12| jungkook sen buna tuz mu koydun

219 26 10
                                    

Taehyung başını kolları arasına gömmüş aldığı kimya notuna gülse mi ağlasa mı bilemiyordu. Otuz beş alarak eğitim hayatı boyunca aldığı en düşük notunu almıştı. Cumartesi günü geç saatte eve dönmüştü çünkü Hope'tan zor ayrılmıştı. Pazar günü de Hoseok ve Ha Na hastanede olduğundan dolayı kimyaya kendisi çalışmak zorundaydı. Jungkook ile birlikte kütüphaneye gittiklerinde Jungkook'a İngilizce konusunda söz verdiği için ilk olarak ona İngilizce çalıştırmıştı ve tahmin ettiğinden daha uzun sürmüştü. Kendisine ise kimyaya çalışmak için pek fazla zaman kalmamıştı ve sadece alkanın ne olduğunu bildiği organik kimyayı bir günde bitirmek mümkün değildi. Zaten fazlaca yorgun olduğundan dolayı eve gider gitmez uyumuştu Taehyung.

Çalan zille birlikte ayaklanmıştı. Sınav haftasındaydı ve lise hayatındaki son sınavlarını olacaktı. Sonrasında ise mezuniyeti vardı. Lakin Taehyung'un ders çalışmak için gerçekten hiç enerjisi yoktu. Zaten kafedeki işi bittiğinde elini kaldıracak hali bile olmuyordu. Sadece içinde olduğu haftanın bir an önce bitmesini diliyordu. Kitaplarını çantasına yerleştirdiğinde sınıfın kapısında beliren Jungkook ile gülümsedi. Aynı lisedelerdi ve Taehyung sınıftan pek çıkmayan birisi olarak Jungkook'u hiç görmemişti. Bunda Jungkook'un dönem başında bu liseye nakil olması da etkiliydi.

"Hyung, kaç aldın kimyadan? Bayan Olsen sınavları okuyordu bugün."

Taehyung hatırladığı not ufak bir kahkaha atıp gözlerini kapatan saçlarını karıştırdı. "Otuz beş aldım Jungkook. Sanırım okulu zirvede bırakmalıyım." Jungkook suçluluk ise birkaç saniye konuşmadı. Kendisine ingilizce çalıştırmasaydı Taehyung'un daha yüksek alacağını düşünüyordu.

"Hey kendini suçla diye söylemedim notumu Jungkook. İnan aldığım not umurumda değil. Zaten kimyadan oldum olası anlamıyorum. Ben daha organik kimyayı yapamıyorum, Bayan Olsen bir de soruların içinde mol de sormuş."

Jungkook bir nebze rahatlasa da hâlâ kendisini suçlu hissediyordu. Taehyung, kafasını kolunun altına alıp biraz eğildiğinde Jungkook sabah fazlasıyla uğraştığı saçlarının bozulduğunu hissetti. Taehyung saçlarını tamamen dağıttığında Jungkook ofladı. Saçlarının bozulmasını asla sevmiyordu, yine de Taehyung'a hiçbir şey söylemedi ama biliyordu ki akşam beraber kahve içerlerken bunun acısını alırdı.

"Bu haftanın sonunda artık ders çalışmak zorunda kalmayacağım."

Taehyung neşeli çıkan sesiyle Jungkook'u serbest bıraktı. Omzundan kayan çantasının sapını düzeltti. Lise bittiğinde okulu asla özlemeyecekti. Belki arkadaş ortamında dönen muhabbetleri özlerdi ama onu bile özlemeyeceğini düşünüyordu. Sonuçta sınıfındaki çoğu kişiden hazzetmiyordu.

"Hyung, dün Hope'u odaya getirdiklerinde sormaya fırsatım olmadı. Laina noona ile el ele tutuşuyordunuz. Sevgilin mi?"

Taehyung, saçlarıyla uğraşan Jungkook'a dönerek açıkladı durumunu. Liana söylediği gibi kimseye yalan söylemeye gerek yoktu, aralarındaki ilişkiye ad bulana dek birbirlerin için herhangi bir sıfat kullanmayı düşünmüyorlardı.

"Laina sevgilim değil Jungkook. Doğrusunu istersen ondan etkileniyorum ama henüz fazlasıyla basit olan duygularımı yanlış yorumlamak istemiyorum. Bu yüzden aramızdakilere beraber bir ad bulmaya karar verdik."

Jungkook, Taehyung'un kendisine karşı bu kadar açık olmasını beklemiyordu ama hyungu kendisine cevap verdiği için de mutluydu. Kendisi olsa hoşlandığı birinden bahsedemezdi bile. Hemen utanırdı. Zaten öyle kolay duygular besleyen biri değildi kendisi.

"Umarım işin sonunda mutlu olursunuz hyung."

"Umarım öyle olur Jungkook ama eğer olur da incinirsek en azından denediğimizi bildiğimiz için bir sıkıntı olmaz."

Küçük Yara BantlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin