"Gerçekten harika bir iş çıkardın duruşmada Scarlett."
"Teşekkür ederim Bay Min Ho. Sadece görevimi yaptım."
Adliyenin merdivenlerini hızla inerken, elimdeki defterden dava tarihlerimi kontrol ediyordum. Önümde koskoca boş bir hafta vardı. Şimdilik.
Cebimde çalan telefona ulaşmak için verdiğim büyük uğraştan sonra nihayet açmayı başarabildim."Avukat Scarlett Jones. Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Kalbimi çalan birinden şikayetçiyim. Dava açsam kaç yıl yer?"
Sesin sahibinin nişanlım Soobin olduğunu öğrenmem içime su serpmişti.
"Üzgünüm. O kadar karışık bir durumdayım ki kimin aradığına bakmadan açtım."
"Görüyorum."
"Ne? Sen..."
O an gözlerim merdivenlerin başında bekleyen Soobin'e kaydı. Onu görmemle telefonunu kapatıp cebine atarken ben, kulağımda hala duran telefonumla ona doğru koştum.
"Burada ne işin var?"
"Seni kaçırıyorum."
"Bir avukata yapılacak en son şey."
"Bir hafta artık avukat değil, benim nişanlımsın."
Arabasının kapısını benim için açarak binmeme yardımcı oldu. Ardından kendisi de sürücü koltuğuna binerek arabayı çalıştırdı.
"Kemer!"
Uyarısının ardından kemerimi takarak beni kaçırmasına izin verdim. Sorgulayacak halim yoktu. Buradan uzaklaşacak olduğumu bilmek bile iyi hissettiriyordu.
"Çok yoğun olduğunu söylemiştin."
"Evet öyleydim. Fakat şu anlık çok acil bir hastam bulunmuyor. Bu yüzden bende neden nişanlım ile vakit geçirmiyorum dedim."
Güldüm ve bana odaklanmış olan yüzünü yola çevirdim. Koltuğumu biraz geriye yatırarak kendime uyumak için bir alan hazırladım. İçinde Soobin ile seçtiğimiz şarkıların bulunduğu CD'nin takılı olduğunu umarak radyoyu açtım. İşte! İlk şarkı kulaklarıma dolmaya başlamıştı bile. Şarkının hafif melodisiyle gözlerimi kapadım ve ne kadar süreceğini bilmediğim uykumun tadını çıkarmaya baktım.
Beni uyandıran şey aldığım nefis yemek kokuları olabilirdi. Kaç saat sürdüğünü bilmiyorum ama hava kararmaya başlayana kadar uyuduğum kesindi.
Öyleki yüzümde yastığın izinin çıktığına bile emindim. Üzerimdekiler Soobin tarafından değiştirilmiş ve rahat bir elbise yerini almıştı.
Soobin yemekleri masaya koymak için arkasına döndüğünde uyandığımı görerek bana gülümsedi.
"Yemek hazır, koş."
O an etrafı inceleme fırsatı bulabilmiştim. Bir orman eviydi fakat çevresinde pek çok küçük, ahşap evler vardı. Birçok insan olmasına rağmen sessizdi.
Yattığım yerden doğrularak tuvalette yüzümü yıkadım ve masaya döndüm.
"Bu kadar yemeği neye borçluyuz?" Diyerek şaşkınlığımı dile getirdim.
"Scarlett, aslında burayı seçmemin nedeni başhekimin burada olması ve ona göstermem gereken dosyaların olması."
"Bir tatil olduğunu söylemiştin. Bu bildiğin iş gezisi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAR'IM
Fanfiction(DEVAM EDİYOR) "Saçların..." diyebildi sadece. Nasıl kıydığını düşünüyordu içten içe. "Nasıl yapabildin?" Biliyordu saçlarının onun için önemini. O sevdiği, okşadığı saçlar kısacıktı. "Sen çok severdin saçlarımı okşamayı, bende başka kimse sevmesin...