--- Taehyung kalkıp sırtını duvara yasladı. Başı aşırı derecede ağrıyordu. Bu kısa bir zaman içerisinde çok fazla duygusal dalgalanma ve kişilikleri arasında geçiş yaşamasından dolayı olmalıydı. Birkaç gündür içemediği sigaranın da etkisi vardı tâbi.
Yüzünü ovuşturup ayağa kalktı ve parmaklıkları ilerleyip oradaki polis memuruna seslendi.
"Bana bir ağrı kesici getir."
Polis memuru ona küçümser bir şekilde baktı ve söylediklerini umursamadan önüne döndü.
Taehyung kibirden nefret ederdi ve bu yaptığı, hareket sinirlenmesine yol açmıştı. Derin bir nefes aldı ve dişlerinin arasından konuştu.
"Sana ağrı kesici getirmeni söyledim. Neden hala burada bekliyorsun? Siktir git ve şu sikik ağrı kesiciyi getir."
Taehyung yaka kartında yazan isme baktı ve kendi kendine mırıldandı.
"Jackson."
Buradan kaçmayı başardığı zaman onunla özel olarak ilgilenecekti.
Jackson hamurdanıp ağrı kesici getirmek için oradan uzaklaştı.
Taehyung duvara yaslandı ve elini sinirle saçından geçirdi. Jackson'dan bir şekilde anahtarları alıp burayı terk etmesi gerekiyordu.
Taehyung, Jackson'ın sesini duyduğunda duvardan uzaklaştı ve tekrar parmaklıklara ilerledi. Jackson ilaç tabletini Taehyung'a uzattı. Taehyung elini parmaklıklardan dışarı çıkarttı ama tableti almak yerine yakasından tuttu ve kendine çekti.
"Eğer bir daha bana karşı çıkmak gibi bir hata yaparsan, sana asla acımam; kalbini söker ve burada ki herkesin gözü önünde parçalara ayırırım! Anladın mı beni?"
Jackson hafifçe kafasını salladı ve yutkundu.
Taehyung gözlerini gözlerine sabitledi ve sert bir bakış attı. Bakışlarından sözlerinin onu korkuttuğunu çok net anlayabiliyordu.
Jackson hala şoktayken, Taehyung elini Jackson'ın üniformasının bel kısmında atıp anahtarları aldı ve cebine indirdi.
Biraz gözlerinin içine baktı ve hiçbir tepki vermediğinde, fark etmediğini anladı; geri çekilip elindeki ilaç tabletini aldı.
Yatağını oturup tabletten bir ilaç aldı ve ilacı ağzına atıp yuttu. Şimdi tek gereken tek şey uyumaktı ama tek başına uyuyamazdı, burada çalışan herkes de bunu biliyordu. Ama düşüncesiz aptallar ona fazladan bir yastık bile koymamışlardı.
Taehyung iç çekip gözlerini kapattı, bacaklarını göğsüne çekti ve kafasını dizlerine yasladı. Enerjisini iyi toplamalıydı yoksa firar sırasında başarısız olabilirdi.
Anahtar tamamdı, kaçış planı tamamdı tek ihtiyacı olan şu an bir silahtı; silah olmadan ne kaçış planı, ne de anahtar bir sike yarardı.
Kafasını kaldırıp Jackson'a baktı. Üzerinde bir silah yoktu, muhtemelen stajyerdi ki onu daha önce burada görmemişti. Kafasının sallayıp düşüncelerinden arındı. Silah bulması o kadar da zor değildi. Sonuçta bir karakoldaydı ve burada yüzlerce silah bulunuyordu.
Gözlerin etrafta gezdirmeye başladı ve Jeongguk'u görünce iç çekip gülümsedi ama yanındaki kişiye bakınca kaşları hafifçe çatıldı. Sinirlenmeye başlıyordu, tekrardan.
Namjoon yanındaydı, eli belindeydi ve çok laubali bir şekilde onunla konuşuyordu; Bu bile sinirlenmesine yetmişti. Jeongguk'a, Taehyung'dan başka kimse dokunamazdı.
Namjoon'un kendisine baktığını görünce çenesini sıktı ve sakin kalmaya çalıştı. elinden bir kaza çıksın istemiyordu.
Bakışlarını Baekhyun'un olduğu hücreye çevirdi. Baekhyun, Taehyung'a sakin olması gerektiği ile ilgili bir şeyler zırvalıyordu.
Taehyung, Baekhyun'u umursamayıp bakışlarını tekrar Namjoon ve Jeongguk'un oldu tarafa çevirince kan bu sefer cidden beynine sıçramıştı.
O orospu çocuğu Jeongguk'u duvar ile arasına almış ve bir de utanmadan öpüyor muydu?
Taehyung derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Şu an bütün hücredekilerin ona baktığından emindi.
Yarın akşam nöbet sırası Namjoon'undu ve bu yüzden sakin olup işini yarın akşama bırakacaktı.
Namjoon'dan sonra Jeongguk'un sırası olduğunu hatırlayınca gülüp mırıldandı
"Tek taşla iki kuş."
Bu iş, düşündüğünden daha kolay olacaktı; ilk Namjoon'un o sikik dudaklarını birbirinden ayırıp işini bitirecek ve Jeongguk'a hakettiği cezayı verecekti.
Düşünceleri kafasından kovup, bir süre uyumaya çalıştı ama uyuyamıyordu çünkü sinirden bedeni titriyor ve elleri uyuşuyordu.
Jeongguk'a başkasının dokunmasını kendine yediremiyordu daha doğrusu Jeongguk'un buna izin vermesini yediremiyordu kendisine. Ona o kadar umut verdikten sonra bunu yapması da ne sikimdi böyle?
Yeni bir sinir krizi geçirmekten çok korkuyordu çünkü sinir krizi esnasında değer verdiklerine en önemlisi Jeongguk'a zarar verebilirdi.
Dişlerini sıktı, derin bir nefes aldı; ellerini saçlarına atıp sertçe çekiştirdi, kendini dizginliyemiyordu.
Biraz daha sakinleşmeye çalışıp başaramayınca bağırdı. Jeongguk bunu duyunca Namjoon'dan ayrılıp sesli bir şekilde küfür etti, istemediği sinir krizinin nedeni kendisi olacaktı.
---
Ve sonunda bağlaç bölüm bitti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Namjoon'u tanıyorsunuz ama yine de koymak istedim. :)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.