büyük bir gürültü.
yaman'ın sağır olduğunu zannedeceği kadar büyük bir gürültü kopuyor. yaman,dehşete düşmüş bakışlarıyla,etrafı hızla tarıyor. sanki bir düşten yeni uyanmış gibi,nereye geldiğini anlayamıyor. daha önce hiç gelmediği bir yerde bir silah sesi,bir kız çığlığı duymuş olduğu gerçeği kafasına hızla dank ediyor. "ne yapacağım,ne yapacağım?" diye düşünüyor. o sese doğru gitmeli mi bilemiyor,canını tehlikeye atmalı mı hiç bilmiyor. mahalle fırıncısının sesi kulağında çınlıyor. ne yaman çocukmuşsun sen.
evet,evet,adı yaman onun. şimdi o silah sesine,o kız çığlığına arkasını dönüp gitse,bir daha kimsenin ona yaman demesini istemeyecek;bunun farkında.
temkinli ama her zamanki o vakur adımlarıyla ilerliyor,sesin geldiği yöne doğru.
metruk bir binanın arkasından geliyor ses. kafasını yavaşça uzatıyor yaman,olaya hakim olmak istercesine kaşlarını çatıyor. odağına ıssız bir çalılıktan başka bir şey görmüyor. gecenin karanlığında o çalılığı aydınlatan tek varlık,ay. ayın ışığının vurduğu kadarıyla görünen manzara ise..görünen manzara ise yüreğini parçalıyor yaman'ın.
on sekiz,on dokuz yaşlarında bir genç kız. ay ışığının aydınlattığı kadarıyla gözüken bembeyaz teninde,kırmızı lekeler var. kan lekeri. bembeyaz teninde yadsınamayacak kadar güzel duruyor,sanki bir tanrıça gibi,diye düşünüyor yaman. kan lekesi,hiç kimseye bu kadar yakışmamalı diye düşünüyor. kırmızı lekelerine ahenkle uyum sağlamış kızıl saçları,karanlıkta yakamoz gibi ışıl ışıl,gözleri ise asi parıltılar ile parlıyor.
yaman hipnoz olmuş gibi bakıyor bir süre. kızın güzelliği onu öylesine büyülüyor ki,nerede olduğunu unutuyor. kıza doğru çekildiğini hissediyor,mekanı unutarak kıza adım atıyor. kızın başı eğik olduğu yerden hızla havaya kalkıyor. "kim var orada?"
yaman,yeni uyanıyor gibi silkeleniyor. "ben..ben..şey..yani.."
kız yaman'a doğru yaklaşıyor. "sen kimsin?"
"ben şeyim..yani şey..yani ben bir ses duydum..bir çığlık.."
kız kahkaha atmaya başlıyor. "zafer çığlığım?"
yaman afallıyor,anlam veremiyor. kafasını az önce kızın baktığı yere doğru çeviriyor. gördüğü görüntüyle elini şok içinde ağzına kapatıyor. "sen..sen!"
"evet,evet,ben. ağzından başka kelime çıkmaz mı senin? yaptım,hiç düşünmeden,anlık bir deli cesaretiyle yaptım işte! infaz ettim onu! artık esaret altında değilim! artık özgürüm! hapiste olsam bile özgürüm ve asla pişman olmayacağım,asla!"
yaman yerdeki cesede gözünü tekrardan çeviriyor. yerde yatan cansız beden,bir erkek cesedi. alnında tek kurşun. gözleri açık. "neden yaptın bunu?"
kızıl saçlı kız,asi parıltılarla parlayan gözlerini yerdeki adamdan çekerek,yamana çeviriyor. "ben hiçbir şey yapmadım. hiçbir şey. öylesine hiçbir şey yapmadım ki,bu adamın yanında,öylesine masumum ki..ben dünyadan bir pisliği kaldırıp attım,yok ettim! hiçbir şey yapmadım ben! ben,kendi hayatımın kahramanı olmak dışında hiçbir şey yapmadım! ahaha!"
deli gibi kahkaha atmaya başlıyor kız. yaman şaşkınlıktan kafayı yiyecek gibi oluyor. "bu adam sana..sana zarar mı verdi?"
kız gülmeyi bıçak gibi kesiyor.
"yani o adamı öldürdüğüm için beni suçlamak yerine,onun bana verdiği zararı mı soruyorsun?"
"onun sana verdiği zarardan ziyade,seni bu hale neyin getirdiğini soruyorum!"
kızın o ana kadar hiç üzgün gözükmeyen gözleri,hüzünle bulutlanıyor,gözyaşları yağmur misali o bulutlardan damlamaya başlıyor. yaman'ı kendisine çekip sarılıyor,yaman da ona. "ben..ben çok eziyet çektim..bu adam..bu adam çok eziyet etti bana!"
yaman içinde bir şeylerin koptuğunu hissediyor. "tamam,tamam sakinleş. gidecek bir yerin var mı,götüreyim seni? ya da dur önce bu cesedi yok edelim? ya da bilmiyorum..napmalı-"
yaman'ın sözünü kesen karşısındaki güzeller güzeli kızın onu öpmeye başlamasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sokağın çocuğu
Teen Fictiono kim,o da bilmiyor. o sokağın çocuğu. o,sokağın evlat edindiği onca çocuktan biri. bir adı yok,belki de var. umrunda değil.