i like my girls just like i like my honey

2.1K 87 52
                                    

taekook deyince aklıma ilk gelen kişi sen olduğun için bu oneshot'ı sana ithaf etmek istedim toptaestan sevmen dileklerimle

*  *  *

Hayatımızda en ihtiyacımız olan şeyler en düşük hissettiğimiz anda mı gelirdi? Kendimize acı çektirip içten içe döverken kurtarıcımız tam o anda mı kapımızı çalardı?

Hiçbirini bilmiyorum, belki de saçmalıyorum ama benim içinde tam olarak öyle olmuştu.

Sen karşıma en düşük anımda çıkmıştın. Ellerimi saçlarıma daldırmış en diplerinden çekiştirip, acıma gülerken sen çiçek kokularınla yanımdan geçmiştin.

Gözlerini kapatan uzun kıvırcık kahverenginin en güzel, en yumuşak, en parlak tonunda saçların vardı. Tenini güneşler öpmüş gibiydi ve vücudunu yüz yıllardır sahipmişsin gibi kullanıyordun.

Dans pistinde yanında arkadaşlarınla loş ışığın altında dans ederken gözlerini benimle kilitlemiştin. O kalabalıktan o yoğun kahvelerin beni nasıl bulmuştu bilmiyorum ama anında dalmıştım onlara. Sen bana bir kere bakınca ben gözlerimi çekemez olmuştum, beni kendine büyülemiştin.

Hafif büyük bir burnun vardı ve bana gülümsediğinde yukarı doğru kıvrılmıştı. Ön dişlerin ağzına göre büyüktü ve o güzelliğinle masum bir tavşana benziyordun. Yanına gidip dişlerinden, burnundan öpmek istemiştim.

Ama tam bir karmaşaydım, makyajım akmış saçlarım darma dağan olmuştu. Viskimi dikerken ve korkunç halimle bar taburesinde otururken hala nasıl bana bakıp gülümsüyordun anlamıyordum.

En sonunda yanıma gelmiş ve hiçbir şey demeden ellerimden tutup piste sürüklemiştin beni. Kendime karşı çıkacak bir şey bulamamıştım, ağzımı açamıyordum.

Kokun burnuma dolduğunda mest olmuştum, bir insan nasıl bu kadar güzel kokabilirdi?

Adını söylememiştin ve adımı söylememiştim. Ellerimi tutup beline yerleştirmiştin ve kendi ellerini omuzlarıma dayayıp gözlerini kapatıp dans etmeye başlamıştın.

Gözlerin kapalıyken daha da güzel oluyordun sanki, uzun kirpiklerin elmacık kemiklerine seriliyordu ve huzuru buluyordum orada.

Ellerimin arasındaki belin incecikti ve kendimi kaybettirecek cinstendi. Mümkün olsa bütün hayatım boyunca başka bir bele dokunmak istemezdim.

Biz dans ederken seni belinden tutup biraz daha kendime yaklaştırmıştım. Sonra ne yaptığımı fark edince gözlerimi büyültüp sana bakmıştım ama sen sadece gülmüş ve kulağıma "sorun değil." Diye fısıldamıştın.

Sesin, sesin o kadar kadifemsi o kadar güzeldi ki. Kulağımdan kalbime akıp gitmişti. Her yerim titremişti.

O dediğinle cesaretimi biraz daha toplamış ve ellerimi belinde sıkılaştırmıştım. Tanrım kokun, sesin ve belin hepsi cennetlikti. Kendimi bir anlığına ucuz bir barda olduğumu unutmuştum.

Küçük dansımızdan sonra gitmen gerekmişti ama telefon numaranı vermeyi unutmamıştın. Elimdeki kâğıda bakıp sana mesaj yazarken hala rüyadaymışım gibi hissediyordum.

O günden sonra hayatımın bir parçası olmuştun. Ben bir karmaşaydım, güzeldim, komiktim ve sen bunların bir parçası olmuştun. Güzelliğime güzellik katıyor, karmaşıklığımı daha da karmaşık yapıyordun.

Tenin güneş öpmüş gibiydi ve çok ama çok tatlıydın. Biraz kıskançtın da arkadaşlarım geldiğine kaşlarını çatıp dudaklarını büzüp bir köşeden beni izlerdin. Tek istediğim gidip dudaklarına bir buse kondurmak olurdu.

honey, fem!taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin