"Nasıldı?"
Sarışın adam çıkar çıkmaz arkadaşının sorusu ile karşılaştı. Bu adam ne zamandan beri bu kadar ilgiliydi be!
"Blaise umarım kızılcığa acımıyorsundur. O ve arkadaşları birkaç güne batacaklar. Biz kimseye acıyamayız. Onlar da acımamışlardı."
Draco sert bir sesle arkadaşını cevapladıktan sonra odasına kapandı. Birkaç dakika sonra ise farklı giysilerle dış kapıya gitti ve oradan arkadaşına seslendi,
"Arada kontrol et. Çorba var onu içir ve gerekli ihtiyaçlarını karşıla. Şimdilik kimse zarar görmemeli."
Draco bu lafları ettikten sonra bir cevap beklemeden dışarı çıktı. Blaise de cevap vermeyi düşünmüyordu zaten.
Kapı ardına dek açıldığında Ron'un içinde olduğu karanlık odaya bir anda ışık doldu. Genç adam gözlerini kapattı çünkü bunca süre ışıksız kaldıktan sonra gözleri bir anda bu parlaklık karşısında acımıştı.
Kapı kapandığı zaman ve odadaki az ışık veren lamba açıldığında gelen kişiyi fark etti.
Bu ilk gelenden farklıydı. Siyahi bir adamdı, yapılı ve uzun boyluydu,gözleri ise çok farklı bir evreni resmen.
Ron bu adamdan korkuyordu ancak sanki bu adam asla ona zarar vermeyecekmiş gibi de geliyordu. Beyninde bu adamla ilgili çoktan bir savaş başlamıştı bile.
"Acıkmışsındır,sana bir şeyler getirdim. Ayrıca bir ihtiyacın olduğunda yapman gerekenleri sana söyleyeceğim. Ve... artık ağzını kapatmamıza gerek yok. Çığlık atmamayı öğrendin."
Adam konuşurken aynı zamanda Ron'un ağzını açmıştı ve ona çorbayı yedirmeye başlamıştı. Ron ilk baş bu adamların ona verdiği şeyleri yememeyi düşünmüş ve ağzını kapatmıştı ancak çorbanın kokusu ve midesi dayanmasını zorlaştırmıştı.
Çorba bittiğinde adam ona birkaç şey daha söylemeye başladı.
"Oda ses geçirmez. Ancak yatağın başlığında ufak bir tel var fark edersen. O teli ittirdiğinde karşı odada olan tel harekete geçiyor ve odadaki ışık yanıyor. Biz de senin bir ihtiyacın olduğunu anlıyoruz. Lavaboya gitmek istersen gidersin ancak sakın kaçabileceğini düşünme ve bir yanlış yapma."
Ron adamın dediklerini aklıma kazıdıktan sonra hızlıca başını salladı.
Blaise karşısındaki korkmuş adamın ruhunu hafifletmek için ona gerçekten içten bir tebessüm sundu ve odadan çıkarak Ron'u tek başına bıraktı.
Ron Weasley ise bu karanlıkta tek başına bu adamın ona zarar vermeyeceğini çoktan inanmıştı bile...
@begumromanoff dayanamdım yazdım valla kdmxkskzms
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stockholm syndrome |blairon|
FanficLosing track of time, lose our minds Got me homeward bound My hands, can't get out, I'm tied Hostage of your eyes Oh, I'm so tired, but I take your side You know love is blind, oh, help me I I'm affected by Stockholm Syndrome