Washington D.C. / Amerika Birleşik Devletleri
Gece mesaisi başlayalı iki saat olmasına rağmen Alfred hala kendini uykulu hissediyordu. Kameralara ufak bir bakış attıktan sonra, hediyelik eşya dükkanında çalışan Gaila'nın hediye ettiği kupasını aldı ve kahvesini doldurdu.
Alfred uzun boylu, kırklı yaşların sonuna gelmiş klasik Amerikan tipinde, beyaz saçlı ve uzun boylu bir adamdı. Bu işi iki ay önce müzede onun gibi güvenlik görevlisi olan bacanağı sayesinde bulmuştu. Kızı ve karısı onu terkettikten sonra kendini ancak gündüz uyuyarak geceleri ise kimseyle konuşmadan tatmin etmenin yolunu bulmuştu. Ancak zamanla işini ve dostlarını kaybeden Alfred'e kız kardeşi yardımcı olmuş ve istediği gibi bir hayatı sürdürebileceği bir iş bulmuştu. İşteki ilk ayında herkesten uzak duran Alfred iki hafta önce tanıştığı Gaila ile bir kaç kez randevuya çıkmıştı.
Kupasından bir yudum daha kahve aldı ve kendi yaptığı kahveyle gurur duyarak yavaş adımlarla masasına doğru gitti. Kameraları kontrol edip bir sıkıntı olmadığına emin olduktan sonra kitabını eline aldı ve okumaya başladı. Daha kitaba başlayalı beş dakika olmasına rağmen sıkıldı ve kitabı kapattı. Camı açtı ve sigarasını yaktı, mesai sırasında sigara içmesi yasak olmasına rağmen, Robert'ın ona verdiği tüyo ile gizlice sigarasını içmeye devam etti. Boğucu geçen beş ay sonrasında yalnız kaldığında onu rahatlatan tek şey sigarasıydı. Sigarasından aldığı nefesin ciğerlerine işledikten sonra Ford's Theatre Museum'un tarihi sokağına baktı ve sokağın başında tiyatroyu izleyen adam dikkatini çekti. Adam evsiz gibi gözükmesine sebep olan kıyafetlerine rağmen oldukça sağlıklı görünüyordu, zararsız gözükmesine rağmen adam Alfred'in kafasını karıştırmıştı. Adamdan rahatsız olunca sigarasını söndürüp sokağa atan Alfred hemen koltuğa oturmuş ve fenerini eline aldı ve tiyatroda devriye atmaya karar verdi.
Sokaktaki adamı merak etmeye devam eden Alfred bir kere daha bakmak için binanın ön kapısından dışarı çıktı ve adama baktı. Adam hiç vazgeçmemiş gibi direğin dibine oturmuş şekilde ellerini üşür biçimde göğsünde kavuşturmuş ve tiyatro binasını izliyordu. Alfred adama doğru yürür gibi bir hareket yaptı ve "Neye bakıyorsun sen?" diye bağırdı. Adam onu duymamış gibi tepki vermeksizin binaya bakmaya devam etti, Alfred ikinci kez adama seslendi, "Hey! Sana sesleniyorum, sağır mısın" dedi. Adam, bakışlarını binadan uzaklaştırıp elini kulağına götürdü ve Alfred'e baktı ve doğulu bir aksanla "Seni anlamıyorum" dedi. Alfred boşuna gerildiğini düşünüp adama özür diler bir el hareketi yaptı ve binanın içine geri girdi.
Rutin devriyeyi bitirip, soğumuş kahvesinden bir yudum alan Alfred kameralardan ikisinin çalıştığını ama merceğin bir şey ile kapanmış olduğunu gördü, aceleyle camdan dışarı bakan Alfred önce sokaktaki adama baktı, adam uyumuş gibi görünüyordu, "Evsiz adamdan şüphelenmeyi bırak" dedi kendi kendine ve sessiz alarmı çalıştırdı. Polislerin kapıda olması en fazla bir buçuk dakikaydı, ancak bir buçuk dakikada her şey olabilir, hatta zorla bulduğu işi kaybetmesine sebep olabilirdi.
Alfred hemen kameraların olduğu koridora doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı, koridora geldiğinde ise elindeki feneri neredeyse korkudan düşürecekti, "Ben bu işe göre değilim" diye düşündü o an. Koridorda bir gaz sesi duyduğunda ise neredeyse korkudan kalp krizi geçirecekti. Köşeyi döndükten sonra "Deringer" adlı bölümün önüne geldiğinde ise uzun boylu, siyah kapşonlu hırkası ile bir adamın sergideki silahın cam kafesini kestiğini gördü. Adam, ona doğru döndü ve harika bir İngiliz aksanı ile "Bu planda yoktu ama" dedi ve isimliğe baktı "Alfred" dedi. Alfred, polislerin kapının önüne gelmesinin an meselesi olduğunu düşündü ve elindeki feneri fırlatıp koşmaya başladı. Adam, onun arkasından kendinden emin adımlarla yürümeye başladı, silahını eline aldı ve profesyonelce susturucusunu taktı. Alfred köşeyi dönerken adam ona doğru bağırdı, "Dramatikleştirmemi ister misin, yoksa hızlı olsun?" dedi ve devam etti "Koşmaya devam ediyorsun demek, o zaman dramatik." dedi ve onun arkasından koşmaya devam etti. Alfred tam kapının önüne geldiği sırada, bacağına bir el ateş etti adam ve Alfred yere düştü, tam kalkmak için ellerinden güç alacak iken onu tuttu ve " Yüzümü gördün, amacım çok önemli, ölmeni istemezdim ama, yaratıcı bizden bunu istiyormuş kardeşim." dedi ve Alfred'i bırakıp arkasına döndü ve yürümeye başladı.
Alfred korku ve şaşkınlıkla kapıya doğru topallamaya başladı, o adam her ne yapıcaksa durdurmak zorunda hissediyordu kendini. Polisleri gördüğü anda onlara doğru bağırdı "İçerde, bir şey yapıcak! Acele edin!" dedi ve arkasını dönüp parmağı ile işaret edecekken bir kaç adım ilerisinde adamın silahı ona doğru tuttuğunu farketti. Adam, "İlla ki dramatik olsun diyorsun, Alfred" dedi ve tetiği çekti.
Alfred için her şey sadece bir kaç nanosaniye sürdü, Ford's Theatre Museum'un içinde 150 yıl aradan sonra ölen ilk insandı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARBE
Historyczne"Illuminati'nin yüzyıllardır gizli olan kızıl elmasının, Ayasofya'nın altında olduğunu söylüyorlar Ahmet, ama bilmedikleri bir şey var, ne elmas Ayasofya'da artık ne de Illuminati'ye ait. Biz, tapınak şövalyeleri olarak her türlü kutsal emaneti koru...