BAŞKⒶLDIRI

1.1K 178 17
                                    

BAŞKⒶLDIRI

"Başkaldıranı kimse sevmez."

Sokaklara dökülmüş insanlar, yerlere serilmiş yırtık afişler ve o gürültü hali

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sokaklara dökülmüş insanlar, yerlere serilmiş yırtık afişler ve o gürültü hali. Kaosun içinde nefes almaya başlayan gürültü giderek büyüdü. Esirleri gördüm, bileklerindeki prangalarla zayıf bedenlerini duvar köşelerine sinmiş tüm bu olan biteni izliyorlardı. Yüz maskeleriyle simsiyah giyinmiş o örgütün adamları ellerindeki Molotofları hükümet binasına doğru savuruyor, onları destekleyenler fırlatılan her parçada, bu yıkıma sebep olan her silaha şen ve yüksek bir tepki vererek desteğini belli ediyordu.

Yıkımı kendi gözlerimle görüyorum. Yıkım gözlerimin önünde yaşanıyordu, yıkım insanların gür sesiyle kulaklarımda uğulduyordu.

Başkaldıranlardan biri olarak hissettiğim gururun yanında kazandığımın bilinci ekleniyor ve bu elimde tuttuğum o maskeyi daha sıkı kavramamı sağlıyordu.

İnsanların arasından süzülmeye, bu yolda benimle attığı adımlarla destek olan o adamın yanına doğru ilerledim. Şahit olduğum yıkım yirmi yıl önce şahit olduğum o soykırımdan bağımsızdı, zaruri bir savaşın zayiatı değildi gördüklerim. Gerçekten savaşan insanların başkaldırarak kazandığı özgürlüktü. Kazandığımız şey özgürlüktü.

Gökyüzünün turunculaşmaya başladığını gördüm. O sağlam hükümet binasının camları aşağı indi. İçine saklanan o kadının, o diktatörün sebep olduklarını görüyor olması içimi rahatlattı. Hafife aldığı toplumu, yok ettiği insanlığımızı birlik içindeyken görmesi demek, yıkılmayacağımızı, başarısız olduğunu kabullenmek zorunda kaldığını gösteriyordu. Bitmişti işte. Yenilmişti.

"Her şey bitti."

İri elinde siyah bir eldiven olsa da sonunda ona sarıldığım an beni sıcak bir sıvıyla buluşturdu. Kan. Bir süredir o koyu akışkan sıvıya alışıktım. Bunu umursamadığını biliyordum, daha büyük yaralar aldığı, aldığımız zamanlar olmuştu.

"Hayır bebeğim." dedi yüzündeki siyah maskeden daha da bariton çıkan sesiyle. Bir devrime benzeyen gözlerinde yaşam kalp gibi atıyor, o gözlere baktığım an duyduğum umut giderek artıyordu. Yaşadığım her şey gözlerimin önünden hızla geçti. "Her şey yeni başlıyor."

İleriye baktık. Her zararı bir şekilde atlatacağımızı, daha öncesinde hiç olmadığımız kadar toparlanacağımızı ve normale döneceğimizi biliyordum. Doğru söylüyordu. O diktatör bozuntusu için sona eren yaşam bizim için yeni başlıyordu. Aylardır duyduğum ve bir zamanlar sadece umudum olan o cümleyi anımsadım.

Unutma, devrim yakındır.

O devrim yaşandı.

Kaybettiğimiz her şeyle biz kazandık.






Önsöz

Benim için yeni bir yolculuk değil, yıllardır bu distopyanın içindeyim ancak aramıza yeni katılacaklar için küçük bir yoklama ve bilgilendirme yapmam gerek. "Tarihte pek çok örneği var." bu kitapta defalarca geçecek sözlerden bir tanesi çünkü kurgularken esinlendiğim tarihti. İncelediğim yüzyıllık olaylara baktığımda zamanın hep tekerrür ettiğini gördüm ve bu zamanla oluşacak tüm yanlış anlaşılmalara karşı kullandığım bir savunma cümlesi olacak.

Bu yanlış anlamaların önüne geçemeyeceğimin bilincindeyim. Ne yazık ki bir şeyler yazan, çizen bir anlatıcının düşebileceği en kötü uçurumlardan biridir yanlış bir anlaşılmanın içerisinde olmak, bu korkuyla belki aylar belki yıllar boyunca uğraşmak. Ancak farkındayım ki yaşamın izleri geriye bıraktıklarımızdır ve buna biz karar veririz. Endişe ve soru işaretleriyle dolu dört yılın sonunda, korkularımdan arınıp yazmaya/ yayımlamaya başladığım tarih, 25 Haziran 2022. Ülkem ve kendi adıma bilimkurgu türünde güzel bir eser koymak istiyorum. Bu tarih bize uğur getirsin.

Sevgilerle.

BAŞKȺLDIRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin