"On dakikaya oradayım idare et beni, tamam görüşürüz." Genç kadın yolda giderken bir yandan da arkadaşını aramış geciktiği için kendisini idare etmesini istiyordu. Aniden fren yaptı genç kadın hızla arabadan inip kaldırım da yaralı olan küçük kediyi kucağına aldı. Hızla arabaya dönerken yakınlarda veteriner kliniği arıyordu. Sol tarafta gördüğü klinik ile arabasını hızlıca park edip kedi ile birlikte indi. Koşarak kliniğe girdiğinde etrafa bakındı. Kimseyi göremeyince seslendi. "Kimse yok mu?" Sesi boş klinikte yankılanırken yaralı kediyi dikkatlice orada ki koltuğa bıraktı. Yürürken topukluları olduğundan fazla ses çıkarıyordu. Duyduğu kıpırtılar ile arkasına dönmesiyle sert bir bedene çarptı. Göz göze geldiklerinde Eylem kendini yutkunmaktan alıkoyamadı. Karşısında kıvırcık saçlı, uzun boylu ve kahvenin en koyu renginde gözleri olan bir adam vardı.
"Nasıl yardımcı olabilirim?" Eylem adamın ses tonuna bile hayran kalırken kekelememek için birkaç kez yutkundu. Gözünün önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırırken konuşmaya başladı, "Yolda giderken yaralı bir kedi buldum sağ arka bacağı kırık galiba?" Genç adam hızlıca eline eldivenleri geçirirken konuştu, "Kedi nerede?" Eylem hızla kediyi bıraktığı yere gidip kucağına aldı. Genç adam kediyi alıp içeri girdiğinde genç kadın da beklemek için koltuklardan birine oturdu.
Bir saatin sonunda genç adam eldivenleri çıkarırken geldi kadının yanına. Eylem hızla ayağa kalkıp sordu, "Durumu nasıl?" Genç adam tebessüm etti, "Gayet iyi, tam zamanında getirmişsin. İç kanaması var diye endişe etmiştim neyse ki sadece sağ arka bacağı kırılmış. O da zamanla iyileşecek." Genç kadın kocaman gülümsedi. Genç adam elini uzattı, "Bu arada Fethi ben." Eylem heyecanla adamın elini sıkarken konuştu, "Eylem."
Fethi elinde ki kahve dolu kupalardan birini Eylem'e uzattı. "Teşekkür ederim." Fethi samimiyet dolu gülümsemesiyle karşılık verdi. Eylem etrafı incelerken konuştu, "Tek başına mı çalışıyorsun burada?" "Evet." dedi genç adam, "Beş yıl önce açtım bu kliniği." Eylem ilgiyle baktı adama, "Hayvanlarla birlikte zaman geçirmek, onlara yardım etmek bana iyi geliyor. İnsanlar birbirine zarar verirken hayvanlar senin derdine ortak oluyor, sana iyi geliyor." Fethi sözlerini tamamladığında Eylem burukça gülümsedi. Fethi ortamın kasvetini dağıtmak için Eylem'e döndü. "Sen ne işle uğraşıyorsun?" Eylem kahvesinden bir yudum alıp Fethi'ye döndü, "Gazeteciyim ben. Senin aksine insanlarla hep iç içeyim." Fethi içten bir şekilde güldü, "İşe gidiyordun ve şu an büyük ihtimalle geç kaldın değil mi?" Eylem saate bakıp hafifçe gülümsedi, "Bir saat kırk beş dakika geciktim."
"Ben gideyim artık." Eylem ayağa kalkıp Fethi'ye döndü, "Yaptıkların için teşekkürler." "Teşekkür edecek bir şey yok ben görevimi yaptım." Eylem kocaman gülümseyip Fethi'ye son bir bakış atıp çıktı. Arabasına bindiğinde Fethi'yi ne derece etkilediğinden habersizdi. Eylem ajansa geldiğinde hızla Burcu'nun yanına gitti. "Burcu, Neslihan Hanım odasında mı?" Burcu arkadaşını görmesiyle hızla ayağa kalktı, "Eylem neredesin sen aklım çıktı aradım açmadın başına bir şey geldi sandım." Eylem arkadaşına sarılıp konuştu, "Neslihan Hanımla konuşayım öğle yemeğinde anlatırım." Eylem, arkadaşının yanından ayrılırken arkasında meraklı bir Burcu bıraktığını biliyordu.
"Ne dedi Neslihan Hanım?" Eylem portakal suyundan bir yudum alıp konuştu, "Yolda gelirken arabam bozuldu servise yolladım taksi bulmakta zorlandım falan dedim işte o da 'bir daha olmasın' deyip bir yığın dosya verdi." Burcu merakla arkadaşına dönüp baktı, "Peki ya gerçekte ne oldu?" Eylem yemeğini bir kenara bırakıp anlatmaya başladı.
"İşte biraz sohbet ettikten sonra bende geldim." Burcu hafifçe gülümseyip arkadaşının elini dostça sıktı, "Eylem kızma ama sen bu adama aşık olmuşsun." Eylem yanaklarının yandığını hissederken yemeğini yemeye devam edip bir şey dememeyi tercih etti. Burcu arkadaşının sessiz kalışından bunun evet anlamına geldiğini biliyordu.
Öğle yemeğinden sonra Eylem, Neslihan Hanım'ın verdiği dosyalarla uğraşırken aklında sadece Fethi vardı. Adam oldukça yakışıklıydı. Kıvırcık saçları, koyu kahve gözleri, her güldüğünde çıkan gamzeleri ve kaşının üzerinde ki yara izi ile her kadının aklını başından alacak kadar yakışıklıydı. Fethi ise Eylem'in duru güzelliğinden etkilenmişti. Yüzünü olduğundan çok daha güzel gösteren kâkülleri, içten gülüşü ve gece kadar güzel gözleri ile her erkeğin kalbinde taht kuracak kadar güzel bir kadındı Eylem.
Tüm gün Eylem Fethi'yi, Fethi Eylem'i düşünmüştü. Birbirlerini bir kez daha görmek için ikisininde içi yanıp tutuşuyordu. Eylem nihayet dosyaları bitirdiğinde saate baktı. Akşam çoktan olmuş iş arkadaşları evlerine gitmişti bile. Eylem çantasını alıp hızla çıktı ajanstan. Arabasına binip bu sabah geldiği yoldan tekrar kliniğe gitmek için yola koyuldu. Yolda giderken bir pastaneye uğrayıp elmalı turta aldı. Nihayet kliniğe geldiğinde indi arabadan üzerini düzeltip içeri girdi. Fethi arkası dönük bir şekilde sabahki yerinde oturuyordu. Eylem heyecanla yanına ilerlediğinde Fethi duyduğu topuk sesleri ile arkasına döndü. Eylem'i gördüğünde hızla yerinden kalkıp kadının ismini mırıldandı, "Eylem." Eylem isminin bu denli güzel olduğunu bilmiyordu ya da adamın sesinden kendi ismini duymak ona güzel gelmişti.
Birlikte arka bahçede ki masada otururken Eylem elmalı turtayı kesip servis tabaklarına koyuyordu. "Elim boş gelmek istemedim benim en sevdiğim tatlıyı aldım umarım sende seversin." Fethi ufak bir kahkaha atıp kadına baktı, "Tesadüf mü şans mı bilmem ama benim de en sevdiğim tatlıdır." Eylem de aynı şekilde güldüğünde bir yandan tatlılarını yerken bir yandan da en az tatlı kadar güzel olan sohbetlerine devam ediyorlardı.
Eylem havanın tatlı serinliği ile kollarını birbirine sararken Fethi yerinden kalkıp ince bir polar alıp Eylem'in omuzlarının üzerine bırakırken Eylem'de aynı anda kafasını kaldırınca burun buruna geldiler. Şimdi ikisinin de gözleri dudaklarına kaymıştı. Eylem'in hızla atan kalbinin sesi Fethi'nin kulaklarına ulaşmıştı bile. Eylem gözlerini kapatmaktan kendini alamazken, Fethi sertçe yutkunmuş ve geri çekilmişti. Eylem bir rüyadan uyanır gibi gözlerini açarken ne yapacağını bilemeyip kahve fincanını yere düşürdü. Eylem hızla yere eğilip kırık parçaları toplarken bir yanda da konuşuyordu, "Ben çok özür dilerim Fethi ya-" Eylem'in lafını bölen şey eline saplanan büyük bir parçaydı. Eylem'in ağzından acı dolu bir inleme kaçarken Fethi hızla Eylem'i yerden kaldırıp elini avcunun içine almıştı.
İkiside salıncağa oturmuş Eylem Fethi'yi izlerken, Fethi de büyük bir dikkatle Eylem'in elini sarmakla meşguldü. "Sen neden topluyorsun ki kırık parçaları bıraksaydın ben hallederdim." Fethi Eylem'in elini tamamen sardığında Eylem'in gözlerine baktı. Eylem Fethi'ye parıldayan gözlerle bakarken diğer elini Fethi'nin yanağına koyup yeni çıkmaya başlayan sakallarının üzerinde parmaklarını gezdirdi. Kocaman gülümseyip yaklaştı Fethi'ye. Dudaklarının üzerinden mırıldandı, "Teşekkür ederim." ardından Fethi'nin dudaklarını dudaklarının arasına alıp aşk ve minnetle öptü. Fethi Eylem'in ani hareketine başta şaşırsada hemen karşılık verdi. Tek elini kadının beline sarıp kendine yaklaştırdı biraz daha. Nefesleri kesilince ayrıldıklarında Fethi alnını Eylem'in alnına dayadı. Baş parmağı ile Eylem'in dudaklarını okşarken Eylem gözlerini yine kapatmıştı. Ve adamın aşık olduğu sesini duydu. "Bende seni seviyorum." Eylem hızlı gözlerini açtığında kendine aşkla bakan adamın gözlerine bakıp gülümsedi. "Biliyorum." dedi bende demek yerine. Kollarını sıkıca adamın boynuna sararken Fethi'de kollarını sıkıca kadının beline sarmıştı. Birlikte huzuru ve aşkı bulmuşlardı. Ne kadar şükredip teşekkür etseler az kalırdı.
Herkese Selamlar.
Uzun zamandır bölüm yayımlayamadım o yüzden hepinizden özür dilerim. Farklı bir kurgu ile tekrar döndüm umarım beğenirsiniz. Küçük yıldıza basıp oy verirseniz ve yorum yaparsanız daha çok bölüm yazma isteğim olacak. Her şey dahil 1092 kelime.🌸