Buraya hiç gelmemeliydim.
Aslında her şey sıradan başlamıştı. Alarmımı kapatıp uyuya kalmıştım ve Davis Amca, yine beni evden çıkana kadar azarlamıştı.Bıkmak bilmeden hem de. Kahvaltı yaparken, dişlerimi
fırçalarken, saçımı tararken, hatta giyinirken bile kapımın dibinden ayrılmamıştı.Sonunda kendimi dışarı atabildiğimde saat 8:42'ydi. Evet, onu bile hatırlıyorum. Ders 9.00'da başlıyordu ama hiç acele etmedim. Kulaklıklarımı çıkarttım ve müzik dinleyerek yürümeye başladım.
Derse 10 dakika geç girmiştim ve Bayan Swan bana delici bakışlar atıp durmuştu ama bana asla kızmazdı. Her ne kadar her gün geç kalsam da notlarım yüzünden bana bir şey demezlerdi. Evet, okulun birincisiydim fakat bunu dersler dışında asla belli etmezdim.
Zil çaldığında çantamı kapıp sınıftan çıktım. Dolabıma geldiğimde çantamı dolaba koyup Latince kitabımı aralarından seçtim, ki disleksim olduğunu düşünürsek biraz zorlanmıştım. Dolabımı kapatıp kafeteryaya yöneldim.
"Hey, Andrea". Kafamı döndürerek sesin geldiği yöne baktım, Jessica'ydı.
"Efendim Jessi" dedim tamamen ona doğru dönerken. Koluma girerek beni bahçeye doğru yönlendirdi.
"Bu akşam Newt'in evinde parti var biliyorsun değil mi?"
Newt Grimes. Okulun popüler çocuğu. Çoğu kişi popüler olmasının zengin olduğundan kaynaklandığını söyler. Jessica'nın beni neden oraya götürmek istediğini biliyordum.
"Hayır, bilmiyordum.Ve öğrendiğime hiç memnun olmadım" diyerek Jessi'nin sorusunu yanıtladım.
"Hadi ama Rea. Newt kesinlikle senden hoşlanıyor. Bu sizin için bir şans". Jessi'nin beni ikna etmeden gitmeyeceğini biliyordum ama benim de pes etmek gibi bir düşüncem yoktu.
"Onunla çıkmam Jess. Biliyorsun ben kimseyle çıkmam. Hem nasıl bu kadar emin olabilirsin? Newt Grimes'tan bahsediyoruz. Okulun popüler çocuğu".
"Ah, Rea. Bu o kadar açık ki..."
"Hayır, hiçte öyle..." Jess' in sözünü kesmeye çalışırken benim sözüm kesilmişti.
"Hey, Rea. Akşam partiye geliyorsun değil mi?"ndiyerek elini omzuna atmıştı Newt. Sahte gülümsememle ona döndüm.
"Ah, çok isterdim ama biraz işim var". Yüzünü buruşturdu.
"Hadi ama. Bu son yılımız, bari şimdi eğlen". Kaşlarımı kaldırarak cevap verdim.
"Asıl bu yıl çok önemli Newt. Üzgünüm, gelemem". Arkamı döndüğüm gibi okula yöneldim.
Koridora girdiğimde sert bir şeye çarpıp yeri boyladım. Kafamı kaldırdığımda bunun Chris olduğunu fark ettim. Her zamanki eşofmanlarının aksine bugün kot pantolon ve kapüşonlu bir ceket giyiyordu. Kafasında saçlarını örten gri bir bere vardı ve koltuk değnekleri yanında değildi.
Chris, son iki yıldır en iyi arkadaşımdı. Her ne kadar koltuk değnekleriyle yürüsede beyzbol takımının kaptanı o'ydu. Her nasılsa bu okuldaki herkesten daha iyi koşuyordu. Sanki bunun için eğitilmiş gibi.
"Hey, seni görmedim Rea. İyi misin?" diye sordu elini uzatırken. Elinden tutarak ayağa kalktım.
"Evet, iyiyim". Yere düşen kitabımı ve kalemlerimi toplayarak bana uzattı.
"Bak, istersen seni revir'e götüreyim.Çok kötü..."
"Ben iyiyim, Chris. Sadece düştüm, o kadar. Büyültülecek birnşey yok". Koluna girerek onu merdivenlere yönlendirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkiz (Percy Jackson Fan-Fic)-Slow Update-
Fanfiction'Buraya hiç gelmemeliydim.' Her şey bu 3 kelimeyle başlamıştı. Ve bunun devamı Andrea'nın elindeydi. Çünkü o, kimsenin beklemediği kişiydi. ~27.10.14~