Ice Cream

6.5K 241 62
                                    

Gözlerimi açtığımda jennie'nin kıvrılmış dudakları ve yanaklarını kapatmış saçlarıyla karşılaşmıştım. uzanıp komidindeki telefonumdan saati kontrol ettiğimde karşılaştığım 11:37 sayısı koca bir siktir çekerek yataktan fırlamama sebep olmuştu. en azından fırlamaya çalışmama.

kendimi kaldırmaya çalıştığım gibi jennie kolunu ve bacağını üstüme atıp beni yeniden kendine kilitledi. aish, bu kızın uyku adetleri.

onu belinden kavradım ve üstümden çekilmesini sağladım. önce seulgi'yi kontrol edip sonra şirkete geçecektim.

üstüme baktığımda tamamen çıplak olmak beni hiç şaşırtmamıştı. kıyafetlerimi bir araya getirip giyinene kadar jennie uyanmıştı bile.

"şimdiden gidiyor musun?"

dışımdan belli etmedim ama uykulu haline tüm ömrümü verirdim.

"evet, seulgi'yi kontrol etmem gerek, sonra şirkete geçeceğim." siyah pantolonumu üstüme geçirirken bir yandan da sevgilime açıklama yaptım.

evet sevgilim. dün sevişmeden önce ona sevgili olmamız gerektiğini söylemiştim o da kabul etmişti.

filmlerdeki gibi örtüyü göğüslerinde tutuyordu, sanki dün gece görmemişim gibi. "seulgi'yi bu kadar özel kılan ne?"

seulgi, jennie ile konuşmak istemediğim konuların başında geliyordu. bu yüzden sadece omuz silkip çoraplarımı giydim. "sonra konuşalım, acelem var."

"civcivli çoraplar mı? bir holding sahibine göre fazla iddialısın." çoraplarıma bakarak ellerimi ceplerime yerleştirdim.

"teşekkürler, arada 20'li yaşlarımda olduğumu unutmamaya çalışıyorum." gideceğimi anlayınca yataktan kalktı ve tamamen çıplak şekilde dudaklarıma yapıştı. elimi kavisli belinde gezdirip öpücüğünü küçük buselerle devam ettirdim.

"gece beni bekleme, dizilerde öyle değil ama gerçekte köpek gibi çalışıyoruz." jennie kafasını sallayıp gülümseyince yanaklarını sıkıştırıp tatlı bulduğumu belli eden sesler çıkardım.

"kendine iyi bak, ocakla oynama, arkamdan kapıyı kilitle." jennie gülüp aegyo yapmaya başladı. "tamam anne. gelirken bana dondurma alır mısın?"

kafamı sallayıp alnını öptüm ve odadan dışarıya adımladım. benim için her manada zor bir gün olacaktı. seulgi'yi görmeye hazır değildim, üstüne bir de günlerce işe gitmemenin verdiği suçluluk duygusu vardı. insanlar diziler ve hikayeler yüzünden bizi ofiste oturup sekreterini siken ve balolara katılan kişiler olarak biliyordu ama tahmin ettiklerinden zor şeyler yapıp bir sürü kişinin geleceğini etkileyecek kararlar alıyorduk.

20 dakika süren bir araba yolculuğundan sonra tanıdık apartmanın önüne park ettim ve araçtan indim. binanın şifresi olan 2399'u girip asansöre adımladım ve bu kez 3'e bastım. seulgi yüksek yerlerden aşağı baktığında midesi bulandığı için en yüksek bu katı alabilmişti.

tüm dairelerin aksine pembe kapılı evin kapısını tereddüt etmeden çaldım. ancak karşımda seulgi değil ilk kez gördüğüm güzel bir kız vardı. üstüne beyaz, kedi desenli ve neredeyse dizlerine uzanan bir tişört vardı. "kime bakmıştınız?"

"seulgi evde mi?" taşınacak kadar deli değildi herhalde.

"seulgi, biri seni görmek istiyor!" içeri doğru seslendi.

sonra seulgi, onu hiç görmediğim kadar huzurlu, uykulu ve sersemlemiş haliyle karşıma çıktı. küçük gözlerini zor açık tutuyordu. onu hiç tanımasam sarhoş sanardım ama büyük ihtimal çok uyumuştu.

az önce kapıda gördüğüm kız bizi yanlız bırakınca peş peşe sorularımı sıraladım. "o kız kim? neden seninle kalıyor? ne zamandır tanışıyorsunuz? nasıl evine alacak kadar yakın oldunuz?"

seulgi tek elini dur dercesine kaldırdı. "lisa, yavaşla."

derin bir nefes alıp gülümseyerek bana bakan seulgi'nin yüzüne baktım. "mutlu musun?"

seulgi sersemce kafasını salladı ve gülümsemesini genişletti. ben de ona sıkıca sarıldım ve ayaklarını biraz yerden kaldırdım. "eline kıymık batsa bile beni ara. ne olursa olsun arkandayım. her zaman seninleyim."

"lisa askere gitmiyorum sakin ol." seulgi gülerek bedenini benden ayırdı. "bir şey olursa ararım, söz."

"güzel, şimdi şirkete geçiyorum. görüşürüz." kocaman gülümseyip arkamı döndüm. önümde koca bir iş günü vardı.

9 saattir işteydim ve 2,5 saattir oturduğum yerden kalkmamıştım. popomun artık orada olup olmadığına bile emin değildim. ama 3 dosyam kalmıştı ve onlar da biterse birkaç okşamayla yeniden hissedebilirdim belki.

kapım sessizce çalınınca şaşkınlıkla kafamı kaldırdım. neredeyse tüm çalışanlar gitmişti. "gel."

içeriye basın müdürü aynı zamanda eski sevgilim jihyo girince kaşlarımı kaldırdım. jihyo'nun sürünmedikçe bana gelmesi için kıyamet haberi vermesi gerekirdi. zira aynı yangın merdiveninde sigara içtiğimiz için sigarayı bırakacak kadar nefret ediyordu benden.

"her şey yolunda mı?" kafasını yavaşça sallayıp kapıyı kapattı. "oturabilir miyim?"

"tabii, otur. mutfaktakiler çıkmadıysa sana bir-" elim telefonu kavramıştı ki eliyle beni durdurdu.

"sadece bir şey konuşmak istiyorum." kafamı sallayarak dinlediğimi belirttim.

"buraya seni geri kazanmak için gelmedim. ama aramız çok kötü ve sen benim patronum sayılırsın. bence yarın bir akşam yemeğiyle bunu düzeltebiliriz."

jennie bunu yaparsam beni öldürürdü ama gitmezsem de hala ayrılığı atlatamamış gibi gözükecektim. oraya gidip ona bir sevgilim olduğunu ve onunla çok mutlu olduğumu söylemeliydim. "tabii, çok iyi olur. yangın merdiveninde beni görmemek için sigarayı bırakman da dikkatimden kaçmadı."

kıkırdadı. "evet, yeni ayrılmıştık üstüne sen beni görmezden gelince efkarlanıp günde 2 pakete çıkıyordum. ben de bıraktım."

"en iyisini yapmışsın. yarın nerede görüşeceğimizi konuşuruz." kafa sallayıp odadan çıktı. ben de artık kalçamın sağlığı için eve gitmeye karar verdim. ceketimi üstüme geçirip saçlarımı düzelttim.

tüm gün olduğu gibi yine aklım küçük jennie'mde idi. benim minik kedim kim bilir tek başına evde ne halt yemişti.

eve gitmeden unutmayıp marketten geçtim. ardından olabildiğince hızlı sürerek evin önüne park ettim.

tahmin ettiğim üzere ışıklar kapalıydı ve jennie çoktan uykuya dalmıştı. yine de şansımı deneyip elimdeki dondurmayı uyuyan bedenine uzattım. "jennie, ben geldim."

gözleri biraz aralandı ve uykulu şekilde gülümsedi. elimdeki dondurmayı kastederek, "unutmamışsın."

"hiç aklımdan çıkmadı ki."

wet/jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin