Kağan:
Başımın altındaki elim karıncalanmaya başladı. Aldırmadım. Küçük odamdaki karanlığa sığınmıştım. Öylece uzanıyordum. Hislerimden saklanıyordum. Biliyordum ki hissedersem üzülen ben olacaktım.
Yine ve yine. Her zaman olduğu gibi...
Usulca göz kapaklarımı indirip kendimi karanlığa - düşlerime bile bulaşan karanlığa - bıraktım.
~~~
Karanlık açılan gözlerime merhaba derken uyandım. Etrafıma bakındım. Bu zifiri karanlık da neyin nesiydi? Ayağa kalkıp biraz ilerledim. Nasıl bir yerdeydim ben? Nasıl bir boşluktu bu böyle. Kulaklarıma ulaşan ağlama sesi olduğum yerde kalmama neden oldu. Bu bir kız sesiydi.
Ağlıyordu.Etrafıma bakındım. Ama zaten karanlıktı. Sesi dinlemeye karar verdim. Arkamdan geliyordu. Arkamı döndüm ilerlemeye başladım. Ama sesler git gide azalınca duraksadım. Yanlış yöne gidiyordum. Başka bir yöne döndüm. Sesler bu taraftan geliyordu sanki. İlerledim ama bir süre sonra tekrar sesin kaynağından uzaklaştığımı fark ettim. Başka bir yöne daha saptım. Yine bulamadım. Ellerimi ağzımın iki yanına koyarak bağırdım.
"Nerdesin? Seni bulamıyorum."
Ağlama sesleri ritmi bozmadan devam etti.
Beni duymuyor muydu?"Heyy, sana diyorum! Nerdesin?"
Ağlarken bir şeyler mırıldandı. Ne dediğini anlayamıyordum. Nefesimi tuttum. Ne diyordu bu kız?
Özür dilerim. Özür dilerim. Sana bunu yapamam. Özür dilerim.
Kalbimin göğüs kafesimde ağırlaştığını hissettim. Kız mırıldanmaya devam ediyordu.
Karşılaşmamalıydık. Üzgünüm. Seni ikinci defa terk etmek istemiyorum.
Ne diyordu bu kız Allah aşkına ya?
Avazım çıktığı kadar bağırdım.
"Seni bulamıyorum"
Kızın sesi kesildi. Ama sonra tekrar kulaklarımı doldurdu.
"Beni bulmamalısın zaten."
"İyi de neden? Neden seni bulmama izin vermiyorsun?"
"Yaralabilirsin çünkü."
"Bana bir şey olmaz. Çok güçlüyüm ben."
"İncinmeni istemiyorum. Korkuyorum." Ağlamaya başladı.
"Sana güçlü olduğumu söylemiştim"
Tekrar kulak kesildim. Ses seda yoktu. Bir süre sessizliği dinledim.
Arkamdan çoçuk sesleri işittiğimde sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Küçük bir oğlan çocuğu ufak bir kayanın üstüne çıkmış aşağıda duran bir kız çocuğuyla konuşuyordu. Ne dediklerini anlamak için biraz daha yaklaştım. Küçük kız aşaği inmesi için oğlan çocuğunu ikna etmeye çalışıyordu.
"Neden inicekmişim?" Dedi oğlan olan.
"Yaralanabilirsin çünkü" dedi küçük kız kalbinin taşıyamayacağı kadar endişeye bürünerek.
"Hiç de bile bana bir şey olmaz. Çok güçlüyüm ben." Gururla söyledi.
"İncinmenden korkuyorum. Yaralanacaksın." Ağladığı için sesi sonlara doğru boğuklaştı. Minik ellerini yüzüne kapattığıp ağlamaya devam ederken oğlan çocuğu çıktığı ufak kayadan inerek kızın yanına geldi. Minik kıza sarıldı.
"Ağlama ama. Ben hep seni korucam tamam mı? Hem çok güçlüyüm ben, unuttun mu?" İkisi de gülüşürken kulağıma yağmur damlalarının zeminle buluşmasının çıkardıkları ritmik ses ulaştı.
Boğuluyormuş gibi hissediyorken yatağın içinde ani bir hareketle doğruldum.
Rüyaymış...Saçlarım terden sırılsıklamdı. Olduğum yerde öylece odayı boş gözlerle inceledim. Biraz daha kendime geldiğimde pencereyi açıp serin havanın beni üşütmesine aldırmadan kollarımı pencerinin mermerine koyup soğuğun beni ele geçirmesine izin verdim. Başımı yukarı kaldırırken toprak kokusunu kokladım ve usulca fısıldadım.
"Seni hep koruyacağım, Alaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Gözyaşları
Chick-Litİki hayat. İki berbat hayat. İki berbat hayatın kendini berbat hisseden iki insanı, Karşılaşırsa Ya da Çoktan karşılaşmıssa ne olur?