Söndürülen Yaşam Işığı

38 8 3
                                    

Dudaklarımdan dökülen her çığlık, bir kelimeye denk düşüyor şimdi. Sanki parmaklarımın arasından dökülüyor akıtılan kanlar. Yok yere alınan canlar, yaşam ışığı söndürülen ruhlar...

Dünyada olup biten her şeyden yorgunum. Adalet kelimesinin anlamını yitirmesine ve şiddet kelimesinin bu kadar basite indirgenmesine kırgın; cinayetin, tacizin, tecavüzün bu kadar kolay ortaya çıkmasına kızgınım.

Bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkında olan bizler; yine bir şeyleri değiştirmek için kılını kıpırdatmayan bizleri yere yatırıp yumrukluyor şimdi. Bağırıyor, dökülen kanlar için ağıt yakıyor. "Kalk," diyor gözyaşlarının ardından. "Bir şeyler yap!"

Uzuvları kesilen hayvanlara ağlıyoruz, tecavüze uğramış her canlı için kanımız damarlarımızdan boşaltılıyor. Dehşete düşüp birkaç gün sonra unutuyoruz ama o yaraların kabuklarını zihnimizin çok kuytu bir köşesine atıyoruz.

Bazen hatırlıyoruz, tekrar ağlıyor ortalığı yakıp yıkıyoruz ama tek başımıza olduğumuzu fark edince susuyoruz. Kimse tutmuyor elimizden, beraber yürümeyi; devlete, insanlara ve bunları yapan her kimse ona karşı çıkmayı kabul etmiyor. Korkuyoruz. Herkes, her şeyden korkuyor.

Dünyanın birkaç yüzyılda büründüğü pisliğe dönüp bakıyoruz. İnsan pisliği...

Kurtuluşa ulaşmak hâlâ mümkün, hiçbir şey için tam anlamıyla geç değil ama kimse kalkmıyor. Kimse ağzını açmıyor. Kimse bu yükün altına girmek istemiyor. Anlamıyorlar ki bu böyle devam ederse kurtarılacak bir şey kalmayacak elimizde. Ne doğa ne dünya ne insan ırkı ne de insanlık...

Hastanelerin kadın doğum bölümünde henüz ergenlik çağına girmiş çocukların ellerinde bebekleri, yatağının kenarlarında ise bez bebekleri... Koynuna zorla sokulduğu adam karşısındayken bacakları titriyor korkuyla, ağlayamıyor bile.

İşte burada da bir oğlan, gözyaşları son kez akıyor. Üniversite sınavını kazanamadığı için intihar ediyor. Bir sınavı kazanamadığı için midesini haplarla dolduruyor, boynuna urganı geçiriyor. Ailesi tarafından bir kâğıt parçası sebebiyle aylarca kalbine doldurulmuş hakaret ve küfürleri duymaktan daha kolay geliyor çünkü bu. Yaşamına kendi elleriyle son veriyor ama yalnızca bedenini öldürüyor. Ruhu çok daha önceden öldürülmüştü çünkü.

Artık yalnızca bedenleri değil, ruhları da korumamız gerekiyor. Aksi takdirde dünya adına yapılmış ve yapılmakta olan birkaç güzel şeyi de yitireceğiz. Konuşmamız, direnmemiz gerekiyor. Susmaya devam ettikçe, elimizde direnecek hiçbir şey kalmayacak.

Felaketler SilsilesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin