bir öpücükle dokun bana.

48 10 3
                                    

Düşünsene, seni bir otobüsün içinde gördüğümü. Karşımda oturduğunu ve başını cama yasladığını. Yağmur yağıyormuş bir de, hava biraz kararmış ve cama çarpıyor damlalar. Saçlarına temas etmek için can atıyorlarmış gibi. Sonra benim seni, sen inene kadar öyle izlediğimi düşün.

Geçen gün bir kitaptan alıntı gördüm belki bilirsin.
"Otobüsün camına kafasını dayadı. Yine hayal etti. Hayal etmek kadar güzel şey yoktu. İnsanı insan eden hayal etmekti."

Sahiden sevgilim, hayal kuruyor musun? Bunun için fazla yorgun duruyorsun. Olsun ama en azından beni düşünüyorsun değil mi? Bu da bir nevi hayal. Umut tükenmemiş demek oluyor bu. Biliyor musun, sana sarılmalar biriktiriyorum. Yine buluşacağız dedin, inandım. Ve inanıyorum. Senin dudaklarından dökülen her söz benim için çok önemli.

İkimiz de farklı ülkelerdeyiz. Sen Çin, ben Güney Kore. Çok yoğunsun biliyorum, bu nedenle gelme imkanın yok. Benim yılda bir kere gelme imkanım oluyor, ama görüşmemiz mümkün değildi. Fakat bunu da başardık. İmkansızı silip kendi isteklerimizi var ettik. Seni o gün çok bekletmiştim. Sana yemin ediyorum o köprüden geçerken dizlerimin titremesinden yürüyemedim. Arkamdan gelişin ve seni orada bekleyişimi kimseler bilemez. Nefesim titriyordu. Seni gördüğümde ne yapacağımı bilemedim. Sadece kaldım öylece. Gelmemi söyledin ama ben duyamadım. Sonra elinle 'gel' işareti yaptın.

Ben sana geldim. Sana gelen her adım, cennete giden yoldan daha güzeldi. Cennet neydi ki? Koca bir hiç bunların yanında. Sana sıkıca sarılabileceğimi düşünmüştüm. Ama yapamadım. Titremekten alıkoyamadım kendimi. Her şey bir şaka gibiydi. Yeminler olsun ki sana o an sarıldığımda, kolların beni sardığında şimdiye kadar gördüğüm sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk, gözyaşlarım, kırgınlıklarım ve her şey son bulmuştu.

rayiha'ya mektuplar | jinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin