Okuyanlar lütfen yorumda yapsınlar :D.Teşekkürler :).
"Melinda. Drew seni dışarıda bekliyor. Çabuk gel". Annemin sesi ile beraber, tamamlamak üzere olduğum ödevimin başından kalkıp,defterlerimi çantama sıkıştırdıktan sonra, hızlı adımlarla aşağıya indim. Annem kaşlarını çatmış bir vaziyette ,beni dik izlerken, onu yumuşatmak için yanağına bir öpücük kondurdum.
"Drew bana 10 dakika sonra geleceğini söylemişti. O yüzden geciktim anne. Yoksa ben kimseyi bekletmem.Bilirsin." ,dedim her zamanki gibi en içten gülümsemem ile.
"Peki. Arabayı dikkatli sür. Drew'e de söyle; Sana göz kulak olsun"
"Tamam anneciğim. Görüşürüz" ,diyerek el sallayıp, arabaya doğru yol aldım. Arabanın önünde Drew'i görünce, yüzünde, az önce annemde gördüğüm ifadenin aynısını vardı. Buna aldırış etmeyerek yanına vardığımda ters bakışları hala geçmemişti.
" 10 dakikadır seni bekliyorum. Bi an hiç gelmeyeceksin sandım."
"Haklısın.Özür dilerim. Hadi hemen gidelim", diyerek olayı uzatmadım. Drew mızmızlanarak yanıma binerken, ben ise çoktan arabayı çalıştırmıştım.
Drew, benim anne tarafından kuzenimdi. Ben ondan 1 yaş büyük olmama rağmen, hala kendisini ağabey olarak görmesi beni mutlu ediyordu. Aynı üniversite de olduğumuz için beraber fazla vakit geçirirdik. Arada bir huysuzluğu tutsa da kafa dengi bir çocuk olduğu gerçeğini kabul etmem gerekir.
15 dakikalık yoldan sonra , arabayı park edecek yer bulunca beraberce sınıfa doğru yol aldık. Bugün, birinci dönemin son günü olduğundan ,içimde sevinçle karışık bir üzüntü hakimdi. Sınıfa girdiğimizde bütün çocuklar bir araya toplanmış, tatilde nereye gideceklerini tartışıyorlardı. İsmi Teddy olan, sınıfımızın muzur çocuğu ortaya iyi bir fikir attı.
"Çocuklar. Ne dersiniz?. Tatilde hep beraber kampa gidelim. Şehrin diğer tarafında iyi bir yer biliyorum. Hem havuzu da var". Çocukların hepsi Teddy'nin ortaya atmış olduğu fikri benimsediler. Sırayla "Ben varım" ,diyerek konuşurlarken sıra bana gelince sessizce başımı iki yana salladım.
"Üzgünüm çocuklar ama ailem izin vermez"
" Drew ile birlikte gelsen. Yine mi olmaz." ,dedi Teddy.
"Zannetmem. Küçük kardeşim Iris sorun çıkarır bu sefer.Siz en iyisi bensiz gidin" . Teddy ve diğer çocuklar bıkkın bir şekilde bana bakarlarken, öğretmenin girmesi ile sıralarımıza geçtik.
Derslerin hepsi bittikten sonra, sıra vedalaşma merasimi başlamıştı. Yakın arkadaşlarımdan biri olan Betty gözlerin dolmuş bir şekilde sıkı sıkı bana sarılarak,boğuk bir sesle konuşmaya başladı.
"Melinda.Seni çok özleyeceğim. Telefonla konuşalım mutlaka."
"Bende seni Betty. Merak etme fırsat buldukça ararım seni" ,diyerek sırtına vurdum. Betty ise akıttığı göz yaşlarını,koluyla sildikten sonra, el sallayarak yanımdan ayrıldı. Betty'nin gitmesinin hemen akabinde, yanıma Drew geldi.
"Ben çocuklarla beraber basketball sahasına gideceğim."
"Peki.Kolay gelsin size. Ben eve gidiyorum o zaman."
"Tamam. Görüşürüz",diyerek yanımdan ayrıldı. Bence çantamdan anahtarı çıkararak, arabaya doğru ilerledim. Arabayı, park yeri bulamadığımızdan ötürü, ıssız bir sokağa park etmek zorunda kalmıştım. Gelirken yanımda Drew olduğu için korkmamıştım. Ama şimdi, o sokağa tek başıma girmek zorundaydım. Hızlı ve temkinli adımlarla arabama doğru ilerlerken bir anda hiç tanımadığım biri, kolumdan tutarak beni, arabaya yasladı.
"Ses çıkarma sakın. Sana zarar vermeyeceğim. Hemen arabaya atla" diyerek kolumu serbest bırakınca, dediklerini aynen yerine getirdim. İçimde aşırı bir korku olsada, adamın fiziğine bakınca sokak serserisi gibi bir havası yoktu. Bilakis, düzgün bir iş adamına benziyordu. Sarı saçları ve renkli gözleriyle gözüme sempatik gözüktü bile diyebilirim.Arabaya çalıştırınca adam da yan koltuğa binip;
"Benden korkmana gerek yok. Sana herşeyi anlatacağım. Şimdi arabayı,ileride ki eski binanın önüne sür" ,diye emredince başımı sallayıp,dediklerini uyguladım. 3 km ileride ki bir evin arka sokağına girip, motoru durdurdum. Adama döndüğümde bir açıklama yapmasını bekliyordum. Yüzüme bir süre baktıktan sonra;
"Bunu yapmayı hiç istemezdim" ,diyerek ağzıma bir mendili kapattıktan sonra her yer karanlık oldu ve bayıldım.
************************************************************************
Gözümü açtığımda daha önce hiç görmediğim kadar büyük bir çalışma odasında olduğunu fark ettim. Olduğum yerden doğrulup,çevreme bakınca; sarışın adamın, masada oturduğunu görünce hemen ayağa kalkıp, konuşmaya başlayacakken , cümleme başlayamadan;
"Yerine otur.Ayakta gezmemen lazım. Sana herşeyi izah edeceğim. Öncelikle ismin Melinda değil mi? "
"Evet. Peki sen bunu nereden biliyorsun?"
"Uzun süredir seni gözetliyordum." ,demesi üzerine faltaşı gibi açılmış gözlerle ona baktım.
"Neden?" ,dedim hafifçe titrek bir sesle.
"Burası Delfia Sarayı. Sen ise; bu sarayın prensesine tıpatıp benziyorsun." Bu cümleleri, şaşkınlığımın iyice artmasına sebep olmuştu.
"Bak Melinda. Senden bir şey istemem lazım. Prenses Cloe, kısa bir süre önce hayatını kaybetti. Detayları sonra anlatırım. Biz, onun ölüm haberini halktan gizleyip, prensesin başta bir ülkede olduğunu söyledik."
"Peki neden gizlediniz?" ,dedim elimi dudağıma değdirerek.
"Buna mecburduk. Prensesi bütün herkes çok seviyor. Ve yerine geçebilecek bir varisi de yoktu. Ayrıca onun ölüm haberi duyulsa, düşman ülkelerden pek çok kişi tahtı ele geçirmek isteyecekti. Bu aralar çevremizde çok fazla tehlike var.Senin varlığında haberimiz olduğu için gizledik. Uzun lafın kısası; senin, prensesin yerine geçmeni istiyorum."
Şaşkınlıktan dilimi yutacak hale gelmiştim. Böyle bir şeyi ben, nasıl yapabilirdim. Bu düşüncelerin içine boğurduğum esnada, kapı tıklandı.
"Emmett.Ben Isabella.Girebilir miyim?"
"Gir".
İçeriye uzun boylu,kumral tenli güzel bir bayan girdi. Beni bir süre süzdükten sonra, yanıma gelip sıkı sıkı sarıldı.
"Cloe'ye çok benziyorsun.Onu çok özledim" ,dedi ağlamaklı bir ses tonuyla. Bu sıcak sarılması, üzülmeme sebep oldu. Bir süre kollarını, boynumda tuttuktan sonra geri çekilip yüzümü incelemeye başladı.
"Üzgünüm. Kendimi tanıtmayı unuttum.Ben Isabella.Prenses Cloe'nin özel hizmetleri ile ilgileniyordum." ,Son cümlesini kısık bir ses ile söylemişti.
"Ben de Melinda.Memnun oldum" ,diyerek cevapladım.
"Emmett sana olayları anlattı değil mi?" sorusuna ,başımı sallayarak cevap verdim. "Peki kabul ediyor musun?".
"Bu istediğiniz çok zor bir şey. Sonuçta hiç tanımadığım birisinin, yerine geçmem gerekiyor.Onun gibi olmam mümkün değil."
"Merak etme Melinda.Biz sana yardımcı olacağız.", dedi Emmett kararlı bir ses ile.
"Peki ailem.Benim yokluğumu mutlaka fark ederler."
"Onu da hallettik.Ailen, şu anda senin,arkadaşlarınla tatile çıktığını zannediyor."
"Bu imkansız. Ailem tek başıma bir yere gitmeme izin vermez.".
"Ben o durumu hallettim. Arkada bıraktığın hiç bir şey için tedirgin olmana gerek yok." demesi üzerine başımı eğerek, yeri incelemeye başladım.
"Melinda. Bak canım.Bu bizim için çok önemli. İstediğin her şeyi yapacağız.Yeter ki sen bizi kırmayıp,istediğimizi yerine getir.",diyerek elimi tutan Isabella'nın, bu cümleleri söylerken,yüzünde öyle bir masum ifade vardı ki ,istemesemde kabul edebilirdim.
"Peki.Kabul ediyorum. Ama bir şartım var."
Arkadaşlar umarım bölümü beğenmişsinizdir :).Bir sonra ki bölümde Lantis çıkacak. Mutlaka okuyun derim. ^^
YOU ARE READING
Geçici Prenses
FantasyPek çok kimse gibi normal ve mutlu bir hayat süren Melinda'nın diğer insanlardan tek farkı, Delfia isimli farklı bir boyutta bulunan ülkenin,güzeller güzeli prensesine ikiz kardeşi gibi benzemesidir. Bu benzerlik, Melinda'nın hayatının baştan aşağı...