' dı! Elinde uzun zamandır göremediğim bir şey gördüm, bir el feneri! Yüzüme yayılan saçma sırıtışı silemeden pencereye yaklaştım ve Jared' ı içeri alabilecek şekilde araladım. Onun da aynı benim gibi simsiyah saçları ve koyu tonda kahverengi gözleri vardı, kardeş olmamıza rağmen bu kadar benzeyebilmemiz beni hep şaşırtırdı. Jared' a bir şey olmamasının verdiği mutlulukla ona olabilecek en sıkı şekilde sarıldım ve fısıldadım:

'' Siyahlıları gördün mü? Veya tehlike oluşturabilecek herhangi bir şey? ''

Jared nefesini düzene soktu ve yutkundu. Yüzünde kötü anıları hatırlıyormuş gibi korkmuş bir ifade vardı.

'' Birkaç tane hükümet askeri gördüm ama siyahlılardan iz yok; çok garip, sanki hepsi bir anda toz olup uçtu. ''

Siyahlılar eşitlikçilerdi, hepsi de Dünya düzenine karşı çıkıyor ve tek devlet olmasını istiyorlardı. Hükümet ellerinden gelse de onları engellemek hiç kolay değildi, Dünya' nın her köşesinde bir üsleri olduğuna dair söylentiler bile vardı. En başta her şey çok basit görünüyordu, kapüşonlu çocuklar pankart kaldırıyor ve slogan atıyorlardı; ama zamanla eylemler daha da vahşileşmeye, insanlar ölmeye başladı.

Bakışlarımı duvardaki saate çevirdim ve Jared' a döndüm:

'' Yine sokağa çıkma yasağını ihlal ettin; saat on bir oldu, iki saat önce burada olmalıydın. Ne kadar endişelendim biliyor musun!? ''

Jared benden bıkmış şekilde iç çekti, belki de Dünya' nın sonunda bile kurallara uyma gayretimden bıkmıştı.

'' Sakin olur musun June, hem bak neler getirdim. ''

Ellerini odanın sağ tarafına attığı sırt çantasına soktuğunu ve karıştırdığını gördüm, elleri karanlık kumaş boşluğundan çıktığında ise yaşadığım mutluluk anlatılamazdı. Konserveler! Jared' ın yanına çömeldim ve heyecanla sordum:

'' Neler var, şu an ne olsa yerim. ''

Jared sırayla konservelerin üzerindeki etiketleri okudu ve hepsini bana uzattı. Şeftali, et ve bezelye, ananas ve domates çorbası...

Konservelerin solmuş ve canlılığını yitirmiş etiketlerine birkaç saniye baktım ve şeftali kompostosunu aldım. Canım tatlı ve sulu bir şeyler çekiyordu. Ellerimi şiltemin yanındaki masaya koyduğum konserve açacağına götürdüm ve konservenin metalik kapağını dairesel hareketlerle keserek çıkardım. Burnuma güzel kokular geliyordu. Ağzımı konserveye dayadım ve tatlı-ekşi karışımın tamamını kana kana içmeye başladım, bu birkaç haftadır yediğim en güzel ve tatlı şey olmalıydı.

Ayağa kalktım ve konserveyi camdan attım, dışarıdaki manzaraya hala alışamamıştım. Tüm binaların yüzeyi bakımsızlıktan aşınmış, çoğunun camları kırılmıştı; görünüşe bakılırsa siyahlılar amaçlarına ulaşacaklardı.

NOT: Merhaba Elementaller bu hikaye Element' e devam niteliğinde ama ikisi de birlikte ilerleyecek yani ELEMENT daha bitmedi, devam ediyorum ona da. Bu hikayenin amacı Chris' in ve diğer tüm insanların nasıl bu hale geldiklerini ve savaşı anlamanız. Peace, FakeTribute...

ELEMENT + ( #2 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin