Hayat hep istemediklerinizle karşı karşıya bırakır sizi, bunu belirlemek elinizde olmaz çünkü, kader her daim Tanrı'nın kutsanmış elleri arasındadır...Hızlı adımlarla eve doğru yürürken gecenin soğuğunu bir nebze olsun azaltabilmek adına nefesimi ellerim arasına hapsediyordum. Minik sokak kedileri beni umursamaz bakışlarla izliyor, durumuma eminim ki içlerinden kıs kıs gülüyorlardı. Bir an çok özlediğim ailemi düşündüm, burada olsalardı benim çalışmam gerek kalmazdı bile.
Düşüncelerimi bölen şey bir anda gözümü alan parlak ışık kümesiydi. Elimi gözlerime siper ederek baktığımda bunun bir araba farı olduğunu anlamak pek zor olmamıştı. Ama neden tam önümde durmuştu ki? Ben kafamdaki sorulara cevap ararken bileğimden tutup çekiştirilmemle bir şeylerin ters gittiğini henüz kavrayabilmiş ve ters yöne doğru bedenimi çekmeye çalışmıştım. Ama arkamdan burnuma doğru tutulan bezle daha ne olduğunu anlayamadığım yoğun koku gözlerimi anında karanlığa hapsetmişti...
****
Gözlerimi hafifçe aralamaya başladığımda simsiyah eşyalarla döşenmiş, kasvet dolu ve tek ışık kaynağı duvarın yüksekçe bir köşesinde duran demir parmaklıklarla çevrili bir pencere olan odayla karşılaşmak bir anda yaşadıklarımı tek tek beynime yüklemişti. Neredeydim ben?! Ne yapacaktım burada? Kim benim gibi bir kızı kaçırmak isterdi ki?
Şaşkın gözlerle odayı incelerken duyduğum gürültülü kilit sesiyle başımı siyah demir kapıya çevirdim. Biraz sonra karşılaşacağım kişi her kimse ondan şimdiden bir hayli korkuyordum. Görüş açıma ilk giren şey kahverengi saçlar ve geniş omuzlarla oldukça uzun bir genç adamdı. Yüzünde neredeyse hiçbir mimik yok gibiydi. Onunla konuşma cesaretini kendimde bulabileceğimi sanmıyordum. Yanıma doğru yaklaşıp yine ifadesiz yüzüyle konuştu 'bunları giymen gerekiyor' elinde tuttuğu siyah kıyafetlerin henüz farkına varabilmiştim. Bakışlarımı siyah kumaş parçalarına indiririp tekrardan geniş omuzlu gence çıkardım. Her ne kadar konuşacak cesareti kendimde bulamasam da bir göz kontağı kurabilirsem bir ihtimal cevap alabilirdim. Ama o beni umursamadan son cümlesini edip odanın kapısına ilerledi. 'on dakika sonra giyinmiş ol' . Bu çocuk gerçekten fazla korkutucuydu. İtiraz etmek gibi bir düşünceyi aklımdan geçirsem bile sert ve tok sesini duyduktan sonra bu düşünceyi sonsuza kadar unutmakta karar kılmıştım.
Geniş omuzlu olan odadan çıktıktan sonra kıyafetleri tek tek incelemeye başladım. Sıfır kol siyah bir üst ve siyah bir eşofman. Eşofmanı açıp incelerken yere düşen lastikimsi şeyle kaşlarımı bir anlığına çattım ve eğilip yerdekini elime aldım. Yakından baktığımda bunun üzerinde birkaç yazı olan lastik bir bileklik olduğunu anlamıştım. Yazıları incelediğimde ise okuduklarım karşısında düştüğüm yere lanet etmiştim.
'Park Jimin's'
Her barda ismini rahatlıkla duyabileceğiniz ve duyduğunuzda içinize bir ürperti yayan bu ismin sahibi, ünlü kadın taciri Park ailesinin son oğlundan başkası değildi...
Aishhh. Üzgünüm sık bölüm atacağımı söylemiştim ama biraz öyle olmadı gibi sankii. Neyse bayramda bari yazayım dedim sizin için.
Jimin'i kadın taciri yaptım düşünceleriniz?
Sizce Jimin Yeon Doo'ya nasıl bir muamele edecek?
Ve en önemlisi kurgunun yeni halini beğendiniz mi??
Jenminlover1995busan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Light PJM
FanfictionBakışlarımı saatime indirdiğimde neredeyse on ikiye geliyordu, o an için tek dileğim, evime başıma birşey gelmeden sağ salim varabilmekti...