Herşey yoluna girecek

96 10 0
                                    

Ben bayağı uzun aralar veriyorum ve sanki bu yüzden okuyucu kitl yok jxjxjsndj ama söz.siz isterseniz belirli günlerde yb yazarım ha?

Niall da ben de şaşkınlıkla bakıyorduk. Niall hızla Zayn'in yanına gitti. O sırada sarışın da uzaklaştı. Niall ın şaşkın yüz ifadesiyle uyuşan sesi kulaklarımda yankı yaptı

-Bu da neyin nesiydi?

-Bilmiyorum! Hiç birşey bilmiyorum lanet olasıca!

Niall da ben de ne olduğunu anlayamamıştık ki Zayn de çekip gitti. Mükemmel (!!!) çiftimizin huyları da benzeşiuor ha? Düşünmeyi bırakıp Niall'ın yanına koştum.

-İyi misin Niall?

Ona baktığımda gözleri dolmuştu. Ne de olsa Zayn onun kardeşi sayılır değil mi? Ona destek olmam gerek diye düşündüm ve kollarımı bedenine doladım. Başımı göğsüne yasladım ve güven vermeye çalıştım.

-Şssh, onun sadece..Kafası karışık.

-Bi.biliyorum.

***

Eve döndüğümüzde Niall mutfağa doğru yöneldi. Ama hem onu neşelendirmek hem de bişeyler pişirmek için koşarak mutfağa ondan önce vardım.

-I ı olmaz giremezsin! Çünkü, ben.. Şey ben kurabiye yapıcam.

-Sen? Sen.. mi? E peki o zaman ben aşağıda bekliyorum.

-Tamam. Hadi sen in.

Yüzünde oluşan gülümsemeyi görünce midemdeki orangutan dans etmeye başladı. Kapıyı kapadığım gibi malzemeleri aramaya başladım. Kendi kendime konuşmayı da ihmal etmiyordum.

-Nerde bu ya...

-Mmm bu un olmalı

-Damla çikolatalı olsa güzel olur

En azından malzemeri bulup bi hamur yapmıştım. Buna şükür. Tepsiye yuvarlayıp dizdikten sonra tatlı hamura damla çikolataları serpiştirdim. Yuppi! Çok güzel oldu. -en azından görsel olarak- Hemen fırını açtım ve tepsiyi fırına tıktım. Pişmesini beklerken tabağı süsledim ve meyve sularını hazırladım. Kurabiyeleri de fırından çıkardım ve Vicky den harika bir lezzet! Yani.. öyle gözüküyo

Kapıyı açtım ve hazırladığım tepsiyle aşağı indim. Niall orda televizyon izliyerken dalmıştı. Uyir gibi yani. Yine aklıma muzip bir fikir geldi. Tepsiden bir kurabiye aldım ve burnuna yaklaştırdım. Burnunu kıpırdattı. Şapşal, gözlerini açtı ve kurabiyeyi kaptı. Hemen yemeye başladı. Hem yiyip hem konuşan hangi insan bu kadar tatlı olabilir ki?

-Vayy, (yiyor) aslında bu (yiyor) çok güzel olmuş ha (yiyor, yiyor, yiyor)

Ne? Güzel mi dedi o? Benim? Yaptığım? Kurabiye? Güzel? Olmak? Ha? Ne?

-Gerçekten mi?

-Evet hem de çok güzel olmuş

Tepsiden iki kurabiye aldı ve birini dişledi. Diğerini ise benim ağzıma tıktı. Nazikçe. Nazikçe tıktı. Ne acayip konuşuyorum ben? Sonra birden kurabiyenin tadı geldi. Aslında gerçekten güzel olmuştu. Aslında bayağı güzel olmuştu ve bunu ben yaptım. Ben. Ben. Ben. Kurabiyeleri yemeğe devam ettik. Ve en güzeli de bu işlevi Nialler'a sarılıp yapmaktı. En sonunda tepsinin sonuna gelince Niall alt dudağını büzdü ve kendini ağlamak üzerek olan bir bebeğe benzetmeye çalıştı. Ama bu onu daha da şirin göstermekten başka bir işe yaramamıştı.

-Bitti mi?

Diye konuştu Niall. Beğenmiş olmalı ki bunu soruyor diye düşündüm ve ayağa kalktım. Nialler'ı elinden tuttum ve ayağa kaldırmak için çekmeye çalıştım. Gülmeye başladı

TROUBLEMAKER LOVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin