Siyah Beyaz Cinayetler:Fnaf Ve Bendy The İnk Machine

3. Bölüm

Violette
Neden böyle diyorlar ki? Illa penćleri çıkarmam mı gerekecek? Bir dakka lan bunar hala aynı evde mi bunlar? Benim kontür de bitti. Ne yapıca ben... ahanda buldum. William ile zihinsel iletişime geçicem. Night B. beni işaretleyince bütün laneyliler ve ruhlarla zihinsel temasta bulunabilirim.
Zihinsel temasta
Ben: William... beni duyuyor musun lan?
William: Sen de kimsin be?
Ben: Benim violette. Sey size süpriz gelicem de siz hala aynı evde mi oturuyorsunuz?
William: Evet. Violette gelirken bir tepsi kadayıf alır mısın?
Ben: Hayrola sizin aile toplantı tatlısını alma sırası sende de sende bana kitlemeye mi ćalısıyorsun?
William:Hayır. Kardeşim hasta biliyorsu ki o hastayken resmen evrim geçiyor. Ben alıca ama tablo zamanı ve onun kabus sıvılı hava beni toplu katliam yapmaya zorluyor. Neyse çabuk olsan iyi olur.
Ben:tamam. Hadi bay.
Zihinsel tema biter
Ben william la konuşurken tatlıyı almış ve eve varmış olmuştum. Beş dakika yolda merkezdeki olaylar için küfrediyordum. Evin kapısına gelir gelmez william kapıyı açtı.
Ben: Eeee sen ve şu kuzen olayları nasıl?
William: aynı işte phone kardeşler hala ilk defa telefonda konuşur gibi konuşuyor, jeremy hala korkak, mike zaten ilaćlardan kafa bazen gidiyor. Napsın halisrasyon görmeye dayanamıyor. Ben hala aynı.
Ben: İyiymiş. Neyse ben onun yanına gitsem iyi olur. Bay
William:Bay

Tablonun önüne gelmiştim. Tablonda birçok yerinde kesik olan ve karnında kocaman bir bıçak sapanmış gülen bir kız vardı. Hiç tereddüt etmede tabloya dokundum ve kendimi yıkık ve eskimiş bir sahnesi olan bir resturantın yemek bölümünde buldum kendimi. Heryerde çocuk resimleri, kan ve kabus sıvısıyla ölüm dolu sözlerle doluydu. Hızlı ve emin adımlarla ilerlerken arkamda night B. nin sesini duydum.
Night B.:Hapşuuu... bak bu gün hastayım ve elindekini bırkıp toz ol yoksa seni hemen burada öldürürdüm.

Sesinde hasta olduğunu belirten hırıltılar dışında tamamen duygusuz ve soğuktu. Hiç ses etmeden saçılatımı boynumdan ćekince dövmemi gösterdim. Bir dairenin içide iç içe gećmiş artı ve çarpı işareti olan siyah bir dövmeydi. Kabus sıvısyla bana o çizmişti.
Night B.:Hapşuuuu... (heycalı bir sesle) vio? Hapşuuu...bu sen misin?
Ben: Herhalde seni kabusçu.
Night B.: Hala bana Hapşuuu böyle selenmeyi kesmemişsin. Hadi gel Hapşuuuu... tatlı yiyelim.

Bunu üzerine bütün restorant gibi yıkık dökük mutfakta tatlıları koyduk. Mutfak klasik nightmare baby tarzı doluydu. Bol bol meyve, bol bol et, bir sürü makarnave bir kaç şişe kan... evet bir ćoğunuzun miğdesi bulandı ama enerjik olaması ve yaşaması için gerekli. Tabaklarla ve içecekler ile birlikte ( ben tabikide kola onun ne içtiģini az önce açılkadım) part and servisten gizli asansöre bindik. Kapıla açılınca rahat bir yatak odasına girmiş olduk. Kocaman iki kişilik yatak, orta boy bir eldise dolabı, çalışma masası, tekli koltuk, basit bir banyo, kocanan kitaplık ve kocaman bir telvizyon vardı.
30 dk sonra
Biz tatlıları bitirmiştik. Ben bunca yıllık kankasıyım ama hala tatlıyla olan bağını anlamıs değilim. Tatı yerse heleki kadayıf veya tulumbaysa bir terminatörden yavru kediye dönüşüyordu resmen. Biz onca yıl neler yaptıgımızı konuşurken arkamda bir ses duydum.
???: Violette! Sen burda ne yapıyorun?
Ben: Bir dakika. Tangle? Bu sen misin?
Tangle: Evet benim. Şu kabuşçuya ruhlarla ilgili kitabını vercektim.

Ikiside birbirine ters ters bakıyordu.
Night B.: Şey vio bana tatlı getirebilir misin? Pek bir havam kalmadı da.
Ben: Tamam da sizin aranızda bir sorun mu var? Birbirinize ölürecekmiş gibi bakıyorsunuz da?
Tangle: Hadi sen bunun tatlısını getir. Biraz özel konuşmamız gerekiyor da.
Ben: Peki.

Diyip asansöre doğru ilerlerken bunların bir sorunu var gibi duruyordu. En iyisi bunları bir gözetlemek.
############################
Salam (yani selam) kabusćuklarım. Kanka vio sence nasıl gidiyeh. Aslında biraz da bonnie yi olayalara sokçakam. Kabuşćuklarım merak etmeyin cinayet olayları yakında geliyor.Yeni Bölüm yeni olaylar... acaba ne olucak öbür bölümde görüsmek üzere Fnaf lı günler golden freddy li gülüşler.