3.1

2.5K 271 1.3K
                                    

[17 Ocak, 16:06]

Harry iki gözünden akan birer damla yaşla beraber yatakta sağ tarafa doğru döndü ve yorganının içine iyice girip cenin pozisyonu alarak ağlamaya devam etti

Louis'yi hiç anlayamamıştı. Yıllardır selam bile vermediği eski sevgilisiyle ne zaman tekrardan arkadaş olduklarını sormak onun tabii ki de en doğal hakkıydı ve Louis gerçekten de Harry'nin hiç beklemediği bir tepki vermişti.

Fakat asıl kafayı taktığı konu bu değil, Louis'nin son söyledikleriydi. Gerçekten de çok mu kısıtlamıştı onu? Her zaman saçma kıskançlıklar mı yapıyordu?

Oflayarak yorganla kafasını kapattı ve hıçkırarak ağlamaya devam etti. Bir gün Louis'yle kavga edeceklerini biliyordu fakat canının bu kadar yanacağını hiç düşünmemişti. Tanrı aşkına, kavga nedenlerinin böyle saçma bir şey olabileceğini de hiç düşünmemişti.

Ne kadar süre ağlayarak kendini harap ettiğini bilmiyordu, fakat bir ara telefonundan birkaç kez mesaj sesi geldiğini hatırlıyordu. Kalkıp da gelen mesajlara bakmadı. Louis'dense bile onunla konuşmak istemiyordu.

Ağlamaktan yorgun düşen bedeni tam uykunun içine düştü düşecekken evin kapısı sert bir şekilde çalınmaya başladı. Harry başını yastığa daha sıkı bastırırken kapıyı aile fertlerinden birinin açmasını bekledi.

Ve öyle de oldu.

Saniyeler sonra kapı annesi tarafından açıldı

"Rahatsız ettiğim için üzgünüm, Anne. Harry burada mı?"

Tanıdık ses tonu kulaklarına doluşurken güçlükle yutkunarak yorgana daha sıkı sarıldı. Şu anda görmek isteyeceği son surat bile değildi Louis'nin suratı.

Odasının kapısı yavaşça açıldığında gözlerini daha da sıkı yumdu. Saniyeler sonra yatağının boş tarafında hissettiği sıcaklık ve yanağına değen sımsıcak el gözlerini açmak istemesine neden olsa da küçük numarasına devam etti. Bir an önce Louis'nin buradan gitmesini ve ağlamaya devam etmek istiyordu.

"Uyumadığını biliyorum, Harry. Uyurken kirpiklerin titremez senin."

Harry gözlerini yeniden açmadığında şakağına bastırılan yumuşacık dudakları hissetti. Ardından kalbi titredi, içi kıpır kıpır oldu. Fakat hiçbir şey yapmadı, öylece yatmaya devam etti.

"Tanrı'm, ağlamışsın... Hem de çok fazla." Louis'nin bunu anlaması gayet doğaldı çünkü Harry'nin odası bir haftadır kullanıp durduğu sümüklü peçetelerle doluydu ve burnu kırmızı, dudakları da şişkin haldeydi.

spotify | l.s.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin