Taeyong'a bağırmaya başladım "Düzgün oynasan salak!". Taeyong kuru bir özür dileyip ayrılmıştı. Topu da nasıl attıysa artık kafatasım kırıldı. Neyse kendimi sinir krizine sokmamaya çalışacağım. Mümkümse tabii. Yuna endişeyle sordu "Jennie, iyi misin?". Ona iyiyim manasında kafamı salladım. Kalkmama yardım etti sonra da sınıfa doğru ilerledik. Sınıfa çıktığımız gibi geöip sıramıza oturduk. Bir kaç kız oradan beni gözetliyordu. Sonra içlerinden bir tanesi yanıma gelip sordu "Taeyong senin kafana top atmış doğru mu?". Ben de "Doğru da seni neden alakadar ediyor ki bu?" diye cevap verince bağırdı. "Ben Taeyong'u seviyorum ona aşığım o benim!". Gerizekalı işte. Ona sertçe bakıp gülümsedim. "Sen kafayı Taeyong'la bozmuşsun. Biliyor musun Taeyong seni sevmiyor, o kimseyi sevmiyor. Sen de tam bir gerizekalısın şimdi çek git yoksa işler büyüyecek." deyince kız sakince yerince oturmuştu.