Aynadaki yansımasına baktı. Odadaki hafif ışık, genç kızın yüz hatlarını tüm ayrıntı ve gölgeleriyle yansıtıyordu. Göz altları dünkine göre daha mordu. Yorgun ve heyecanlı hissediyordu. Korkuyordu. Çünkü dün gece eve geldiğinde aklına şimşek gibi çakan o farkındalık genç kızı bir kere daha cesurca hareket etmek zorunda bırakmıştı.
Cep telefonu Nathan Clark'ın evinde kalmıştı.
Onu almak zorundaydı tabi ki. İçerisinde bulunan, genç kız için önemi olan şeyler öylece gidemezdi.
Son kez kendini inceledi ve ince kazağını eteğinin içine sokuşturup üzerine montunu giyindi.
Salonda oturan iki ev arkadaşına gülümseyerek baktı.
"Ben derse gidiyorum. Görüşürüz akşam." dedi ve arkadaşlarıyla vedalaşıp evden çıktı.
Dışarı attığı adım ile soğuk tenine nüfus etti. Yakıcı soğuk iğne gibi batıyordu. Sabah saatlerinin getirdiği aydınlıkta kar taneleri belli olmuyordu. Yerleri ve ağaçları kaplayan beyazlık havaya karşın sıcak bir görüntü oluşturuyordu.
Kaldırımda hızlı adımlarla yürüdü. Karın ezildiğinde oluşturduğu hissin keyfini çıkararak ilerledi.
Önce arkadaşı Liam'ın yanına uğrayacak ve iyi olduğundan emin olacaktı. Daha sonra da telefonunu almak için o eve tekrar gidecekti. Bu fikir çok aptalcaydı.
On dakika yürüyüşün ardından kasvetli sokağa gelmişti tekrar. Yolun iki yanında dikilen, insanda ürperti yaratan çıplak evler sıra sıra diziliydi. Sokağın sonunda çıkış yoktu. Evlerde gizlenen bir çok insan vardı. Burası onlara aitti.
Yüksek yapının önüne geldi Lola. Boyasız ve yıpranmış duvarların yanından girip arka tarafa geçti. Yerde oturan insanlara bakmadan içeri girdi. Ateşin çıtırtısı ve tavana vuran ışığı içeriyi sıcak bir yer yapıyordu.
Genç kız çantasının kulpuna asıldı. Gerilmişti ve arkadaşının yanına ulaşmak için bir kat yukarı çıkması gerekiyordu.
İnsanların arasından dikkatli bir şekilde geçti. Adımlarını yavaşça merdivenlere yönlendirdi. Kafasını kaldırmıyor, saçlarıyla yüzünü gizliyordu.
Hızla yukarı çıkıp köşedeki arkadaşını gördü. Yıpranmış spor ayakkabılarını yatağa uzatmış, tek elini dağınık saçlarının altına yerleştirmiş, diğer eliyle tuttuğu kitabı okuyordu.
Genç kız gülümsedi ve hızla arkadaşının yanına ulaştı.
"Hey!" dedi neşeyle ve elindeki kitaba vurdu. Göğsüne düşen kitapla Liam arkadaşına baktı ve gülümsedi. Hızla yerinden kalkıp arkadaşını sıkıca kollarının arasına aldı.
"Hoşgeldin güzelim." dedi ve omzuna yasladığı arkadaşını saçlarından öptü.
Genç kız durduramadığı gülümsemesini yüzüne kazıdı. Onu gerçekten çok seviyordu. İyi kalpli ve her şeye rağmen çok güçlü bir çocuktu.
Geri çekildi ve arkadaşının omuzlarından tutarken konuştu.
"Bitirdin mi verdiğim kitabı." dedi heyecanla. Okuduğu kitapları ona da okutmayı çok seviyordu. Birlikte saatlerce kitap hakkında konuşuyorlar, bazen karakterlere öfkeyle hakaret bile ediyorlardı.
"Evet. Sonu ağlattı." dedi ve dudağını büzdü Liam.
Lola güldü ve üzerine konuştukları şeylerin ardından son kez arkadaşına sarıldı ve oradan ayrıldı.
Botlarının ucuna bakarak yolda yürürken tek düşündüğü eve nasıl gireceği ve telefonu nasıl alacağıydı.
Eve yaklaştığında karşı kaldırımdan, uzaktan eve baktı. Girilebilecek bir yanı yoktu. Camlar kapılar tamamen kapalıydı. Zili çalıp direkt istese ne olurdu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WILDEST (+18)
RomanceLola, soğuğu sadece teninde hissetmiyordu. Korkunun ve endişenin vücuduna hapsettiği ürperti, hep oradaydı. Başına aldığı beladan kolayca kurtulmak mümkün değildi. İntikam almak isteyen, çıkarları için yaşayan insanlar arasında sıkışmış, kaçacak de...