|Beni zamanın sonuna kadar seveceğinize yemin eder misiniz?
Siyah giyimli şekil, iki haftadır yağan lanetli yağmurdan korunmak istercesine kukuletasını eldivenli elleriyle çekiştirdi. Onlarca kilometre ötede hedefini, yani kalın yağmurun altına oldukça kasvetli görünen küçük siyah malikâneyi görebiliyordu.
Genelde gri düz bir gökyüzüne sahip olan bu diyara yağmur pek sık sık yağmazdı, yağdığındaysa uzun bir süre, insanların zaman kavramıyla aylarca durmak bilmezdi. Bu on yılda bir yağan yağmur Tanrının kendilerine olan lanetinden başka bir şey değildi, çünkü şeytanlar yağmura temas ettikleri anda zayıf düşeceklerini bildikleri için dışarı avlanmaya çıkmaz, yağmur dinene kadar yuvalarında kapana kısılırlardı.
Ama o ister damarlarında hem de insan kanı aktığı için yağmurdan diğerleri gibi etkilenmediğinden, isterse de sabırsız doğası gereği yağmurun dinmesini beklemeyip yola koyulmuştu. O siyah malikanedeki oldukça uzun bir zamandır karşılaşmayı umduğu şeytanı ziyaret etmek için aylarca beklemek istememişti. Onun geri döndüğünden daha yeni haberdar olmuş ve en kısa sürede yola çıkmıştı.
Kilometreleri birkaç saniyede aşıp, bahçeye adımını attı. Ve gördüğü şeyle hafiften şaşırdı. Bahçe geçen ziyaretinde burada olmadığından emin olduğu beyaz güllerle kaplıydı. Yağmurun bile boyun eğdiremediği bu asil güller hafif rüzgarda hışırdıyor ve suyla kaplı yaprakları hoş bir şekilde parlıyordu.
Michaelis böyle bir şeytandı işte. Diğer şeytanların çoğundan çok daha uzun bir ömür yaşamış olmasına rağmen, memleketinde çok nadiren bulunurdu, bir çok asırlık hayatının neredeyse yarıdan çoğunu ölümlülerin dünyasında geçirmiş ve her geri döndüğünde insanlardan yeni birşeyler benimsemişti. Memleketindeyken insan formunda dolaşan sayılı şeytanlardan biriydi mesela, yaşıyor olduğu İngiliz tarzı küçük malikane de insan alışkanlıklarını benimsemiş olduğunu kanıtlar nitelikdeydi.
Eskiden ikisi beraber defalarca İngiltere kraliçelerinin ve krallarının taç giyme törenlerine katılmış, Schönburnn sarayındaki insanların içine karışıp beraber dans etmiş, birkaç kez birlikte avlanıp birlikte eğlenmişlerdi.
Sonra neredeyse üç yüz yıl bundan önce ortadan kaybolmuştu. Ve iki yıl önce, söylenene göre en son efendisiyle anlaşması son bulduğunda memleketine geri dönmüştü.
Gözlerini birkaç saniye bahçede dolaştırıp başka yeni bir şeyin olup olmadığına baktı, sonraysa yavaş ama kararlı adımlarla evin siyah kapısına yürüyüp tereddüt etmeksizin çalmak için elini uzattı. Ama buna gerek kalmamıştı.
Kapı o daha dokunmaya fırsat bulamadan açılıvermişti. Misafir, yüzünde hayli memnun bir gülümsemeyle, hoş bir selamlama yapmak için ağzını açmıştı ki, kapıdaki kişinin görmeyi umduğu şeytandan çok daha farklı birisi olduğunu fark ederek küçük bir şok geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Till The End Of Time (Sebastian x Ciel)/Oneshot
Fanfic"Beni, zamanın sonuna kadar seveceğinize yemin edermisiniz?" *** Bir şeytana dönüşmesinin ardından kendi dünyasını arkasında bırakıp Sebastian'la beraber şeytan diyarına adımını atan Ciel, kahyasının kendisine olan soğuk davranışları yüzünden kendis...