0.7

185 15 6
                                    

{ Renjun'den }

      Onlara baktığımda hepsi resmen çökmüştü. Hepsi ağlıyordu. Cidden onlara bunu yaşattığım için kendimden nefret ettim. Asla ağlamaz dediğim Jaemin benim yüzümden ikinci kez ağlamıştı. Tek duyduğum hıçkırık sesleri arasında ön taraftakı sehpadan bi bardak su aldım ve en sondaki Chenle'nun yanına gittim. Nefes darlığı vardı ve bu şekilde hıçkırarak ağlaması iyi değildi. Yanına eğilip suyu içirdim. Bana sımsıkı sarılmıştı. Sanki elinden kayacakmışım gibi sıkıyordu bedenimi. Kafamı omzuna koyduğumda buraya gelen bi adet Jaemin gördüm. Yanımıza eğildi ve uzun kollarıyla ikimizi de sardı. Tam gözümü kapatmıştım ki herkesin birbirine sarıldığını gördüm. Yerde yumak gibi olmuş sarılarak ağlıyorduk. Bu ağlama seansı yaklaşık yarım saat sürdü. Sonra yavaşça birbirimizden ayrıldık.

           Parke zeminde herkes bi tarafa dağılırken Jeno sordu "Nakil olabilir demiştin bildiğim kadarıyla iki yıldır donör arıyosunuz hala mı uygun biri bulunmadı? Hatta biz bile test yaptırdık ama uymadı." Sakince konuştum "Evet herkes denedi ama uygun birisi hala bulunamadı." Umutsuzca kafasını sallamaktan başka bişey yapamadı. Sonra Jaem bağırdı "Siz test yaptırdınız ve bana söylemediniz mi? Ben test filan yaptırmadım. Neden haber vermediniz ki? " Doğru kalabalık bi arkadaş grubumuz olduğundan onu atlamıştık. Zaten o zaman Jeju'daydı. Ailesi ceza olarak amcasının yanına göndermişti. Bıkkın bi şekilde onu da cevapladım "Zaten bu saatten sonra test yapsan da bi işe yaramaz bu yüzden dert etme. Sonuçları iki buçuk ay sonra geliyo. O zamana ölmüş olurum." Acı bi şekilde gülümsedim. Uysaydı bile onun böbreğini almazdım. Benim yüzümden acı çekmesini istemem. Tek böbrekle yaşayamaz ki o. Sinirlenmiş gibi tekrar bağırdı "Bana ne ya ben de yaptıracam test. Hem belki uyar nerden biliyonuz. "
Omzuna elimi koydum " Jaem sonuçlar geç çıkıyo cidden gerek yok. Önceden test yaptırmış insanlar arasından elbet bulunur. Bulunmazsa bile benim açımdan sorun yok." Bu sefer elimin altındaki teninden cidden çok sinirlendiğini anladım. O kadar kasıldı ki. Patlayacağını tahmin etmiştim ki patladı "Benim açımdan var Renjun. Benim açımdan çok büyük bi sorun var. Ben senin ölmeni istemiyorum. Seni kaybetmek istemiyorum. Bu yüzden yarın gidip o testi yaptırcam." Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Bağırdıktan sonra koşarak içerdeki odalardan birine koştu. Diğerlerine baktığımda bana arkasından gitmemi işaret ediyolardı. Bende dediklerini yaptım ve yanına gittim.

          Kapısı açık odanın önüne geldiğimde yatağın köşesine çökmüş ağlıyordu. Diğerlerinin aksine bebeklikten beri arkadaştık. Onlarla ortaokulda tanışmıştım ama Jaem'le doğduğumdan beri arkadaştık. O yüzden daha yakın bi bağımız vardı. Ta ki ben ona aşık olduğumu farkedene kadar. Çocuktan resmen kaçar olmuştum. Kapıda dikilmeyi bırakıp yanına girdim.

          Girdiğimi farketmemişti. Yanına çöküp elini tuttum. Yüzüme anlamsızca baktı ve yataktan yere doğru kayıp bana sarıldı. Uzun zaman sonra iyi gelen tek şey buydu diyebilirim. Başı omzumdayken sarsılarak ağlamaya devam etti. O ağladıkça bende ağlamıştım. Gözyaşlarım benden izinsiz akmaya devam ediyordu.
  
           Boğuk sesiyle hıçkırıkların arasında konuştu "Gitme Renjun. Beni yalnız bırakma. Hem sen gidersen çince ödevime kim yardım eder. Eski fotoğraflara kimle beraber bakıp gülerim. Sen ölmek için fazla masumsun Renjun. Bunu hiç haketmedin. Neden böyle oldu bilmiyorum. Son zamanlarda benden uzaklaştın ama emin ol ben senden uzaklaşmadım. Sen hala en değer verdiğim insansın, arkadaşımsın. Seni de kaybedemem. Annemden sonra sende gidemezsin. Anlıyo musun? Lütfen gitme Renjun. Bizi , beni bırakıp gitme." O konuştukça ağlamam şiddetlenmişti. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Onu bırakıp gitmek istemem ama bu benim elimde değil ki. Çaresizce gözlerime bakıyordu. Gözlerimi gözlerine sabitledim "Gitmek istemiyorum zaten ama benim elimde değil. Sizi nası bırakırım. Hasta olmak da elimde olmadığı gibi ölmek de elimde değil. Yine de kendimi suçlu hissediyorum. Hayallerimizin katili oldum. Daha çok şey yapacaktık sizinle. Özür dilerim herşey için." Ellerimi tuttu. Gözleri yere bakmaya başlamıştı. Sessizce mırıldandı "Test yaptırmak istiyorum. Sana yardım etmek istiyorum. Ne zaman yaptırabilirim?" Seslice yutkundum "Madem bu kadar istiyosun yarın yaptırırız. İçinde kalmasın. Ben ölünce pişman olmanı ve vicdan azabı çekmeni istemem." Yerden kalktı ve beni de kaldırdı. Beni yatağa oturttuktan sonra içeri gitti. Bense orda öylece bekliyordum.

           Duyduğum kadarıyla Jeno'ya burda mı kaldığımı soruyordu. Bi kaç şey daha söyledi ama duyamadım. Sonra tekrar yanıma geldi. Bana döndü "Bavulun nerde Injun-ah?" Elimle odanın köşesindeki bavulu gösterdim. Hemen oraya gitti ve içini açtı. Eşyalarımı daha yerleştirmemiştim. Bunu görünce gülümsedi. Bavulla beraber yanıma geldi ve elimden tutup salona götürdü. İçerdekiler şaşkınca bakarken "Injun artık benimle kalıyo. Şimdi herkes evine gidebilir. Yarın test yaptırmaya gidicez. Gelmek isteyeniniz olursa sabah mesaj atsın." Ben daha nolduğunu anlamadan kapıdan çıkmıştık.

          Evi Jeno'nunkine yakındı. On dakika kadar yürüdükten sonra evine gelmiştik. Burada babasıyla yaşıyordu. Bildiğim kadarıyla babası şu an Japonya'da olmalıydı yani burda kalmamda sorun yok. Kapıyı açınca eliyle içeriyi göstererek "Buyrun efendim." dedi ve güldü. Bende kafamı eğip içeriye girdim. Son zamanlarımı onunla geçirmekten çok ne isterdim ki?

        

TRISTEZA 《renmin 》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin