Akın, Kutayın yanına gelir ve ayağına vurur.
Kutay, Akına bakar. "Heee olum nihayet geldin..." oturduğu yerden kalkar, "Hallettin mi?"
Gömleğinin düğmesini açmaya başlar, "Hallettim,hallettim."
"Eee şimdi nolucak?"
"Akşam Adana'ya gidicem."
Kutay, bi çözdüğü açık düğmeli gömleğine, bi Akın'a bakar. "Akın, napıyosun?" der, gözlerini kısmış bir şekilde sorgularcasına.
"Şimdi sen beni döveceksin ya birazdan. Gömleğe kan bulaşmasın diye çıkartıyorum..." der ve bitirir.
"Nee?"
Üstündeki gömleği çıkarır, yanda duran küçük koltuğa atar,
"Hadi başlayalım. ""Akın olum bak, durumun hiç iyi değil. Korkmaya başlıyorum..."
"Kutay. Şu siktiğimin çenesini kapat artık." Düzelir ve bakar. "Hadi vur."
Kuşkuyla bakar, "Ciddisin sen."
Dudakları tebessüm ile şekillenir. Bakışları ciddiyetlik ile kesiştiğinde, "Vur hadi...Vur amına koyim vur!" diye bağırır.
Kutay, Akına sert bir yumruk geçirir.
Ve Akının başı aynı sertlikte yana savrulur. Akın, bir-iki saniye gözlerini yumduktan sonra Kutaya döner, "Kutay dalarım bak...Senin sülaleni sikerim." diye sözünü bitirir.
Kutay bir sinirle arkaya döndüğünde, aynı sinir ve sertlikte Akına ağır bir yumruk geçirir. Akın, o sert yumrukla ağzındaki kanları boşaltır...
Düzelir, "Tamam bu. Devam hadi."
Kutay, Akına sayısızca yumruklar atarken, Akında hareketsiz kalmaya devam eder.
Kutay, işi ilerletip karnına, suratına...gözü dönmüş bir şekilde vurmayı sürdürdükçe,Akının vücudu kaldıramayıp yere düşer. Hâlâ ağzına, gözüne darbeler aldığında ise suratının aldığı görüntü içler acısıdır. Akın, suratı dağılmış bir halde kan kustuğunda, Onu durdurmak için eliyle bir hamle yapar, "Tamam dur..." Dağılmış kanlı yüzüyle Kutaya bakar, "koduğumun manyağı.."
Kutay ise durumu yeni idrak etmişçesine o saniyede durur üstündeyken,
"Akın. Naptık olum biz!?" der ve ayaklanır...
Elini yüzüne götürür,
"Olum çok kötü lan"
Sonrada Akının kolundan tutar ve yerden kaldırır.
Akın bir yandan kan kusarken bir yandan da Kutaya bakar. "Tamam. Yok bişi."
Kutay, yüzünü buruşturur. "Bekle bekle sana bi buz getireyim... " der ve koşarak içeriye doğru gider.
Akın, koltuğa dayanmış bir halde bakışlarını hainlikle keskinleştirdiğinde, kanla bulanmış dudakları gülücükle kalır...Akın Adana'ya, Azerin evine gider ve Yılmaz onu Azerin bulunduğu ışıksız salona alır.
Akın, karanlık salona girdiğinde, Yılmaz ise Azerin yanındaki kanepede oturur ve boynunu sağa sola döndürerek başını haraket ettirir...
Azer, oturduğu koltukta, yüzünü Akına dönmüş, karanlıkta suratını göstermemiş bir şekilde, "Yamaç nerde?" diye konuşur.
"Napacaksın?" der, direkt Akın.
"Öldürücem." diye anında boğuk bir sesle cevap verir.
"Onu demedim..."
Akın, bir adım atar ve camdan yansıyan ışıkla yüzünü göstermiş olur.
Eliyle suratını işaret eder,
"Bunu yapacaksın." derken Azere bakıyordur.
Sessiz kalır. Yılmaz'da o an Azere bakar.
"Kim yaptı?" der, Azer.
"Victor yaptı."
Azer, birkaç saniye daha düşünürcesine sessiz kaldıktan sonra, "İyi yapmış aslında..." der, ses tonu ise canının yandığını belli edercesine boğuk ve kötü çıkar.
"Victor ona verdiklerimizi ve depodaki tüm malları aldı... Beni aradan çekti. Senide çekecek, o koltuğuna çok da güvenme."
Yılmaz, endişeyle Akından bakışlarını çeker ve Azere çevirir.
Azer, doğrulur ve camdaki dolunay ışığının yansımasına başını eğer, "Amına koyim koltuğunun." der, düz bir sesle.
Akın yüzünü buruşturur,
"Diyosun. Peki."
Yılmaz, tekrar Akına bakarken Azerde aynı şekilde Akına bakmayı sürdürür. "Bunları söylemek için mi geldin lan buraya kadar."
Akın, tekrar tamamen hain mimiklerle bürünündüğünde, "Daha ne olabilir ki." der, kaşını sahte bir kuşkuyla kaldırarak.
Azer, keskin bakışlarını ışıkla gösterirken, "Bitti mi Akın."
Akın, dudaklarını birleştirir.
"Hıhıı evet."....
"Tamam git sen istanbula..."
"Peki." diye cevap verir, Akın. Ve odadan büyük bir ciddiyetle çıkar.
Birkaç saniye sonra, kapı çarpması sesi geldiğinde Yılmaz Azere taraf döner, "Napıcaz abi?" der, Kuşkuyla.
Azer, sinirle karışık kararlı bir surat ifadesiyle Yılmaza bakar, "Topla adamları..." Sinirle, "Katliam yapıcam." der, kesin bir dille...Bir gün sonra, Herşey tamda Akının planladığı gibi olur ve beklediği telefonu alır...
Akın, arayan kişiyi gördüğünde, gözlerini keyifle kısarken aynı keyifle dudaklarını birleştirir.
Kutay ise Akında olan bakışlarıyla kaşlarını çatarak kuşkuyla,
"Kim?" diye, sorar.
Akın cevap olarak Telefonun ekranını Kutaya çevirir.
'AZER'
Kutayın suratı şaşkınlıkla çarpılır, "Yuh! Harbi mi lan?"
Akın, telefonu tekrar kendine çevirir ve yanıtla tuşuna bastıktan sonra kulağına götürür. "Söyle." der, kısaca.
"Sen niye aradığımı biliyosun zaten Akın. Bana Victorun yerini söyle."
Anlamamazlığa yatar, "Victoru napıcan?" der, yalandan bir merakla.
Ve aynı keyifle karışık surat ifadesini Kutaya döndürür...
Kutayın suratında ise hâlâ aynı bakışlardan vardır : şaşkın
"Belasını sikicem. Bul onu bana Akın. Bul onu bana!" der, otoriter bir sert ses tonu ile.
Akın, bunu beklemişçesine bakışlarını keyifle dikleştirirken, dudaklarınıda kibirli bir tebessümle birleştirir. "Hallederiz."
Dedikten sonra konuşma biter ve telefonu indirir.
Kutay, "Noldu lan? Ne dedi Azer?" diye, sorgulamaya başlar büyük bir merakla.
Akın, yüzü Kutaya dönük bir şekilde aynı mimiklerle, işaret parmağını kaldırır ve 'bekle' der gibi konuşmadan,
Kutay kaşlarını çatarak baktığında Akın, birine telefon eder, aradığı kişi Victorun yanındaki Tercümanıdır.
"Evet tercüman bey...Hıhıı evet..." dediğinde bakışlarını keskinleştirir, "Elimize boncukları döktüğü yerde."...
Der ve konuşması bittiğinde telefonu kapatır.
"Akın noluyo kardeeeş? Azer ne ayak,niye aradı lan?"
Akın, nefesini çeker ve kibirli bir surat ifadesi ile, "Tuzağımıza düştü." der ve tebessüm eder.
Kutay, anlamamazlıkla yüzünü buruşturur, "Nasıl lan?..." Bakışları Akında, kaşı kalkıktır. "Anlamadım ben bişey olum?"
"Anlatıcam merak etme..." Bakışlarını değiştirir, bir kaşını kaldırır ve başka tarafa baktığında bakışlarını kısar.
"Ama önce bi Victor çekelim. Devamıda gelir zaten." der,
Karizma dolu bir sesle. Ve bakışlarını tekrar Kutaya çevirir.
"Victor,miktor hayırdır? Azerle bunu birbirine mi düşürdün?"
"Aynen öyle kardeşim." der, Akın düz bir sesle.
"Valla dee. Olum harbi mi ya?" der, Kutay heyecanla karışık yüksek bir sesle.
"Azer Victoru sordu. Öldürür herhalde."
Kutay keyifle güler,
"Olum nasıl Hallettin lan? Ne dedin de Azer, Victoru öldürmek istedi?
Ulan Akın, senden korkulur haa..."
Akın kibirli mimiklerini tekrar oynatmaya başladığında, dudaklarına tebessüm kondurur. "Sana haledicem demiştim..." der ve tekrar telefonu kurcalar.
Kutay, "Şimdi kim Akın?" dediğinde Akın, yüzünü ona çevirir. Aynı kibirli ve tebessüm içeren surat ifadesiyle, "Azere yeri mesaj olarak atmak lazım." der, ve yüzü sırf hainlikle haraket ederken karizma dolu mimiklerle bakışını sürdürür....Akşam saatlerinde Akın ve Kutay dedikleri yerde, bir yere çömelmiş saklanarak, Victor ve yanındakiler gibi bekliyorlardır...
Kutay yüzü Akına dönmüş kısık bir sesle, "Gelmicek." Dediğinde anında Akında, "Geldi bile." diye yanıtlar.
Kutay, "Niye kokusunu mu alıyon?" diye Akına lafı çarpıtır.
Akın, yüzü tamamen karşıya çevrilmiş bir şekilde Kutaya cevap verir, "O burda." der, kısaca.
Kutayda yanılgıya düşerek, ağzını açmayıp karşıya bakmayı sürdürür...
Victor ve Tercüman sessizce beklerken. Bir ıslık sesi duyulur ve Victor başını oynattığında, üzerine balta atılır ve balta karnına girdiğinde, yanındakilerde boş kalmaz ve etraf kan gölüne döner.
Azer görünüre girdiğinde, Silahlı adamları etrafı sarar. Azer, Victorun yanına gelir ve karnındaki baltayı çıkarır. Fakat öfkesi hâlâ geçmiş gibi görünmüyordur...
Başını etraflara değdirerek, "Buradasın biliyorum. Akııın! " der, yüksek bir sesle.
Kutay, endişeyle Akına baktığında ise
Akın, yavaşça Kutaya taraf döner ve eliyle 'Gidiyorum' işareti yapar.
Büyük bir sakinlikle saklandığı yerden uzaklaşırken, aynı sakinlikle yürürken elleri cebinde bir halde, Azerin tam karşısına geçer ve durur.
Azer ve diğerlerinin yüzü Akına dönük bir haldeyken, Azer, Akına taraf birkaç adım atar ve aralarında 4-5 santim kadar aralık kaldığında, keskin bakışlarını Akına diker ve boğuk, aynı zamanda da kendinden emin bir halde, "Akın. Sıra amcanda."
Der, sanki Akının umrundaymış gibi.
Akın, yüzünü ifadesiz bırakır. Dünden hazırdır değil mi Akın...
Azer ile Akın ortaklaşa, samimi bir şekilde el sıkarken, Birkaç saniye sonra Azer tekrar sert görünümüne bürünür. Bakışlarında da aynı sertlikten vardır, Akına dik dik bakarken, Akınında ne kadar ciddi göründüğü aşikardır...
[Devamı Gelicek...]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐤ı𝐧 𝐊𝐨ç𝐨𝐯𝐚𝐥ı -𝑡𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔 ̶[̶t̶r̶o̶l̶l̶]
Fanfictiontroll texting içeren ağır saçmalamasyon ve orj senaryodan uyarlanmıştır. 💩