you got all my love

1K 148 70
                                    

𝖞𝖔𝖚 𝖌𝖔𝖙 𝖆𝖑𝖑 𝖒𝖞 𝖑𝖔𝖛𝖊⛓🔗🖇🔗⛓

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝖞𝖔𝖚 𝖌𝖔𝖙 𝖆𝖑𝖑 𝖒𝖞 𝖑𝖔𝖛𝖊
⛓🔗🖇🔗⛓

Lee Minhyung'u severdim.

Gerçekten severdim hani, öyle böyle değil. Yatağa girerken aklımda onun adı, sabah uyanırken onun rüyası olurdu. Onu ne zaman görsem kalp denen organım hızlanmaya başlardı, o kadar hızlanırdı ki koyu tenimde bile vücuduma yayılan kanı görebilirdiniz. Kızarırdım, kulaklarım alev alırdı sanki. Göğüs kafesime vurudu kalbim.

Yapabilseydim elimi kaburgalarımdan geçirip kalbimi söker atar, oraya Minhyung'u koyardım.

Ama yapamazdım, artık yapamazdım.

Ona hep sarılmak isterdim. Onunla uyurken yüzümü boynuna gömüp mentollü şampuanının kokusunu içime doyasıya çekmek isterdim. Konuşamayana kadar onu sevdiğimi söylemek, sağır olana kadar beni sevdiğini söyleyişini dinlemek isterdim. Ben çok şey isterdim ama hiçbir şey yapamazdım. Hiçbir zaman o cesareti kendimde bulamazdım.

Çünkü ben eşcinselken o değildi.

Minhyung ile çocukluk arkadaşı sayılırdık. Aynı mahallede büyümüştük. Birbirimizin boklu halini bildiğimizden olsa gerek çok yakındık. O yakınlık büyüdükçe tek taraflı dostluğa dönüştü ve lisede de ayrılmaz ikili oluverdik.

Tek taraflı bir dostluğumuz vardı çünkü ben onu hiçbir zaman dost olarak göremedim. Gözüm görse kalbim görmezdi, görmek istemezdi. Ben de istemezdim zaten. Âşık olduğum herife dostum diyemezdim.

Sanırım o yüzden ona hiç dostum dememiştim. Hep adıyla seslenmiştim ona. Aslında utanmasam yıldız tozum demek isterdim ama utanıyordum. Uzayı severdi, odasının tavanı gece parıldayan yıldızlarla kaplıydı eskiden. Onlara bakıp uyurdu, bilirdim. Belgeseller izlerdi, bilim kurgu romanları okurdu, bazen ona yatılıya gittiğimde bana bilmediğim şeyler anlatırdı. Ben de ona anlatabildiğim şeyleri anlatırdım ve o da hayattaki en önemli şeyi dinliyormuşçasına dinlerdi beni.

Sonra değişti. Uzayı hâlâ severdi ama yıldızlarını söküp atmıştı. Belgesel izlemez, bilim kurgu romanı okumaz olmuştu. Duvarındaki posterleri yırtmıştı. Ona yatılıya gittiğimde artık bana bir şeyler anlatmaz olmuştu, dinler gibi yapar dinlemez olmuştu. Bana dostum demez olmuştu. Ona sarılmaya, elini tutmaya çalıştığımda beni ittirir, benden uzaklaşır olmuştu. Eskiden ona söylediğim şeylere gülse de artık bana iğrenir gibi bakar olmuştu.

Minhyung'a insanlar artık Mark der olmuştu. Değişmişti. Eski bisikleti yerini canavar gibi motoruna bırakmıştı. Eskiden içtiği çikolatalı süt sigaraya dönüşmüştü. Eskiden saçma espriler yapan çocuk soğumuştu. Buz tutmuştu sanki. Eskiden onun yanında kendimi evimde gibi hissederken yabancıyla oturuyormuş gibi hisseder olmuştum.

you got all my love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin