Aradan yıllar geçse de sanki hala ilk günmüş gibi anımsıyorum o günleri. O bana ilk bakışın, ilk konuşman, sesindeki o ilk heyecan...
İşe başladığım ilk günlerdi. Uzun süren mülakatlar sonrası işe alınan eleman ben olmuştum. Bilmediğim bir şey daha vardı. İşe bir kişi daha alınmıştı. İkimizde tüm öğrenme çabamızla işi öğrenmeye çalışıyorduk. İkimizde başarılı olmuştuk. Bir gün muhasebe müdürünün bizi odasına çağırmasıyla işe alınan iki kişiden birinin seçileceğini öğrenmiştik. Heyecanla bekliyorduk hangimizin seçilecektik. Ve acı son diğer arkadaşım seçildi ve bana ayrılmam gerektiği söylendi.
Anlayışlı bir şekilde oradan ayrıldım. Ama içimde hep bir hüzün vardı. Çok sevmiştim orayı. Kısmette varsa olur demiştim Aynen de öyle oldu. Şans yüzüme güldü. Tam bir hafta sonra telefonum çaldı ve işe geri alındığım söylendi. Nasıl mutlu olmuştum anlatamam. Tekrar başladım. Daha bir azimle çalıştım. Her şeyi öğrenmeye her bölümde çalışmaya başladım. Evet başarılı çalışanların arasında bende vardım artık. Ve beni gizliden izleyen bir hayranım vardı.
Öyle romantik falan değildi ama en düşünceli en sevecen yanı olmuştum onun. Her köşeden beni izleyen her ayna yansımasından göz kırpmadan takip eden mükemmel insan.
Beni her zaman mutlu etmeyi başarmıştır. Ağlattığı zamanlar olmadı mı? oda oldu çok üzdüğü zamanlarda oldu hatta. Ama yinede beni kendine aşık etmeyi başarmıştı. Bana olan ilgisi sevgisi yakınlığı beni hep mutlu ve huzurlu hissettirmiştir.
Zaman geçtikçe birbirimize olan sevgimiz güçleniyordu. Büyüdükçe büyüyordu aşkımız. Birbirimiz olmadan yapamayacağımızı çok net anlamıştık artık. Vee evlenmeye karar verdik. Sevgilim evlenmemize engel tek bir şey kalmıştı askerliğini yapman. Onu yaptığı her şeyi geride bırakıp askere gitmesi için yönlendirdim. Benim içinde çok zordu. Sevgilimi askere göndermek ondan ayrı kalmak çok acı veriyordu bana. Acı da olsa buna katladık. Çünkü sonunda mutluluk vardı. Sevgilim askerden geldi. Hiç vakit kaybetmeden evlendik. Kimsenin ne düşündüğü önemsemeden. Her zorluğun altından beraber kalkmak istedik. Başardık.
Çalıştık çabaladık kiralarda oturduk gece gündüz çalıştık ve kendimize bir ev aldık. Küçücük sevgi dolu bir yuvaydı. Pespembe halıları ve pembiş koltuğu olan ee tabi birde minnak pembiş yanaklı kızımızda oldu. Değmeyin keyfimize. Kızımız biraz büyüdükten sonra haliyle kardeş gerektiğini düşündük ve bal yanaklı bir tospişim oldu. Tatlı mı tatlı iki yavru. İnsan daha ne ister ki hayattan. Sadece sağlık. Evet sağlıklı olalım da yavrularımı kimseye muhtaç etmeyeyim. Onlar sağlıklı olsun. Yaramazlık yapsın, ortalığı dağıtsın. Bunlar o evde yaşanmışlık olduğunun belirtisidir. Bazen kızsam da dayanamıyorum onların gözünün yaşlı olmasına. Hayat böyle devam edip gidiyor. Yaşam mücadelesi maddi sorunlar hepsi gelip geçiyor hayatımızdan ...
Çocuğumuzun saçının teline bir zarar gelse ya da eşimizin anne babamızın kardeşimizin ... Neyin anlamı kalır ki hayatta. Şükretmeyi bilmek lazım. Öğretmek lazım. Hayat her şeye rağmen güzel....
YOU ARE READING
SADECE BİZ
Short Storyinsanları tanımadan yargılamayın kimin ne olduğunu nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu beraber yaşamadan anlayamazsın