ADAMIM

58 6 0
                                    

Bıçak yarasının verdiği acıdan farksızmış şüphe ve hissettiğinin gerçek oluşunu izlemekte aynı yerden defalarca yaralanmakmış kahpece.

İçimde yaşattığım bir aşkın acısını yaşarken girdi hayatıma. Yüzümden okunuyordu hüznüm ve bilmediklerim tecrübendir sana kalsın, bana hissettiklerimin gerçeklik payını açıkla. Der gibi baktı.

Dışarıdan bakılınca herkes gibiydim, neydi beni herkesten farklı kılan. İçimde yaşadığım acılar içime mi sığmıyordu? Hem ne hissediyordu ki hakkımda, güven duvarları yıkılınca insanın herkesten korkar oluyor.  Birine kalbinizi emanet etmeyi bırakın, kimse bulaşmadan bir an önce ölümü bekliyor insan. Çünkü yaşadığın acılar ağır geliyor bazen istesen de kaldıramıyorsun geleceğin yükünü.

Farklı olduğunu her açıdan fark ettirenim, gözyaşlarımı sildi, üşüdüğümü fark edip üstümü örttü. Gitmek için gelmemişti, gelişinden hissettirdi. Zamanla alışıyormuş insan, alıştıklarını da sevebilmeyi öğretti. Daha en başında ne biliyorsam anlattım, geleceğim olmayan birini gönlüme alamazdım. Geleceğimi kuracağım insandan geçmişimi saklayamazdım. Üzüldü halime neler yaşamışsın. Dedi. Çok sevmişsin hiç sevilmemiş gibi de terkedilmişsin. Eğer bir umut varsa ben sizi birleştirmek isterim. Dedi.  Beni işte en çok ta bu sözü etkiledi. Sanki hiçbir beklentisi yoktu benden, çok sonradan fark ettim hayatıma girdiği ilk anlarda mutlu etmek istediğini. Acımı paylaşıyordu unutmamı istemiyordu hatırlamaman için elimden ne geliyorsa çabalayacağım diyordu.

Yeter be dedim kalbim hiç gelmeyecek biri için gecelerce yaş akıttığın, her özlediğinde hatıralara sığındığın, eski mesajlara baktığın yüzünü görebilmek adına rüya çağırıp, duana kattığın bak seni iyi edebilmek için biri çırpınıyor. Bir şans versene kalbim ne kaybedeceksin ki? Hataları mesken edinen kalbim bir kez daha mı incinecek, daha ne kadar incinebilecek. İnandım çünkü zorundaydım. Bir kez daha düşeceğimden korksam da zaten yerle yeksandım. Bu yok oluşla yok olurken verdi elini ve hiç bırakmayacağım, hep seninleyim de demedi. Alıştıklarını severmiş insan derdi. Başlarda alışmaya çalıştım çünkü bir harabeden farksızdı kalbim, gidişine, hatıraları silişine ağlıyordu, ben ağladıkça kalbimde sönüşüne ağlayan küller zamanla dağılıyordu. Çok zormuş sürekli hatırlananı unutmak. Unuttum diyemem, ama hatırlamamamı sağladı.

Sanki defalarca yaşamıştı bu aşk acısı denen illeti üstelik çok bilgiliydi. Hiçbir şeyi saklamıyordu benden,  kafanda en ufak bir şüphe olunca muhakkak gidermem için söyle derdi. O böyle kartları açık oynarken güvenmemek elde değildi. Onunla sabahı selamlar, geceye elveda ederdik. Üstelik yakınımda olan uzağımdakiler gibi de değildi. Kilometrelerce uzağımdaydı ama en yakınımdaydı, alıştığı şeyi sevebiliyor insan demişti. Alışmıştım ona askerliğinin acemiliğindeyken anlayabilmiştim sevdiğimi. Nasıl olur demeyin sürekli beklemeye alışan yüreğim bu kez beklediğinin sesini duyabiliyor ve fotoğraflarına sarılarak uyuduğu kişinin geleceğini umut edebiliyordu. Yanımda olup canımda olmayan birini beklemektense canıma can katanın yolunu beklemek bile mutlu edebiliyordu.

Adamım şiiri severdi, bazen Özdemir olur Lavinyam derdi, bazen de Pirayem der Nazımı anardık. Her aşkın şarkısı olurdu bizimse şiirimiz. Sevgililer birbirlerine şarkı okurdu. Adamım her gece beni şiirle uyuturdu. Okuduğu şiir iliklerime kadar dokunurdu.

Yalnızlar iyi bilir gece geç saatlerini mutlu insanlar genellikle erken uyurlar ya da uyumak zorunda kalırlar. Yokken geçmek bilmiyor diye yakındığım zamanın nasıl geçtiğinden habersizim. Bu saatlerde özlediğini görememe imkânsızlığına ağlayan ben şimdi mesafelerin kahrolası lanetine ağlıyorum. İyi kileri getirdiği için hayatıma az şükür etmedim Allah’ıma.

  ...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 03, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ADAMIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin