Zilin çalmasıyla kafamı koyduğum sıradan aniden kalktım. Gözlerimi kırpıştırarak etrafıma baktım. Son ders olduğunu anlamam geç olmuştu. Çantamı yavaş hareketlerle topladım ve kapıya yöneldim. Eve doğru yürürken, aklımı kaplayan düşüncelerden sıyrıldım. Annem için endişeleniyordum. Fakat onun beni umursamadığı ortadaydı. Babam öleli 2 yıldan fazla olmuşdu ve o babamdan sonra çok değişti. Bana karşı hep sevecen ve sıcak olan annem yerine; bambaşka,umursamaz biri geldi. Ve ben zor da olsa buna alıştım. O, babamı çoktan unutmuş yeni insanlarla birlikteydi. Bu beni rahatsız etse de annemi anlamaya çalışıyorum. Fakat babam yerine bir başka adamı koyamıyorum.
Evin önüne geldiğimde aklımdaki düşünceler yerini babamla birlikte bu evin bahçesinde zaman geçirdiğimiz günler bıraktı. Dolan gözlerimi kırpıştırdığımda önümde film gibi uzanan anılar iki damla göz yaşıyla bıraktı kendini. Elimle gözlerimi sildiğimde eski zamanın acısını yeniden hissettim ve ağır adımlarla kapıya ilerledim.
Çantamdan anahtarımı çıkardım ve kapıyı açtım. Ev tahmin ettiğim gibi kimsesiz ve sakindi. Üst kattaki odama çıktım. Işığı açtım ve birden odadaki tüm kasvet dağıldı. Çantamı kenara bıraktım ve boy aynamın karşısında kendime baktım. Buğday rengi tenim git gide solmuş ve sanki kansızmışım gibi bir görüntü oluşturuyordu. Mavi gözlerime ağırlık çökmüş ve 5-6 yaş yaşlanmış havası veriyordu. Daha fazla bakmaya dayanamadan banyoya girdim. Hızlı bir duş aldım ve üzerimi giyindim. Saçlarımı kuruttum ve at kuyruğu yaptıktan sonra aşağı mutfağa indim. Yiyecek bir şeyler hazırlarken kapı açıldı ve içeri annem girdi. Kabanını portmantoya asarken onu izledim. İnce vücudunun güzel hatlarını gösteren bir elbise giymişti ve gerçekten çok güzel görünüyordu. Babamın anneme niçin aşık olduğunu bu zarafetle daha iyi anlıyordum. Annem bana döndüğünde o mavi gözlerine gözlerim değdi. Bir anda onun hissettiği o keskin ıstırabı hissettim ve gözlerimi çektim. O an gözlerimde babamı gördüğünü anladım ve yüzümü buruşturdum. Annem düşünce okuma gücümü bilmiyordu ve bence bilmemesi daha iyiydi. O ürkek sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
''Acıktın mı?''
''Imm,biraz.''
''Çok yorgunu, odama çıkıyorum.''
Cevap vermeden odaya çıkmasını bekledim. Yüzündeki o acı ifadenin farkındaydım ve daha fazla üstelemedim. Yemeğimi yedim ve odama çıktım. Ders çalışma gibi bir huyum olmadığı için mp3'3mle yatağa uzandım ve uykuya daldım.
————————————————————————————————————————————————————————-
Annemin o duygusuz sesiyle 1 haftadır beynime işkence eden o anlamsız rüyadan uyandım. Yatağımda doğrulduğum anda kapı aniden açıldı.
''Benim acil bir işim çıktı, gidiyorum tatlım.''
Nereye diye sormama fırsat vermeden kapıyı kapattı. Halbuki o bana bunları söylerken kafasında ki düşünceyi duymuştum. Yine erkek arkadaşlarından birine gidiyordu. Artık umursamıyordum. Ne de olsa eski annem yıllar önce babamla birlikte beni terk etti.
Kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp, gördüğüm rüyaya odaklanmaya çalıştım. Neredeyse 1 haftadır bu rüyayı görüyordum ve bu canımı çok sıkıyordu. Bir anlamı olmalıydı ama ne?
Daha fazla buna dayanamayıp kulaklığımla beraber bahçeye çıktım. Yeşil yaprakları sararmaya yüz tutmuş 2 çınar ağacı arasında popo bekleyen salıncağa oturdum ve sallanmaya başladım. Eski günlerdeki gibi yine babamın arkama geçip beni salladığını hayal ederken yolden geçen iki sarhoşun iğrenç düşüncelerine ortak oldum. Daha fazla onları duymak istemediğimden kulaklığımı kulağıma takıp şarkının kollarına teslim ettim kendimi. Rüzgar saçlarımı okşuyordu. Bir anda kolumdaki o saçma ve anlamını bilmediğim dövme dikkatimi çekti. Normal insanlar doğum lekesiyle doğarken ben bileğimdeki dövmeyle doğmuştum. Ne aptalca.Ben dahil çevremdeki kimse buna anlam veremezken kendimi bir yandan şanslı, bir yandan ucube gibi hissediyordum.Kim bir dövmeyle doğmuştu sanki?
Salıncaktan düşmemle gözlerimi acıyla açtım. Saatime baktım ''Aman Tanrım!'' yine geç kalmıştım. Bir çırpıda kalkıp odama çıktım. Üzerime siyah bir pantalon ve krem bir tshirt geçirdim. Her zamanki gibi özenmeden.. Sanki özensem kimin hoşuna gidecek ki.. Çantamı ve kulakluğumu alıp aceleyle evden çıktım.
Okula geldiğimde çoktan zil çalmıştı ve ilk ders bitmişti. Beni yine iğneleyici ses tonuyla ''Yine güzellik uykunuzdan mı uyanamadınız. Bayan Parker.'' diye uyaran Lydia hanıma sahte bir gülücükle cevap verdim. İçeri girdim sırama doğru yürürken Emily'nin düşüncelerine ortak oldum. Yanına oturmamı istiyordu ama Emily'nin bana ihanet ettiğinin düşüncesi ondan uzaklaşmama neden olmuştu. O her ne kadar farkında olmasada hoşlandığım çocukla birlikte olduğunu biliyordum. Emily düşüncelerini okuyabildiğimi öğrense zaten kafayı yerdi. Gidip en arkaya, yerime oturdum. 1-2 dk sonra hocanın girmesiyle yerimden kalktım. Ders tarihti ve benim için uyku saati sayılıyordu. Hocanın ''Oturun.'' demesiyle oturdum ve başımı sırama yaslayıp derin bir uykuya daldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CONSTELLATION-TAKIM YILDIZI
FantasyGizemli güçler.. İnanılmaz olaylar.. Birliktelik ve sonsuzluk gerektiren arkadaşlıklar,aşklar.. Lütfen Vote Kısmına Tıklayın, Beni Takip Edin, Arkadaşlarınıza Önerin, Yorum Yapın... Hepinize Şimdiden Teşekkürler.