A little death (Larry Stylinson)

A Little death

Y/N:
Top!Louis
Bottom!Harry
Medyaya eklediğim beni sürekli smut yazmaya sürükleyen şarkıyla okursanız daha hoş olur. İyi eğlenceler ;)

Louis Tomlinson önündeki evrakları bir kenara itip telefonuna gelen mesajı açtı.

El:
Beni almayacak mısın, sevgilim? Seni bekliyorum.

Louis telefonunu tekrar kilide alıp arka cebine sıkıştırdı. Masasından ayrılıp askıdaki yağmurluğunu aldı. Pencereden baktığında hala yağmur yağıyordu. Yağmurluğu giyip kapüşonu da kafasına geçirdi. Kapısı tıklanınca merakla "Gir" diye seslendi. İçeri giren asistanı Jack'di.
"Tomlinson? Nereye kaçıyorsun yahu? Bugün işe eleman alman için bir kaç adam getireceğimi söyledim ya sana."
Louis elini alnına vurdu.
"Hay sikerler, Eleanor'u provadan almam gerek. Sen ilgilensen olmaz mı?"
Jack, Louis'in odasındaki kanepeye oturdu. Göz ucu adama baktı.
"Bak, Louis ilgilenmem gereken bir sürü iş var. Hem getir-götür işleri için birini alıyoruz. Bana kalırsa dışarıdaki 3-5 kişiden daha genç olan çocuğu almalısın. Benden bu kadar tavsiye. İsimlerini epostaladım sana."
Jack gülümsedi ve kanepeden kalkıp tekrar odadan çıkacakken "Eleanora da boşuna araba almışsın, şoförlüğünü sen yapıyorsan.." dedi.
Louis göz devirip telefondan epostasını açtı. İsimlere göz gezdirdi ve tekrar masa başına geçti.
"Marina Stacy'i gönder, Selena" sekreterine telefondan seslendi. Bir kaç saniye içinde kısa boylu gözlüklü üzerinde "I love Louis Tomlinson" yazan tişört giymiş kız içeri girdi.
"M-merhaba ben.. AMAN TANRIM LOUİS SANA AŞIĞIM!"
Louis gülümsedi. Ona yaklaşıp oturmasını istedi. Kız oturunca titreyen ellerini sakinleşmesi için altına aldı.
"Her hangi bir deneyimin var mı, Marina?"
"Ah hayır.. ee şey ben aslında liseye gidiyorum. İlanı görünce şans asla bana gülmez dedim ve başvurdum.. Özür dilerim özür dilerim.."
Louis ağlayan kızın elini tuttu.
"Aa olur böyle yaramazlıklar. Fakat seni işe alamam, yaşın çok küçük. Ama sana hediye verebilirim, değil mi?"
Louis elini çekip çekmeceden albümlerinden birini aldı.
"İmzalamamı ister misin?"
Kız hızla kafasını salladı. Louis imzalayıp kıza sarıldı. Kız odadan gidince sekreterine "Fana benzemeyen ve muhtemel genç birini bekliyorum, Selena" dedi.
Louis kalemiyle oynarken birisi içeri girdi. Kafasını kaldırmadan "Lütfen, oturun" dedi.
Ayakkabı takırtısından bayan olduğunu varsaymıştı fakat kafasını kaldırınca buklelerinden sular akan bir adam olduğunu gördü. Şaşkınca adama baktı.
"Merhaba, bay Tomlinson." Adam gülümsedi. "Ben Harry Styles." Yüzüklerle dolu elini uzattı.
"Sen.. Seni tanıyorum ben." Louis istemediği birini görmüş gibi olmuştu.
"Doğru, siz daha şöhret basamaklarını tırmanmadan önce küçük bir tanışmamız olmuştu." Harry dudaklarını yalayıp gülümsedi.
"Ne diye geldin buraya?"
"İş için. Deneyimim var. Zaten getir götür işleri yapacağımı da biliyorum. Kim yeni işçiyi denemeden işe alır ki?"
Louis kafasını salladı. Harry ile ilk tanışlığını asla unutamazdı.

"Burası benim odam" dedi Harry. Bahsettiği otel odasıydı fakat Louis o kadar sarhoştu ki, saçmalıyordu.
"İyi dekor etmişsin! Mükemmel.."
Louis kendini yatağa attı. Harry yatakta uzanan çocuğa baktı ve yavaşça yanına sokuldu. Başını boynuna gömünce Louis geriledi.
"Hey! Hey! Napıyorsun sen?!"
"Kokluyorum.. Sigara kokuyorsun. Annen sigara içtiğini biliyor mu?"
Louis doğruldu. Yanında yatan kıvırcık saçlı çocuğa dikti gözlerini. Kırmızı dudaklarına kenetlendi.
"Liseye geçince herkes sigara içer. Anneme söylemezsin değil mi?"
Harry gülümsedi ve kafasını sağa sola salladı. Louis eliyle onun saçlarını karıştırdı.
"Akıllı çocuk."
Harry tekrar uzanmış ve gözlerini kapatmış Louis'e baktı. Bir kaç dakika içinde uyuyakalmıştı fakat Harry sıkılıyordu. Sırıtarak küçük ellerini Louis'in pantolonuna koyup önünü okşadı. Yavaşca kemeri ve pantolonu çözüp içinden Louis'in penisini çıkardı. Hareketsiz penis gözüne çok küçük görünmüştü. Eline alıp okşarken Louis rahatsızca kıpırdadı. Harry hemen geri çekildi. Titriyordu fakat gözünü penisten çekemiyordu. Louis'e bakıp kıpırdamadığını görünce dudaklarını tekrar ıslatıp penisi eline aldı. Şimdi ileri geri yapıyor, hareketlenme bekliyordu. Parmaklarını ıslatıp tekrar okşamaya başladı. Louis kısık sesle mırıltılar çıkarıyordu. Harry tekrar Louis'e bakıp eğildi ve dudaklarını aralayıp sertleşmekte olan penisi ağzına aldı. Louis bir inleme çıkarıp gözlerini açtı.
"Siktir! Napıyorsun sen?!" İtip itmemekte kararsızdı. Harry penisi ağzından çıkarıp akan salyaları parmağıyla sildi. Dudaklarını yalayıp mahçupça gülümsedi.
"Şey.. Sıkılmıştım ve birşey denemek istedim.."
Louis sinir ve şaşkınlıkla ona baktı. Gözlerini parlak dudaklardan çekemiyordu.
"Ne deneyimi?"
"Orgazm zamanı küçük ölüm baş verir. Bunu denemek istedim. Bilimsel açıdan gerçek olup olmadığını bilmek için yani.."
Louis kalkmış penisine ve çocuğa baktı.
"Devam edebilirsin, fakat bundan birine söz edersen, kendini ölü bil."
Harry gülümseyip penisi tekrar ağzına aldı. Louis zevkten ellerini Harry'nin saçlarına geçirdi.

Louis kalemini dudakları arasına alıp kafasında canlanan o kirli sahneyi unutmak için gözlerini sıkıca kapattı. Açınca adamın burdan gitmiş olmasını diledi fakat kanepede bacak bacak üstüne atmış, yarı açık gömleğinden parlayan haçıyla oynamakta olan Harry ciddiyetle ona bakıyordu.
Louis boğazını temizleyip "Yani buraya sadece iş için geldin" diye sordu. Harry kafasını sallarken, Louis'nin sesinden kalın olan sesiyle "Buna ihtiyacım var" dedi. Louis iç geçirip bir kez daha onun CV-sine gözattı. Onu işe almamak için bir sürü sebep sıralayabilirdi ama Louis ihtiyacı olan birini asla kapı dışarı etmezdi. Telefonuna gelen mesajla irkilip "Geç kalıyorum, çıkmam gerek. Seni daha sonra ararız" dedi ve hızla odadan çıktı. Harry arkasından bakakaldı.

"İyi geçti mi görüşmeniz?" resepsiyondaki kız güleryüzle kıvırcık adama sordu. Harry kurumakta olan saçlarını topuz yapıp iç geçirdi.
"Gittiğim her yer gibi, patronunuz da bana sizi tekrar ararız dedi."
Kızın yüzü düşmüştü. "Ama bay Tomlinson çok iyi biri, herkese yardımcı olur."
Harry omuz silkip "Benden hoşlanmadı galiba, her neyse. Eğer şansım varsa tekrar görüşürüz" deyip binadan çıktı. Hala yağmur yağıyordu. Fakat Harry, umudunu yitirmeden son bir kez büyük binaya uzunca bakıp iç geçirdi.