Mystery of love{Uno}

12 5 1
                                    

İlk kadın astronotun görevini başarıyla tamamladığı, Arjantin'de ilk demokratik seçimlerin yapıldığı ve Madrid'de seksen iki kişinin yangında öldüğü çılgın 1983 senesinin yazında ; İtalya'da hayatının merkezine atom bombası gibi düşecek olan misafiri bekliyordu Baekhyun. O bunun farkında değildi.Hatta dürüst olmak gerekirse bu durum onun sinirini bozuyordu. Her yaz odasını babasının stajyer öğrencilerine bırakıyor ve gelen kişiye alıştığında yeni biri geliyordu.Babası ünlü bir tarih profesörüydü. İtalya'da stajyerken Bayan Rose'la burada tanışıp evlenmişlerdi.Hemen ardından Baekhyun doğmuş, Bay Seung Kore'deki tüm çalışmalarını buraya getirmişti. Şans denen faktörün onların yüzüne güldüğünü düşünüyordu. Tarih kokan, eski olmasıyla birlikte görkemli evleri ve şefkatli,sevgi dolu çalışanlarını sadece babasının başarısına veremiyordu.Büyüdüğü ortam ise her çocuğun hayaliydi. Belki de bu yüzden biraz şımarık ve ben merkezliydi.Yine bir stajyeri uğurlamışlardı.Bu seferki fazla pismiş diye geçiriyordu içinden. Normalde odamı toparlamak bu kadar uzun sürmezdi. O her ne kadar şımarık olsada evin temizliğinden sorumlu Bayan Agnese'e kıyamadığı için genelde odasını ve kütüphaneyi o temizlerdi. Bunun bir diğer nedeni plaklarına dokunan diğer elleri kıskanıyor olmasıydı. O bir müzisyendi ve şaheserlerine kazınan her parmak izi kendisinin olmadığı sürece canını yakardı.Sonuncu stajyer ya bugün ya yarın varacaktı. Kore'den buraya gelmek zor olmalıydı.Kurtuluyordu Baekhyun.Bir ay sonra sıcacık yatağında dinleyebilecekti tüm ustaca eserleri. Şimdilik kütüphaneye iniyor, zümrüt kadife kumaşının üstünde kanat işlemeleri olan sofaya uzanıp, poposu uyuşana kadar kulaklarına orgazm yaşatmakla yetiniyordu. Aslında şuan yaptığı tam da buydu. Anne ve babasının hararetli konuşması onun arka fonuydu. Kızgın piyano notaları kemanın sesini dövüyor ve birden çello basıyordu evi.Tekrar ve tekrar annem, babam bir de adam sesi. Kalın,İtalyan aksanından yoksun, babamın ki gibi biraz. Koreli demek ki ama genç. Stajyer mi yoksa? Seslerin daha baskın gelmesiyle oturur pozisyona geliyor ve kapıya dönüyor.Oradalar.

''Bambino*, Chanyeol'a odasını gösterir misin?'' Başını sallayıp, önden çıkıyor merdivenleri.Demir trabzanın soğukluğu ile titrekçe veriyor nefesini.

''Merhaba ben Baekhyun ve burası da odam. Sen burada kalacaksın ve yan odada da ben kalıyor olacağım.Banyomuz ortak ve bir şeye ihtiyacın olursa da gelirsin sanırım...'' Cevap vermeden yüz üstü yatmıştı yatağa.Boyu uzun olduğu için ayakları biraz dışarıda kalıyordu. Ne de kaba biri cevap bile vermedi. Diğerleri gibi sevecen değilse kendi halinde takılabilirdi Baekhyun. Odasına geçti. Üzerinde çalıştığı parçaya bakıyordu. En azından dışarıdan birinin göreceği buydu. Kafasında fırtınalar kopuyor olsada. O her zaman fazla düşünen çocuklardandı. Yeni açan bir çiçeğin solma anını hayal eder, eski olaylarda neler demeliydi kritiğini yapardı. Çoğu zaman da yeni gördüğü birinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını, gelecekte hangi ortak anılara sahip olacağını düşünürdü. Bu Chanyeol denen herifi sadece yemek masasında görecekti ona göre. Bir kaç saat sonra akşam yemeği zili çalmıştı. Chanyeol uyuduğu için yanına gitti. Omzunu bir kaç kez dürtükledikten sonra uyanmasını söyledi.

''Sanırım ben bugün yemeğe katılmayacağım.Annene özürlerimi iletirsin.'' Baekhyun kalın olan sesin daha da boğuk çıkmasına şaşırmış, bir bakıma bu sesi kontrbasa benzetmişti. Onun yanında Baekhyun viyolaydı. ''Tabii söylerim. İyi uykular sana.''

''Bu arada oda için teşekkürler. Yarın görüşürüz.''

'görüşürüz' yarın için heyecanı arttırdı. Fark etmesede Baekhyun'un kalbi çoktan aşkla dolmuştu.

Call me by your name[ ChanBaek ]Where stories live. Discover now