0.9

16 0 1
                                    

Tam anlamıyla delilik ama şu an Ateş'lerin kapısının önündeyim ve zili çalıp çalmamak arasında kararsızlık yaşıyorum.

  Evledikere arkadaşıma gidiyorm diyerek evden çıkmıştım. Ben nasıl bu ukalâ çocuğun teklifini kabul ederdim ya aklım almıyor.
Çocuğun evi evimin dibinde olduğu için pek bir uzun sürmemişti evine gelmem.

Heyecan bünyemi daha fazla sarsarken son bir defa üzerimdekilere göz gezdirdim. Sarı renginde baharlık, sade, düz ve diz boyunda olan elbisem gerçekten hoş duruyordu. Kolumdaki uzun askılı, yandan, hoş ve minik çantam kombinimi tamamlıyordu. Çantanın üstündeki çiçek motifleri şirin duruyordu. Salık sarı saçlarımda kahverengi bir taç vardı. Yüzümde hafif bir makyaj ile oldukça uyumluydu.

Ben buraya niye geldim ya diyerek zili çaldım. Allah büyüktür Kül diye geçirdik içimden. Kapının açılmasını beklerken aniden kolumdaki çantanın yer ile buluşuğunu hissettim. Gerçekten mi der gibi hız yere eğilip çantamı almaya çalıştım. Yere eğilmem ile kapının sonuna kadar açılması bir oldu.

Ah. Tanrım. Gerçekten mi?

Size bulunduğum durumdan bahsetmeme gerek var mı?
Ayaklarımın üstünde yere çömelmiş. Dizlerimi hafif sola kaydırmıs bir sekilde sağ yanımdaki çantayı almaya çalısıyordum. Diz boyumdaki elbisenin sağ tarafı bacağımın bir kısmını açıkta bırakarak resmen firikik veriyordu.

Bakışlarımı yavaş yavaş yerden kaldırarak karşımdaki Adem oğluna baktım. Bu ne yakışıklılık yiğidim ya. Onun gözlerinin bana bakmadıgını farkederek gözlerini diktiği yere kafamı çevirdim. Aman tanrım bacaklarıma bakıyordu!

"Ula uşağum sen nereye bakayisun?!"resmen şok içinde ağzımdan ilk çıkan derinlerimde sakladığım şivem miydi?

Şaşkınlıktan kıpırdayamaz hale gelmiştim.

"Ne işin var senin yerde?" Ateş'e gerçekten mi der gibi baktım. Bunu sormuş muydu?

Çantamı göstererek " Ne işim var gibi görünüyor?" dedim.

Göz devirerek bakışlarını başka bir yere çevirdi. Bundan yararlanarak yerdeki çantamı alıp hızlıca ayağa kalktım.

Gözlerini tekrar bana çevirince bir süre bakıştık. En sonunda dayanamayıp " Almıyacak mısın beni eve" dedim.

"Ha?..Aa pardon, hoşgeldin" diyerek kenara çekildi ve geçmem için elini salona doğru uzattı.

İçeri geçerken etrafa ufak bir bakış attım. Evin kapısı kolidora açılıyordu. Uzun kolidorun sol kısmında mutfak. Sağ kısmında ise dört tane kapı vardı. Tam karşımda kapısı açık olan salon duruyordu. Geniş çift kisilik koltuk alttan çekmeli olduğu için yatak pozisyonunu almıştı. Üzerinde bir sürü yastık ve cift kisilik bir polar battaniye bulunuyordu. Ufak yastiklar koltugun her yerindeydi ve önünde kare bir masa vardı ama bu alçak bir şeydi. Kesinlikle yemek masası gibi yüksek değildi aksine koltuğun oturulacak yeri ile aynı boydaydı. Yani ayağinı uzatsan uzatılacak türden bir masaydı. Masanın üzerinde mısır cips tuzlu bisküvi ve çikolatalar ile doluydu. Içersi loştu muhtemelen duvarın göremediğim kısmında televizyon açıktı. Yavaş adınlarla salona girdim ve masanın yanına yanaştım tahmin ettiğim gibi tam koltuğun karşısında kocaman bir led TV vardı.

Ateş'e döndüm ve içindeki bakma isteğini bastıramadım ve onu da bir güzel kestim. Siyah bir eşofman ve salaş gri bir tişort giymişti. Köprücük kemikleri mükemmel duruyordu açıkçası. Ayaklarında ev terlikleri siyahtı, buna niye baktım ben de bilmiyorum.

Gözlerimi ağır ağır salonun biş kalan tarafında ki boydan boya cama baktım. Tül Perdeleri çekikti ama hava benim çıktığımın aksine bulutlanmaya başlamıştı. Oysaki ben evden çıkarken güneşliydi.

Ateş bana bjr şey demeden koltuğa atlayıp arkasına yaslandı.
Brline kadar battaniyeyi çekip elini ya  tarafına vurarak;
"Gelsene  Sarı" dedi.

Normal bir şekilde yanına varıp sağ tarafındaki bosluğa yayıldım battaniyeyi onun gibi belime kadar çekip yanımdaki ufak yastiklardan bir tanesini kucağıma koydum. Yanıma ne olur ne olmaz diye annemin şişlerinden almıştım ve şu an çantamda duruyordu. Çantamı çıkartarak yere bıraktım ve Ateş'e döndüm.

" Ne izliyoruz başkan?" Dedim.

"Kokru filmi"dedi ve pişkince sırıttı "Tabi korkmazsan."

"Ben mi korkacağım?" Diyerek ufak bir kahkaha attım.
"Korkarak bana sarılmazsan iyi" diye de ekledim.

Ateş göz devirerek "Ben mi sana sarılacağım? Çok beklersin prenses" dedi.

Ateş beni gerçekten tanımıyor. Ben korku filminde kahkaha atarak gülen kızım. Sinemadan sırf bu yüzden kovulduğum günleri hatırlıyorum.

"Hadi başlat artık filmi" dedim.

Bana göz devirerek filmin baslatma tuşuna bastı. Siyah ekranda dabbe yazısı göründü. Ve korkutucu kadın çığlıkları kulaklarımıza ulaştı. Kafamı çevirip Ateş'e baktım. Boş gözlerle ekrana bakıyordu. Kafamı filme çevirerek odaklanmaya çalıştım.

**

Filmin sonlarına yaklaşmıştık. Ateş korktuğunu belli etmemek için sürekli mısır yiyordu. Ve bu gerçekten komik bir sahneydi. Ekrandaki kadının bir anda belirmesi ile kıkırdadım.

"Euzubillahimineşeytanirecim." diyerek gözlerini büyüten Ateş'e baktım. Ağzına tıktığı mısırlar yüzünden sesi boğuk çıkıyordu.

"Bana gerçekten korktuğunu söyleme." Dedim. Bana inanamaz gibi baktı.

"Ben mi korkacağım?" Diyip sinir bozucu sekilde kahkaha attı.

"Besmele çeken de bendim zaten." dedim.

"Şaka yapmıştım gülüm." Diyip gülümsedi.

Onay verici bir şekilde başımı salladım ve biten film ekranındaki çıkan isimlerden gözümü çektim.
"Misafirperverliğin için teşekkürler."

"Önemli degil" diyip gülümsedi.

Neden piçimsi bir gülüş atıyordu. "Ben kalkayım artık" diyerek koltuktan kalktım. Eteğimin uçlarını düzelterek Ateş'e baktım. Beni süzüyordu.. Beni Beni ... Aaa... kızarmamalıyım.

"Yavrum ne baktı?" Bana gözlerini büyüterek baktı. Bi saniye.. Ağzımdan yavrum mı çıktı benim. İnanamıyorum rezil oldum.
"Güzele bakmak sevaptır" diyip göz kırptı Ateş. Eheheh inanamıyorum. Ben güzelmişim. Sarı saçlarımı sırtıma indirerek
"Teşekkür ederim"diye mırıldandım. 

Ateş ayağa kalkarak "ben seni yolcu edeyim artık" dedi.
Beraber kapıya kadar ilerledik. Kapıyı bana açtıgında ayakkabımı giymek icin dışarı çıktım. Kapının pervazına yaşlanmış bir şekilde beni izliyordu. Hafif bir iç çekti. Ayakkabılı giyerek ona döndüm. Özleyecektim keratayı.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Önüme dönerek merdivenlere ilerledim, koşar adım aşâğı indim. 
Bir yandan gülüyorum bir yandan koşuyorum. Sırf yan binasında olduğumu anlamasın diye biraz ilerledim sokaklarda.
Yarım saat sonra eve geçtim bitkinlik ile kendimi odama attım. Çok yorulmuştum. Ama Ateş'e yazmalıydım.
Biraz uyumaya karar vererek. Uyanınca yazabileceğimi  düşündüm.  Uykunun kollarına Ateş aşkımı düşünerek daldım.

BÖLÜM SONU.

Eheheh evet arkadaşlar nasılsınız? Teşekkür ederim ben de iyiyim. Size uzun denebilecek bir bölüm getirdim.
Dip not: bölümü yazmam 5 ay sürdü.
Shhshdh neyse kendinize bakın öpüldünüz.
Bu arada düzenleme yapmadım hatalarım olabilir mazur  görün. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 14, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLME SEBEBİM OLUR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin