Aşk Vadisine gelmişti sıra... Vadiye girince bütün kuşların gözünü sis kaplamıştı. Neredeyse hiçbirşey görünmüyordu.
Kuşlar sisten dolayı gördükleri biçimsiz şekilleri, taşları, odun parçaları, ağaçları, birer sülün, birer kuğu sanarlar.
Bütün kuşların sisten dolayı gözleri görmez, kör olurlar. Bu sebepten dolayı kuşlar daha fazla ilerleyemezler...
Kuşlar aşk vadisinde kapılırlar, sürüklenirler ve giderek gözden kaybolurlar.
—Sanem—
Benim aşkım Can'dı...ve bu hayatta emin olduğum tek bişey vardı, Can albatrosdu. Bundan emindim.
Evet, Can beni bırakıp gittikten sonra dile kolay bir yıl geçmişti. Ben hastaneye yatmıştım. Can ise beni düşünmeden geziyordu böyle düşünüyordum ta ki bir yıl sonra Can geri dönene kadar.
Can'ı uzun süre sonra tekrar gördüğümde bir yıldır hissetmediğim duyguyu hissettim... bu duygunun adı aşktı, bunu biliyordum.
Can geldiğinde ne kadar mesafe koyarsam, bir güç beni o kadar çok çekiyordu. Bunu herkesten saklamaya çalışsamda başaramadım.
Bir şekilde Can'ın bana aşık olduğunu hissedebiliyordum... bir gün Can'ın benim yanımdan gitmemek için teknesini sattığını öğrendim, önce kendimi iyi hissettim ardından Can'ın özgür biri olduğunu ve onun özgürlüğünü elinden aldığımı hissettim. Ve benim için sattığı teknesini geri aldım. Can önce bana sinirlendi ama sonra bu teknenin artık ikimize ait olduğunu söyledi. Ben duygularımı hissedemiyordum... mutlumuydum, üzgün mü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdüanka ve Albatros
Teen Fiction"Rivayete göre Zümrüdüanka kuşu insanların göremeyeceği yükseklikte uçar ve Kaf Dağı'nda yaşarmış. Ölümün yaklaştığını hissedince dallardan bir yuva yapar, ardından güneş kuru dalları yakarmış ve Zümrüdüanka yanar, ölürmüş. Ardından küllerinin arası...