"Hiç sanmıyorum Taehyung,"
Jeongguk'un sert sesini duyduğumda elimdeki dosyayı bir kenara fırlatıp sinirli gözlerimle patronuma ama aynı zamanda sevgilime baktım.
"O toplantıya sen katılmayacaksın." demesiyle birlikte adımlarımı onun önünde sonlandırdım.
Parmak uçlarım beyaz, kaslarını sıkıca saran gömleğinin üzerinden göğüslerinde dolaşırken tahrik edici bakışlarımı dudaklarına indirdim. Jeongguk anında kaskatı kesilirken bir elimi zarifçe ensesine getirdim ve dudaklarımı güzel dudaklarına bastırdım.
Dudaklarımız arasında bir savaş oluşurken, göğüslerimiz arzuyla birbirine çarpıştı. Dilimi usulca dudaklarının arasından ağzının içine gönderdim ve diliyle buluşturdum.
Penisimin sertleştiğini hissediyordum. Bir elim pantolonunun üzerinden penisini avuçlarken dudaklarımız arasından bir inleme döküldü. Daha fazla dayanamayacakmış gibi elini kalçama attı ve beni aniden kaldırıp kucağına aldı. Bacaklarım belini sararken beni duvara yasladı. Dudakları boynumu bulduğunda elimi saçlarının arasından geçirdim.
Yumuşak saç tutamları ince parmaklarım arasında dururken başını boynuma bastırıyordum. Bir eli kalçamın altında dururken diğer eliyle hızla gömleğimin düğmelerini açtı. Kızarık ve sertleşmiş göğüs uçlarımın bir tanesini eliyle sıkıştırdı ve diğerini dudakları arasına alıp hızla emmeye başladı.
Gözlerim arkaya kayarken kendimden geçmiş gibi inliyor, kendimi duvarda sabit tutmak için zorluk çekiyordum.
Beni tekrar kucağına alıp masasına yatırdı ve ardından pantolonumun düğmelerini açıp boxerımla beraber aşağı indirdi.
Şişmiş penisimi göz hapsine alırken alt dudağını şehvetle dişleri arasına almıştı. Dilini göbek deliğimde gezdirip ufak bir şekilde soğuk nefesini üflemişti. Belim yay gibi gerilirken ayaklarımı masaya bastırıyordum. Bacaklarımı aralamıştım.
Dili penisimin üzerinde boydan boya gezindiğinde dudaklarımı dişlemeyi bıraktım ve inlemeye başladım. İnlememle birlikte dudaklarını penisime sarıp çekmeye başladı. Bir yandan göğüs ucumu sıkıyor, diğer yandan penisimi emiyordu. Bedenim tekrar yay gibi gerilirken başım geriye düşmüştü. Boşalacağımı hissettiğimde, "J-jeong-guk! Bo-şalac-ağım! Diye haykırmıştım.
O ise ağzını penisimden çekti ve beni yüz üstü yatırdı. Kalçalarımı avuç içine alıp sıkmaya başladığında dudaklarımı ısırdım. Kanıyordu, dudaklarıma metalik kan geliyordu.
Kendi üzerini çıkarıp sırtımı diliyle gezmişti. Hiç hazırlamadan birden deliğimde büyük bir acı hissettiğimde acıyla haykırdım ve içimde gel-gitlerine alışmaya çalıştım. Sertti. Canımı acıtıyordu. Lakin mazoşist bir pislik gibi bundan zevk alıyordum. Bir süre sonra alışmaya başladığımda acı dolu inlemelerim yerine zevki bıraktı.
Jeongguk dudaklarını enseme bastırıp tekrar ellerini belime bastırdı ve beni becermeye devam etti. Bir anda penisi bir yere değdiğinde zevkten gözlerim kararmıştı ve, "ORASI! LANET OLSUN!" diye haykırmıştım.
Hareketlerini hızlandırırken, en sonunda içime boşalmıştı ve bende onun ardından boşalmıştım. Rahatlamışlığın verdiği hisle birlikte gözlerimi kapatıp derin Soluklar aldım.
Ama hayır, Jeongguk kapıyı kilitlemişti ve bana asla hayır diyemeyeceğim bir sırıtışla geliyordu.