Bölüm 2: Bir Takım Gerçekler

184 13 24
                                    

Kız cübbesini giyip özenle kıravatını dışarı çıkarttı. Çantasındaki kitapları kontrol etti, evet hepsi olması gerektiği gibi tastamamdı.

Lavender Brown'un yoğun lavanta kokulu parfümünün içinden geçti ve merdivenlerden koşar adımlarla indi. Harry derslere Ron'la gideceğine göre o tek başına gidecekti, aynı şekilde kahvaltıyı ve öğle yemeğini de tek başına yemesi gerekiyordu. Aslında Eski Yazılarla alakalı okumak istediği kitabı yanına alsa, öğle yemeğini atlayıp kitap okuyabilirdi.
Merdivenlerin yarısından geri döndü ve kitabı hızlıca çantasına tıktı. Çantanın açık kalan ağzını kapatmak için uğraşırken merdivenin sonuna geldiğini farketmeyip duvara çarptı.

-Ah!, kafasını ovuştururken çantayla uğraşmayı bırakıp kafasını kaldırdı.
Peeves'in oraya tebeşirlerden duvar örmesi bile karşısında duran yüzün orada olması ihtimalinden daha yüksekti.

Ron kulakları ve ensesi morumsu bir kırmızıya dönmüş halde ona bakıyordu. Boynunda atan damarın yanındaki kuş pençesi izi Hermione'ye gizli bir keyif verdi.
Yine de onun yanında durmak istemiyordu. Mavi gözlerine kısa bir bakış atıp yanından geçmek için hamle etti.

Ron sıkıca kolunu tuttu. Kız silkinmeye çalıştı.
-Canımı acıtıyorsun, dedi sakince. Ron biraz daha sıktı kolunu, yüzüne doğru eğildi hafifçe, gözlerinde Hermione'nin daha önce görmediği keskin bir öfke vardı.
-Doğru mu? dedi alçak sesle kolu biraz daha sıkılaşırken. Kız omzunun üstünden Ortak Salona göz attı. Harry kaşları çatık bir halde kollarını kavuşturmuş onları izliyordu Hermione'yle göz göze gelince mimik oynatmadan bakmaya devam etti. Ginny onun yanında hafiften endişeli duruyordu.

Hermione birden kolundaki acıyı farkedip onu ittirmeye çalıştı.
-Canımı acı-
-Doğru mu? dedi Ron konuşmaktan çok tıslamaya benzer bir şekilde. Şimdi tüm yüzü kızarıktı, gözleri ve burun delikleri büyümüştü.

-Ne doğru mu? dedi Hermione asasını çıkartmaya çalışırken. Ron uzanıp diğer eliyle kolu cübbesinin içindeyken elini kavradı. Hermione bunu çocuğun yüzündeki nefreti görmese şefkatli bir hareket sanabilirdi.
-Doğru mu? dedi hafiften bağırarak Ron.
-NE? diye bağırarak karşılık verdi Hermione, gözlerinin dolmaması için inanılmaz bir çaba gösteriyordu.

-Hamile misin? dedi Ron gürültüyle soluyarak. Hermione ani şokla kıvranmayı bıraktı.
-Ne? dedi zayıf bir sesle. Ron onu duymamıştı, mavi gözlerinde müthiş bir öfke ifadesiyle kızı süzdü.
-Malfoy'la yattın mı? dedi küçümseyen bir sesle.
-Ben... Ne? Ron onun şaşkınlığını gizli hamileliğinin öğrenilmiş olmasından kaynaklandığına yormuş olacak ki ellerini serbest bırakıp iğrenerek ondan uzaklaştı.

-Bu kadar aşağılık bir insan olabileceğini düşünmemiştim. Yıllardır yanımızda olan Hermione Granger... N'apıcaktın, seneye işler kızıştı diye okula gelmeyip evde bebeğinle mi ilgilenecektin? Belki çok samimi olduğun Draco Malfoy da ara sıra seni ziyarete gelir ve çocuğunuza Bulanık kelimesinin tam anlamını öğretirdi. Kız kelimelerin sertliği karşısında dehşete düşmüştü. Ron acımasızca devam etti.

-Ya da daha iyisi teyzesi ve babasını da getirip ona nasıl insanlara işkence edileceğini öğretirdi.
Hermione şoktan dona kalmıştı. Ron'un buna inanmış olması, buna inanabilmiş olması... O kadar iğrenç bir duyguydu ki bu.

-Nasıl yapabildin Hermione? Onun teyzesi Sirius'u öldürdü, bir çok insana işkence edip akıllarını kaybetmelerine sebep oldu. Ron'un yüzü giderek acıyla çarpılıyordu ve Hermione tamamen öfkeli Ron'dan daha kötü bir şey olabileceğini bilmezdi, acı çeken ve öfkeli olan Ron'u görene kadar.
-Ben-
-Kapa çeneni. dedi Ron yüzüyle çelişen sakin bir sesle. Senden tek bir şey duymak istemiyorum Hermione. Yıllarca senle dalga geçti o çocuk, ve senin ona tepkin onunla... Onunla s-

The-Boy-Who-Had-No-ChoiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin