SalıHadi bakalım daha 5 saatlik uykuyla duruyorum ve benden okula gitmem isteniyor. Herneyse mutfağa doğru yol aldım. Annem beni görünce bir of çekip konuşmaya başladı "Jennie! Saat kaç biliyor musun?". Hayır anlamında kafamı sallayınca söyledi "Saat daha 6. Seni kandırmak için kızdım.". Ona sinirle bakmaya başladım. Masaya oturdum ve annemin hazırladığı kahvaltıyı yemeye başladım. Kahvaltımı bitirir bitirmez giysilerimi giydim. Dudağıma azıcık parlatıcı sürdükten sonra hazırdım. Hazırlanmam bile 1,5 saat mi sürer yuh be! Neyse şimdi hiç boşuna zaman harcayamam. Alelacele bir şekilde evden çıktım. Yolda giderken aklıma Yuna geldi. Yuna'yla birlikte gidiyorduk doğru ya. Hemen Yuna'nın kapısına geldim. Kapıyı açan kişi Yuna'nın annesi Bayan Shin'di. Bayan Shin'e sordum "Yuna evde mi acaba?". Bayan Shin de yüksek bir sesle "Yuna aşağı in! Jennie geldi." dedikten hemen sonra Yuna aşağı indi ve selam verdi. Sonra hiç vakit kaybetmeden yola koyulduk. Yolda yürürken Yuna söyleniyordu "Taeyong... Taeyong... Taeyong...". Daha fazla dayanamadım ve Yuna'ya "Sus artık! Neden onun ismini sayıklıyorsun? O şerefsiz her gün başka pislikler yapıyor ve sen buna rağmen ondan... Iyy iğrençsin Yuna." dedim. Yuna da sustu ve öylece kaldı. Taeyong'un disiplin cezalarını saymayı deneyebilen bile çıkmamıştır eminim. Herneyse onu düşünerek hafızamı yoramam önüme bakmalıyım. Çarpacak zaman bulmuştum herhalde ki çarptığım kişi Taeyong'du. Bana bağırdı "Önüne baksana gerizekalı!". Dayanamadım ve "Aptal! Sen bana çarptın!" diye bağırdım. Taeyong sinirlenip "Senden daha önemli işlerim var." dedi ve sonra yoluna gitti.