James Potter+Lily Evans AU's

A SUBJECT OF MILK

prompt: !EğerJamesYaşasaydı

James sadece süt almaya gitmişti.

Yerel markete olan mesafe gidiş dönüş sadece yirmi dakikaydı sözde, ama James dönüş yolunun yarısında Godric's Hallow'un göğünü alevlere boyayan ateşi gördüğünde yol bir türlü bitmek bilmez karanlık bir tünele benzemişti. Normal yürümeyle beş dakika alacak yolu koştuğu halde bitirmesi yıllar almıştı sanki. Elindeki süt kartonunu parmakları öyle kavramıştı ki kartonun şeklinin yamulduğunu hissedebiliyordu. Bu nasıl olabilmişti? Harry'nin kahvaltısını geceden hazırlayabilmek için biten sütü almaya gitmişti altı üstü? Karısı ve bebeğinin olduğu koca ev, bilinen en güçlü koruyucu büyüyle korunan evi nasıl bu hale gelmişti?

Bu sorunun cevabı oldukça basitti aslında, ama James'in tek düşünebildiği içeri girmekti. Arka cebinden çıkardığı asasını savurarak ateşi söndürdü, ateşin büyülü olmadığını söyleyebilirdi. İçinde hala Voldemort'la ilgisi olmayan ihtimallere tutunma hevesi vardı. Sımsıkı sarıldığı süt kartonu zemine düştü.

"Lily! Lils cevap ver! Neredesiniz, Harry!"

Hasar görmüş merdivenleri düşe kalka çıkarken sesi gittikçe kırılıyor, cesareti ufalarak küle dönüşüyordu. Sonra o sesi duydu, Harry'nin ağlamasının sesi onu öyle rahatlatmıştı ki alevlerin içinden buzlu bir havuza düşmüştü sanki. Harry canlıydı, Lily de oğullarına sarılmış onu bekliyor olmalıydı. Mantıklı olan buydu değil mi?

James çocuk odasının sonuna kadar açık kapısının önünde dururken atıldığı buzlu havuz kanını dondurmuştu. Nefes almak metalden dikenleri olan bir top gibi iç organlarını yırtarak çıkmaya çalışıyor gibi hissettiriyordu, başı dönüyordu, oğlunun ağlama sesi arka planda buğulanıyordu. Gördüğü tek şey Lily'nin, karısının, hayatının ilk, son ve tek aşkının cansızca yerde uzanan bedeniydi. Yarım saat öncesinden, parlak yeşil gözlerinin içi gülerek onu dudaklarından öpen, elini yanağına koyup okşayan, Harry ve James için hazırladığı küçük meyve tabağını mutfak masasının üstüne koyan Lily'den bir o kadar farklı, bir o kadar aynıydı.

Harry'i tekrar fark etmesi sonsuzluk gibi gelse de bu korkunç hadiselerin gerçekleştiği dünyada aslında kısacıktı. James alnı kan içinde oğlunu beşiğinden tuttuğu gibi çekti ve vücudunu kontrol etti. Eliyle kanı sildiğinde bir yara olduğunu fark etti. Oğluna sımsıkı sarılırken, gözleri tekrar yerde yatan karısına takıldı. Dizlerinin üzerine düştü, asasını kullanması gerekiyordu, birilerine haber göndermesi gerekiyordu. Patronus gönderebilirdi, ama böyle korkunç bir durumdayken nasıl bir Patronus yaratabilirdi ki? Bu nasıl mümkün olabilirdi?

"Neden? Nasıl ölebildin, bensiz gitmeye ne hakkın-"

James monoloğunu tamamlayamadı, Harry babasının boynuna sarılmış, küçük hıçkırıkları hafiflemişti.

"James! Lily! James! Nolur biriniz cevap verin, Tanrım lütfen..."

James alt kattan gelen perişan sesi duyduğunda bir rahatlama hissetti. Burada böyle oturarak hiçbir işe yaramayacaktı, Sirius yine yardımına koşmuştu.

"Sirius! Yukarıdayız!" diye seslendi çıkarabildiği en güçlü sesle. Kendi sesi kulaklarına öyle yabancıydı ki buna dayanamadı, şimdiden bambaşka birine dönüşmüş gibi hissediyordu. Olduğu bedeni başka bir yerden izliyordu sanki, kendi kendine yabancıydı. Bundan sonra nasıl devam etmesi gerekiyordu? James Potter Lily Evans'ın olmadığı bir dünyada hiç yaşamamıştı ki?

"Şükürler olsun, şükür-"

Sirius kapının önünde Lily'i görmesiyle donakaldı. James suratı kireç gibi olmuş arkadaşına bakarken kalbi acıyla kaynadı, Sirius'u görmek düşünmesini de sağlamıştı. İhanete uğramışlardı. Daha da kötüsü can dostları dedikleri Kılkuyruk onlara ihanet etmişti. Peter yerde yatan cansız Lily'nin suçlusuydu. Ödevlerinde usanmadan Peter'a yardım eden Lily, üstüne biraz fazla gittiklerinde Peter'ı kollayan Lily, Peter'a ilk kız arkadaşını ayarlayan Lily, Peter'a tatil dönüşlerinde muggle çikolataları getiren Lily.