Asil bir çelişki içerisindeyim,
bir yanı adilik olan iki sapa yol,
rüzgarın yüzüme çarptığı toz zerrecikleri
ince ve uzun hendekleri alnımın,
düşeni gördüm! bir gafil,
edep ve zaman aksi taraflara çekiyor hırkamı
ben ve yamalı hırkamın dramı...
minarelerin ahı!
seccademin gözyaşları,
ve bir serçenin isyanıdır bu yağmur damlalarına karşı
haksız bir kovukta saklanan ölüme çomak sokuyor geceler,
dünya ne zamandır yalandı ben yirmilerimde idrak ettim namazı ve cihan-ı'n yalanlığını
sevgilerin sahteliği ve vefanın kudretli gönlü, sıcacık sarıyor hüzün hırkamın etrafını,
aşkın derinliği ve çilesi,
bülbülün yalnızlığı,
kayboluyor ufukta
bilinmeyen manzaralarda...
her tülüsü yasak zina, gıybet, haram, ateş'in evlatları
hasretimiz toprağa olsada bu nefsin yarasını kayışandır ateş
içi kül kokan kovanın ısrarı yamak içinse
durma dök kendini denizlere,
ansızın gelen ıstırap çekilmez hale geliyor, hele ki o yalnızlık saatleri!
kaybolmuşluğun kokusu siniyor korkuyla hırkama
ben ve seccadem ağlarken dualarımıza
Bir olanın duyması umuduyla varıyoruz secdeye
Amin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW YORK'DA BİR İSTANBUL MARTISI
PoetryBeni anlamınızı beklemiyorum, Sevin Yeter... Yaşamdan saklandığım anlarda alıyorum kalemi elime, yada telefonumun Notlar App'ini ve yaşam yakamdan beni tekrar yakalayıp içine fırlatana kadar ne yazabiliyorsam yazıyorum, kimi zaman bir isyan kimi zam...