Her ne kadar Julia'yı kırmak istemeyip davetini geri çevirmemiş olsam da, partiye gitmek konusundaki endişelerim arabaya binerken bile bitmiş değildi. Böyle hissetmemin tek nedeni o adamdı. Bana, bir kadına bunları yaşattığı kendinden utanmalıydı.
Olanlar kafamda canlandıkça gitmeme isteğim daha da artıyordu. O gün masada ki gergin ortamı hissetmiş, bir de üstüne Elizabeth'in arkadaşının bakışları eklendiğinde diken üstünde saniyeleri saymıştım. Ne yapacağımı bilememiş, bu garip durumun bir an önce bitmesini beklemiştim ama asla sonu gelmemişti. O adam ağzını açmasa da gözleri anlatmak istediklerini açıkça belli ediyordu. Bu hakkı kendisinde nasıl buluyordu aklım almıyordu ama bir daha ki karşılaşmamızda -o da olursa- ağzının payını layığıyla verecektim.
Böyle adamları çok görmüştüm. Her istediğini alabileceklerini zanneden, duyguları hiçe sayan ego yığınlarından başka bir şey değillerdi. Hayatımın çoğu yerinde bu tür kişilerle uğraşmıştım ve artık bana bulaşsınlar istemiyordum. Bu yüzden o partiye gidecek, abimin yanında duracak, şansım varsa bolca içki içecek ve başka bir şeyle uğraşmayacaktım.
Böyle sözler etmiştim, değil mi?
Abimin yanında olduğum doğruydu. İçki içtiğim de doğruydu. Hesaba katmadığım tek şey, o adamın karşımızdaki masada oluşuydu. Geldiğimizden beri gözlerini üzerimde hissediyordum ve bu rahatsız ediciydi.
Onu aldırmamanın en iyi yol olduğunu düşünerek ilgimi etrafıma verdim. Julia yeni evi için parti verdiğini söylediğinde bunun biraz abartı olduğunu düşünmüştüm ama satın aldığı mülkü görünce ona hak veremeden edememiştim. Ev iki katlı olmasına rağmen geniş bir araziyi kaplıyordu. Dışı beyaz renkteydi ve iki kat da boydan boya camlarla kaplıydı. Sade ama gösterişliydi.
Bahçe de boydan boya sıralanmış ağaçlar, çimenlerin bittiği yerde upuzun bir havuz vardı. Havuzun hemen yanındaki taşlık alanda, yani şu anda bulunduğumuz yerde birçok uzun koktely masaları vardı. Işıklandırmalar sayesinde etraf aydınlıktı ve nereden geldiği bilmediğim bir şarkı ortamda dönüyordu. İnsanlar sohbet ediyor, dans ediyor ve eğleniyordu.
Yanımdaki hareketliliği hissedince, ''Nereye gidiyorsunuz?'' diye sordum.
Elizabeth beni yeni fark ediyormuş gibi arkasını dönerek, ''Biz, şey,'' derken abim, ''Şeye uğramamız gerekiyordu,'' dedi. İnanmayan gözlerle onlara bakarken ikisi de evin farklı yerlerini söylemişlerdi.
''Tamam, dediklerinizi duymamış gibi yapacağım.'' diyerek gidin manasında elimi salladım. Elizabeth içtenlikle gülümsedi ve abimin kolundan çekerek ilerleyeme başladı. Onlara bakarken abim birden arkasını döndü. ''Bir yere kaybolma, birazdan geleceğiz. Çok da içme.''
Gülümsediğimi çaktırmamaya çalışarak kafamı salladım. Abim Caitlin'den ayrıldığını açıkladıktan sonra hepimiz şaşkına dönmüştük. Özellikle annem çok üzülmüştü. Karşımıza çıkıp Elizabeth'le bir ilişkiye başladığını söylediğinde annem de dahil ne tür bir tepki vereceğimizi bilememiştik. Onu uzun zamandır ilk defa bu kadar ciddi görmüştüm. Annemden izin istemeye gelmemişti, sadece durumu bilsin istemişti.
Birkaç ısrarcı sorunun sonucunda Caitlin'in gerçek yüzünü, onunla yaşadığı yalan ilişkiyi açıklamıştı. Annem bunun yüzünden uzun bir süre kendimi suçlamıştı ama bu sıralar daha iyiydi. Abimin mutluluğunu göründe kendisi de mutlu oluyordu.
Açıkçası onların bu halleri beni de mutlu ediyordu. Bu yüzden böyle ufak kaçamaklarını kafaya takmıyordum. Hatta bazen işime bile geliyordu, şu anda olduğu gibi. Hazır abim yanımda değilken içebildiğim kadar içki içebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEARTTHROB
Teen FictionBeautiful, passionate and as crazy as I was. I think about her smell, her taste, her skin searching mine. 25.07.2019 Lolita'nın devamı niteliğindedir.