dix

153 19 14
                                    

|RYŪNOSUKE|

Önünde taksiden indiğim büyük binanın dışında gözlerimi dolaştırdım. Eskiden buraya arada geliyor olmama rağmen uzun zaman sonra ilk defa geliyor olmak fazlasıyla tuhaf hissettiriyordu. Karşısında durduğumda kesinlikle Osamu'dan sağlam bir yumruk yiyeceğimden emindim.

İçeriye girip girmemekte hala kararsızdım ve yanımdan geçen insanların neden öylece dikildiğimi sorgulayan bakışlarına maruz kalıyordum. Binanın dış cephesini resmen aklıma kazımayı keserek derin bir nefes aldım ve adımlarımı girişe yönlendirdim. İçeriye girdiğim gibi bir an bile tereddüt etmeden merdivenlere ilerledim. Çünkü tereddüt edersem arkamı dönüp hemen buradan kaçabileceğimi biliyordum.

Osamu'nun odasının olduğu kata geldiğimde koridorun girişinde duran sekreter masasının boş olmasına sevinmiştim. Bir de 'Randevunuz var mı, neden buradasınız?' tarzı soruları çekmek istemiyordum.

Hızlıca odanın önüne geldiğimde girip girmemek arasında olan kararsızlığım tekrar ortaya çıkmıştı. Ancak ben o özrü yüzüne karşı da dileyecek ve eskisi olmamızı sağlayacaktım artık. Elimi kapıya atıp yavaşça açtım ve içeriye girdikten sonra arkamdan kapattım.

Şans bir kez daha yüzüme gülmüştü çünkü içeride hasta falan yoktu. Osamu masasında oturmuş önündeki dosyada yazan şeyleri okuyarak, renkli kalemlerle önemli olduğunu düşündüğü yerleri çiziyordu. Önündeki işe o kadar fazla odaklanmıştı ki, içeriye girdiğimi bile fark etmemişti.

Yanında doğru yaklaşıp masasının önünde olan koltuklardan birine otururken dikkatini çekmek için hafifçe boğazımı temizledim. Konuşmaya nasıl gireceğimi bilmiyordum bu yüzden önce onun konuşmasını bekleyecektim.

"Ryūnosuke?" Kafasını kaldırıp bakışları beni bulduğunda gözleri önce şaşkınlıkla büyümüş ve ardından kaşları çatılmıştı. "Burada ne arıyorsun?"

"Konuşmak için geldim." Kısa bir süre duraksayıp bakışlarımı ondan kaçırdım ve odada dolaştırmaya başlarken devam ettim. "Daha doğrusu özür dilemek istiyorum."

"Diledin ya zaten. Özrüne artık ihtiyacım yok bu yüzden gidebilirsin."

Tekrar ona dönerken onları kendimden uzaklaştırdığım için ne kadar pişman olduğumu gözlerimden ve yüzümden anlamasını istiyordum ancak o boş gözlerle benimkilere bakıyordu.

"Eskisi gibi olmaya çabalıyorum Osamu, bana biraz yardımcı olamaz mısın?"

"Eskisi gibi olmak istiyorsun öyle mi, sen benimle dalga mı geçiyorsun Ryūnosuke!"

Sinirle bağırarak yerinden kalktığında ve ellerini sertçe masaya koyarak bana doğru eğildiğinde irkilmiştim.

"Koskoca beş yıldır beni ve diğerlerini sana yardım etmeye çalıştığımız halde kendinden uzaklaştırırken ne halt düşünüyordun peki?"

Haklı olduğu için zorlukla yutkundum ancak en az benim kadar onlar da hatalıydı aslında. Chūya'yı kaybetmek, sevdiğim insanı kaybetmek öyle kolay atlatılacak gibi değildi benim için ama anlamıyorlardı.

Bende onun gibi sinirlenerek ayağa kalktım ve konuşurken elimi saçlarımın arasından geçirdim. "Sen, Edgar ve diğerleri... Hepiniz bana onu hatırlatırken ne yapmamı bekliyordun benden!"

"Neden şimdi bir anda çıktığın hayatıma tekrar hiçbir şey olmamış gibi geri girmeye çalışıyorsun o zaman Ryūnosuke?" Ani çıkışı ile ne diyeceğimi bilemeyip duraksadım. "Cevap ver bana!"

"Çünkü hatamı kabul ediyorum ve düzeltmeye çalışıyorum aptal! Düzelmeye çabalıyorum görmüyor musun? Bir şeyleri toparlamak ve eski haline getirmekle uğraşıyorum!" Bende onun gibi bağırırken ağlayacak duruma gelmiştim.

"Sen hiçbir şeyi düzeltmeye çalışmıyorsun Ryūnosuke sadece kendini kandırıyorsun. Defol git şimdi buradan."

session thérapeutique •acruelagawa•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin