Taehyung, hücresinin önünde Jeongguk'u görünce iç çekip kafasını tavana doğru çevirdi ve kolunu başının altına alıp gözlerini kapattı.
Jeongguk onun için endişeleniyordu.
"Taehyung neden yemek yemiyorsun?"
"Beni bilirsin,"
Taehyung gözlerini açıp güldü ve ona baktı.
"Yemekle pek aram yoktur."
"Bir gündür hiçbir şey yemedin ama."
Taehyung omuz silkmekle yetindi ve tekrardan gözlerini kapattı. Kodese girmenin tek iyi yanı orada dinlenebilmesiydi. Yeraltında, genellikle bunu yapabilecek bir vakit olmuyordu çünkü.
Jeongguk iç çekip omzunu ve sonrasında kafasını duvara yasladı ve Taehyung'u izlemeye başladı. Onu çok özlemişti.
Gözlerini hücresinde gezdirmeye başladı ve yerde gördüğü fotoğrafla kaşlarını çattı.
"Taehyung, bu sende ne arıyor?"
Taehyung ona bakıp tek kaşını kaldırmıştı.
"Fotoğrafım, sende ne arıyor diye soruyorum."
"Önemi var mı?"
Jeongguk kafasını sallamış ve dudaklarını ıslatmıştı, Taehyung'un bu dengesiz hallerine ne kadar alışkın olsa da uzun zamandır bu tavırlarını görmüyordu bu yüzden bu hareketleri onu biraz çileden çıkartıyordu ama bir şey söyleyemiyordu çünkü içinde ki her şeyi dışarı vurusa onu sinirlendirmekten korkuyordu.
Burada bulunduğu her gün sinir krizi geçirmemesi için Tanrıya yalvardığını göz önünde bulundurursa onu sinirlendirip onlarca kişinin ölümüne yol açması, hiç de mantıklı olmazdı.
"Hatırlamıyorsan diye söylüyorum. Bu fotoğrafını ben çektim, çıkmaya başladığımız ilk gün."
Jeongguk bu fotoğrafın hala onda olmasına cidden şaşırmıştı çünkü Taehyung kimsenin resmini, resmini geçin minicik bir eşyasını bile saklamazdı.
"Onu bana verebilir misin? Lütfen."
"Hayır, veremem."
"Ama neden?"
"Seninle ilgili elimde ki tek şey bu."
Taehyung dudaklarını ıslatıp ona baktı ve güldü.
"Bunu da mı alacaksın yoksa elimden?"
Jeongguk kafasını hafifçe olumsuz anlamda salladı. Bu cidden kötü hissetmesini sağlamıştı. İç çekip mırıldandı.
"Keşke daha farklı bir şekilde daha farklı kişiler olarak tanışsaydık."
"Ne değişecekti?"
"Daha mutlu olabilirdik, sana istediğin her şeyi verebilirdim."
Taehyung yatağından kalkıp parmaklıklara doğru ilerledi, Jeongguk biraz geri çekildi.
"Bana, ben yaşadığım ve sen istediğin sürece her şeyi verebileceğini biliyorsun."
"Biliyorum ama yaparsam canımı yakar."
Jeongguk kafasını omzunun üzerine yatırıp Taehyung'a baktı. Taehyung iç çekip kolunu parmaklıkların dışarısına çıkarttı ve elini Jeongguk'un yanağına yasladı.
"Sana ne kadar yalvardığımı hatırlıyor musun jeongguk?"
Jeongguk yaptığı şey ile biraz afallamıştı ama bu iyi hissettiriyordu bu yüzden geri çekilmeyip gözlerini Taehyung'un gözlerine çıkarttı.
"E-evet."
"Peki canımın ne kadar çok yandığını biliyor musun?"
Taehyung titrek bir nefes aldı, sesi titremişti. Jeongguk ise söylediklerini kulak ardı etmeye çalışıyordu çünkü asıl amacı onun aklına girip kaçmasına yardımcı olmasını sağlamaktı.
"Hala yakıyor canımı ama komik olan ne biliyor musun? Yeraltından en önemlisi benden ayrılmanın üzerinden tam tamına 6 sene geçti, koskocaman 6 sene."
Taehyung gülüp biraz sesini yükseltti ve elini Jeongguk'un yanağından çekti. Yüksek ihtimal herkes hücrelerinden onları izliyordu ama Taehyung'un bu sikinde bile değildi.
"Bir insanı unutmak gerçekten bu kadar zor muymuş Jeon? Bir insanın bütün lanet bilgilerini sikik beyninden atmak bu kadar zor muymuş?"
"Lütfen sus, beni korkutuyorsun."
Jeongguk biraz geriledi ve dudaklarımı birbirine bastırdı. Taehyung çok sinirliydi ve Jeongguk onun kriz geçirmesini asla istemiyordu. Ne yapabilirim diye düşündü ve aklına gelen şey ile hücre anahtarlarını cebinden çıkarıp kapıyı açtı ve arkasından kapattı. Bunu yapması yasaktı ama şu an onca insanın canı Jeongguk için daha çok önemliydi.
Taehyung biraz geriye gitti, başı çatlıyordu.
Jeongguk, Taehyung'u yatağına oturttu yerde ki resmini alıp yastığının altına koydu ve o da Taehyung'un yanına oturdu.
Taehyung kafasını duvara yasladı ve gözlerini kapatıp mırıldandı.
"Çık buradan."
Jeongguk kafasını olumsuz anlamda sallayıp yanına yaklaştı ve Taehyung'un kafasını kendi göğsüne yasladı. Ellerini saçlarına daldırıp oynamaya başladı. Taehyung her şeye sinirlenen biriydi evet ama Jeongguk ne zaman bunu yaptığında ne kadar sinirli olursa olsun sakinleşirdi.
Taehyung, Jeongguk'un kokusunu içine çekti, bu bile gözlerini doldurmaya yetmişti.
Jeongguk iç çekip saçlarını okşamaya başladı.
Taehyung birkaç mırıltı çıkartıp iç çekti, minik bebeğini gerçekten de çok özlemişti.
Taehyung iyice mayıştığında Jeongguk ayağa kalkıp onun yatağına uzanmasını sağladı ve dışarı çıkıp kapıyı tekrar kilitledi.
Taehyung gözlerini hafifçe açıp ona baktı ve mırıldandı.
"Kaçıyorsun, her zaman ki gibi."
"Kaçmıyorum, gitmem gerekiyor ama geleceğim geri, merak etme."
Taehyung gülümsedi ve tekrar gözlerini kapatıp uykuya daldı.
Diğer hücrelerdekiler fazlasıyla şaşkındı çünkü Taehyung'u hiç bu kadar sakin görmemişlerdi.
Jeongguk o kattan uzaklaşıp yüzünü ovuşturdu, Joon bunu öğrendiğinde nasıl açıklayacağını düşünüyordu.
---
Biliyorum bölümler çok kısa. 🙂
Şu ilk 10 bölümden falan kurtulayım uzayacak emin olabilirsiniz.
Son olarak anlıyorsunuzdur bence kişilik değiştirdiği yerleri, açıklamama gerek yok.
Bu arada motivasyonum için yorum yaparsanız misler gibi olur.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.