"Eğer yeterince uzun süre seni hayal edebilseydim.." Buruşmuş peçeteyi burnuna bastırdı, gözyaşları yanaklarından aşağı süzülüyordu. "Bana gelip iyi olacağımı söyler miydin?"
Nazikçe çenesini tutup gözlerine bakmaya çalıştı."Bebeğim, iyi olacağız. Seninle olacağım, sen istediğin sürece seninle olacağım ama lütfen ağlama."
"Söz verebilir misin?" Kızarmış kahverengi gözler, aniden grileri buldu.
Kolları kızın etrafına dolandı ve saçlarına bir buse kondurdu. "Söz veriyorum."
Uçlarına kan bulaşmış kabarık lila bir elbise giyen kıvırcık saçlı kız, bacaklarını kendine çekerek oturmuştu. Epey büyük ve ferah salonun taş duvarları birkaç saattir onun hıçkırıklarıyla yankılanıyordu.
"Söz vermiştin.." diye fısıldadı tekrar tekrar hıçkırırken. "Eğer ağlamazsam gitmeyeceğine söz vermiştin."
Kızın kucağında, siyah beyaz hareketli bir fotoğrafın olduğu bir çerçeve vardı. Kadrajın yarısını kapatan kıvırcık saçların sahibi olan kız, gözlerini kapatmış ve gülümsemiş olan bir oğlanın yanağına küçük bir öpücük konduruyordu.
"Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
Biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde,
Utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı,
Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı." Draco okumayı bitirdiği kitabı kapatıp komodine bırakırken göğsüne kıvrılmış olan Hermione'ye az önce okuduğu bir satırı mırıldandı, yavaşça kızın saçlarını okşuyordu.Kabarık saçlı kız kafasını sevgilisinin yüzüne doğru çevirdi ve kolunu uzatıp yavaşça alnına dökülen saçlarını geriye attı. "Bana Romeo'mu ver; sonra öldüğünde
Al da küçük yıldızlara böl onu;
Onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyeceklerdir ki,
Bütün dünya gönül verip geceye,
Tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe."Üstlerinde ince bir battaniye vardı ve odanın camı aralıktı, sonbaharın tatlı rüzgarı odaya dolarken perdeleri aralıyor ve dolunay ışığının odaya girmesine izin veriyordu.
"Hermione.." diye fısıldadı sessizce. "Bütün dünya neye tapıyor umrumda değil ama o kadar güzelsin ki, ben sana tapıyorum."
"Masamın üstünde yarım parfüm şişen duruyor." derken kendi kendine gülümsedi Hermione. Yanakları sırılsıklamken gülümsemesi onu deli mi yapardı, umrunda değildi. "Bana 'Günaydın sevgilim,' dediğin son sefer bıraktığın gibi çarşaflar ve," Parmak uçları fotoğrafta gezindi. "Her gece bana en az bir cümlesini okuduğun Romeo & Juliet'in ayracı bıraktığın sayfada duruyor."
"Ya yaşlanınca?" diye dalga geçti Hermione. "90 yaşımızda, tenimiz kırıştığında ve yerimizden kalkamayacak kadar yorgun olduğumuzda?"
"O zaman," Genç adam tebessüm etti. "İlk aşkımı 80 yıldır sevdiğim için kendimle gurur duyacağım."
"Hayatın devam ettiğini söylüyorlar." Sesi isyan edercesine yükseldi, hıçkırdı. "Oysa ben dışında her şey, bıraktığın gibi. Ben devam edemiyorum.."
London Eye'ın tepesine yaklaşırken sevgilisine daha da sokulan genç kız kısık bir sesle itiraf etti. "Aslında yüksekten korkuyorum."
"Biliyorum bebeğim," dedi saçlarına minik bir öpücük kondururken. "O yüzden asla süpürgeye binmeyi denemiyorsun."
"Ama şimdi korkmuyorum," derken sarışın genç tebessüm ederek sözünü böldü. "Çünkü benimlesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ghost of you | dramione
Fanfiction"Evimizin salonunda, hayaletinle dans ediyorum." •Kısa hikaye, one-shot. ♪5 Seconds Of Summer - Ghost Of You