*Hayat belki de isteyip de doyasıya yaşayamadığımız şeylerden ibaretti...*
Bedenim sanki uyumuştu. Bilincim yerindeydi ama felçli gibiydim sanki. Gözlerimi biri zorluyor elim kolum da bağlı gibi. Çaresizdim sadece direniyordum. Ne yaptığım ya da ne yapacağım umrumda değildi sadece uyanmak istiyordum. Kendimi kabusta gibi hissediyordum...
Çırpınışlarıma son verip birinin beni farketmesi için dua ettim. O kadar garipti ki şuan. Kafam bomboştu. Beni dünyanın en soğuk yerine sokmuşlar gibiydim.
Buz kesilmiştim. Gücümü toplayıp gözlerimi açtım. Acısına şuanlık katlanabilirdim. Ne olmuştu ki bana?. Etrafa yavaşça göz gezdirdiğimde tek farkedebildiğim bir ormanın ortasında olduğumda. Üşümemin sebebini de anlamıştım sanırım. Kar yağmıştı. Eminim ki 1 2 saate de yağardı ve karın altında kalmak istemiyordum. Tekrar tüm gücümü kullandım. İlk olarak doğrulabildim. Bacaklarımın üstünde duramıyordum. Hissetmiyordum. Uyuşmuştu bedenim. Etrafı incelerken gözüme parlak birşey takılmıştı. Karın masum beyazlığı üzerinde sürünerek gittim. Bu bir bileklikti. İncelediğimde bir isim yazıyordu.
~Eylül~
Bu benim adım mıydı? Hiçbirşey hatırlamıyordum. Adımı, buraya nasıl geldiğimi ya da neden geldiğimi?. Bilekliği tulumumun cebine koyup yine aynı pozisyonda sürünerek ormanın içine girdim. Belki karşıma bir yer çıkardı. Şansımı denemekte fayda vardı. Nereye kadar kalabilirdim ki orada? Aç ve susuz.
~~~
Yaklaşık yarım saat gitmiştim. Ve hala ilerliyordum. Arada nefesleniyordum tabii. Birden silah sesi gelince çalıların arasına girmeye çalıştım. Kurşun tekrardan dibimden geçerken büyük gövdeli bir ağacın daha güvenli olacağını düşündüm ve arkasına geçtim. Ayak sesleri geliyordu. Yavaş yavaş yaklaşması beni korkutsa da hareket edemiyordum. Sanki her hareketimde kurşunlar bana gelecekmiş gibi hissediyordum. Ayak sesi dibime kadar gelip durduğunda gözlerimi sımsıkı kapattım.
-Hey?!
Erkeksi bir sesti bu ve... Ve hemen dibimden geliyordu. Birkaç hışırtı ardından yüzüme çarpan sıcak nefes.
-Sana zarar vermeyeceğime emin olabilirsin, hadi gözlerini aç.
Bu ses güven verir gibiydi. Buna karşılık gözlerimi onun çimen yeşili gözlerine çevirdim. Evet, gözleri çimen yeşiliydi. Ben gözlerine bakakalırken o konuşmaya devam etti.
-Neden buradasın?
Sesim neredeydi? Neden konuşamıyordum ki?
-Konuşamıyor musun?
Ağzımı yavaşça araladım. Zordu ama başardım, yavaşça kendime geliyordum. Yutkununca boğazıma birşey saplanmış gibiydi. Bu hissi yok etmek istercesine tekrar yutkunup konuşmaya çalıştım.
-B ben kimim?
Sonunda konuşabilmeme gülümseyip başını salladı.
Sesim çatallı çıkmıştı biraz. Üstündeki montu bana sarıp cevap verdi.
-İnan ben de tanımıyorum yaşamak istiyorsan seni evime götürmeliyim. Isınır birşeyler yersin.
Kafamı onaylarcasına salladım. Ona tutunup ayağa kalkınca, ne kadar acı hissetsem de yürümeye devam ettim.
-Yanlış anlama, köydekilerin başına dedikodu malzemesi oluruz diye seni taşımadım kucağımda.
-Anladım.
Ben köyde mi yaşıyordum yani?. Düşünceler ve birşey hatırlamaya çalışmam başımı döndürüne şu ana odaklanıp yolumuza devam ettim.
Bir meydandan geçiyorduk. Bir sürü insan vardı. Kalabalık... Köpek ve insan sesleri sokak satıcılarının bağırışları...
Biraz daha yürüyüp meydandan uzaklaştık. Karşımızda tek katlı ama her halinden geniş oldugu belli bir ev duruyordu.
-Burası, hadi gel girelim.
O beni yönlendirince ben de geçtim. İçerisi sımsıcaktı. Minik bir soba koca bir salonu ısıtmıştı. Koltuğa oturunca ben de yanına oturdum.
-Aysu !
Odanın kapısında bir kız belirdi. Beline kadar uzanan siyah dalgalı saçları kahverengi gözleri ve uzun boyuyla güzelliğini belli ediyordu.
'Acaba ben de bu kadar güzel miyim?' Diye düşünmeden edemedim.
-Efendim Salih?, aa bu kız kim?
-Henüz tanışmadık ormanda karşılaştık.
-Orman mı?
-Evet, sıcak bir çorba yapabilir misin?
-Tabii.
Onun mutfağa gidişini izleyip adının Salih olduğunu öğrendiğim çoçuğa döndüm. Henüz 23 24 yaşlarında duruyordu.
-Memnun oldum Salih.
Abi falan demiyordum çünkü yaşımı da bilmiyordum. Nasıl biriyim bilmiyordum. Kendime yabancı olmuştum sanki...
-Ben memnun olamadım. Adını bilmiyorum çünkü.
-Ben de bilmiyorum.
-Bak şimdi sen kendine gel ısın çorbanı da iç o zaman konuşuruz. Ben biraz odun getireceğim, Aysu seninle ilgilenir.
-Beni yalnız bırakma.
Aysu soğuk birine bennziyordu ne yalan söyleyeyim. Ve ben ona güvenebilirdim bu durumda sadece.
-Aysu'yu tanısan seversin,-eliyle sobayı gösterip- hem odun getirmezsem ısınamazsın, soba sönmek üzere.
-Sana güvenebilirim, değil mi?
-Tabii.
Kapıdan çıkmadan önce son bir kez gülümsemişti ve icimi ısıtmıştı. Ben de aynı şekilde karşılık verip Aysu'yu bekledim.
5 dakika sonra kadar gelmişti.
Yanıma oturup çorbayı yakınımdaki minik sehpaya koydu.
-Merhaba, ben Aysu.
Uzattığı elini sıktım. Ben ne diyecektim ki? Adımı bile bilmiyordum. Ama karşılık olarak ben de elini sıkıp konuştum.
-Iı şey ben adımı bilmiyorum, daha doğrusu yaşantıma dair hiçbirşey hatırlamıyorum. Ama...yine de memnun oldum.
-Ah, memnun oldum güzel kız. Sanırım bir hafıza kaybı geçirdin. Salih yarın seni gösterir köyümüzün doktoruna ciddiyse hastaneye gideriz, bugünlük dinlen.
-Tamam, çok teşekkür ederim.
-Önemli değil, ben sana oda ayarlayayım sen de rahat rahat ye.
-Aslında hiç gerek yok, ben burada yatarım.
-Saçmalama, misafirimizi böyle mi ağırlayacağız.
-Çok şanslıyım, çok iyi insanlarsınız.
-Sen de öyle, çorba soğuyacak hadi ye artık. O kendi odasının yanındaki odaya geçerken ben de çorbamı çoktan kaşıklıyordum. Tadı mükemmeldi. Acaba annem de bana böyle yemekler yapar mıydı?.
Ya da bir ailem var mıydı?.
Çorbamı bitirip Aysu giderken öğrendiğim mutfağa gittim ve tezgaha koyup kalktığım yere geri oturdum. Çok yorgun hissediyordum. Oturduğum koltuğa uzandım, gözlerimi kapattım ve iyi olmayı diledim.
~~~
İlk bölüm böyle oldu. Umarım beğenirsiniz. Yayınlayacağım diğer bölümleri de okumayı ve oylamayı ihmal etmezseniz sevinirim.
-seviliyorsunuz >_<
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~A°M°N°E°Z°İ~
ЮморHerşey geçici bir hafıza kaybıyla başlamıştı. Herşeyi unutmasına rağmen eksiklik yaşayacak mıydı? Yeni hayatına ayak mı uyduracaktı, yoksa eski halini mi isteyecekti. Hata ya da doğru birini seçecekti... ~EYLÜL'ün macera dolu hayatına hazır mısın? ×...