Kapıyı suratıma çarpmasıyla çığlık atmam bir oldu. Sağ elimin serçe parmağını korkunç bir acı kapladı. Bunun üzerine sarışın jojuk kapıyı açtı ve elime baktı. Ben bu arada bu Afrodit in oğlu olmadığına emin mi yaa diye düşünüyordum. Sonra fark ettim ki parmağım kanıyor. 2. Defa çığlık attım. Afrodit in oğlu "bir daha çığlık atarsan eline pansuman yapmam" dedi. Ne yani bana pansuman mı yapacaktı. Ha bu arada jo kafasına göre takılıyordu. Sanırım göç ediyo. Neyse konudan saptık Afrodit in oglu beni kulubenin içine aldı. Vay be nasıl bi dekorasyon o. Duvarlarda sörfçü olduğunu gösteren belgeler ve duvara yaslı duran iki sörf tahtası dikkatimi çekti. Ben de bi ara sörf yapma hayali kurmuştum. Tabi ki de yapamaıştım. Ama olsun hayali bile güzeldi. Aa birden fark ettim ki çocuğun adını hâlâ bilmiyodum. Elime gazli bez sararken bi tanıdık geldi. "Adın ne?" Diye sorduğumda "adim abdurrahman bana kısaca apo derler." Dedi. O anda içim buz kapladı. Olamazdı değil mi? Ama Hayır bu adamı robot resimlerinden taniyom. Maltepe sapığı la bu!!!
