Bölüm 4:Geçmiş

166 13 37
                                    

Pansy Parkinson huzursuzca yatağında kıpırdandı. Uykusu derin ve rüyaları acımasızdı. En büyük düşmanı zihniydi kızın, unutmak istediği hiçbir şeyi unutamaz tekrar yaşardı kabuslarında. Kötü bir rüya görüyordu Pansy. 7 yıl öncesine ait bir anıyı..

Elinde dondurmasıyla malikanenin kapısına geldi küçük kız. Tıklatınca kapının açılmayacağını biliyordu, tokmağa dolanmış yılanın gözüne bastırdı. Yılan tısladı. Kanın saflığını ölçmesi için basit bir testti sadece. Elini yılanın diline bastırdı, akan bir damla kanı yuttu yılan.

-Tamamen değil. Ama geçebilecek kadar, diye fısıldadı kırmızı gözleri parlayarak. Kapı açıldı ve geçmesine izin verdi. Ardına kadar değil, kimse için ardına kadar açılmazdı kapı. Kız dondurmasını yalamaya devam etti.

-Nerdeydin? diye koluna yapıştı biri. Dondurması yere düştü.

-YAPTIĞINA DİKKAT ETSENE! diye bağırdı Pansy, Grace Parkinson'a. Kadın kolunu sıktı.
-Nerdeydin, seni küçük kurnaz tilki?

Kız yüzünü buruşturarak cevap verdi.
-Seni ilgilendirmez. Dobby? diye seslendi. Şu dondurma pisliğini temizler misin?

-Hanımım istiyorsa, diye yerlere eğildi küçük cin. Elinde tuttuğu keseyi kenara bıraktı. İğrenen bir bakışla eteğini kenara çekti Grace.

-Nerdeydin?

-Tahmin et. diyerek güldü Pansy. Hem cesur hem de pervasızdı. Kadın tuhaf sarı gözlerini kısarak cevap verdi.

-Yine Rachel'ın yanındaydın değil mi?
Kız omuz silkti.

-O bir Muggle! Öyle bir pislikle nasıl görüşürsün anlamıyorum. Baban bunu duysa sana çok kızar o çirkin annen öldüğünden-

Kız tüm gücüyle kadına bir tekme attı.

-ONUN ADINI AĞZINA ALMA!

Kadın sinirden titreyerek kızın saçına yapıştı.

-Rachel'ın icabına bakılacak. Babanın ve benim sözümü dinleyip kaçmasaydın buna mecbur kalmazdım. Salon kapısına doğru sürükledi onu. Eğilip kulağına konuştu.

- İçeride baban ve benim eski arkadaşlarımızdan biri var. Ona ne dediysem onu yapacak ve hiçbir yalvarman onu durduramayacak. Biricik baban iş gezisinde ve seni kurtaracak minik ev cinleri akşamki yemek için meşguller. Sesini kimse duymaz ya da kimse yardım etmez. Şimdi benden özür dile pis sıçan ve bir daha kaçmayacağına söz ver.
Kız kadının uzun eteğine tükürdü.
-Asla.

Kadın iğrenç iğrenç güldü. Memnun olmuş gibiydi ve de tuhaf bir şekilde mutlu ama acımasızdı. Tüyleri ürperdi ve bir şeylerin yanlış olduğunu o zaman anladı kız, muhtemelen özür dilemeliydi. Kadın kapıyı açıp kızı içeri fırlattı.
-Senindir.

Kız yere düştü. Dizini ovalarken etrafa bakındı. Camın orada bir adam dikiliyordu. Yüzü kirliydi ve vahşi bir havası vardı. Grace ile aynı renkte tuhaf sarımsı gözleri kızın adını koyamadığı bir duyguyla parlıyordu. Gülümserken ağzı açıldı. Dişleri sivri ve kirliydi. Yamyam gibi görünüyordu. Kıyafetleri eski değildi ama iğrenç lekelerle kaplıydılar ve kirden renkleri kahverengiye dönüşmüştü.

Kız adamı süzdükten sonra tereddütle ona doğru bir adım attı. Ablasından öğrendiği gibi elini mi uzatmalıydı yoksa bu barbar görünümlü tuhaf kişiden uzak mı durmalıydı? Aslında, kesinlikle uzak durmalıydı ama kız yavaşça elini uzattı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The-Boy-Who-Had-No-ChoiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin