"Ben, Bakugou Katsuki.
Ve hayatımda ilk defa, sıçıp batırdım."
Hayat, insanları neye göre sınıyacağını iyi biliyordu.
Bakugou Katsuki, on altı yaşına girdiği gün bunu anlamıştı. On altı yaşına girdiği gün, "doğum günlerinden nefret ederim" gibi bir imaj verse de arkadaşlarının kendisine bir sürpriz hazırlaması kendisini mutlu etmişti.
Biraz temiz hava almak için, ikinci kattaki odasından kafasını sarkıtmıştı kısa süreli. Ve o an, o gün, o saat, o dakika, o saniye, hatta salise... "Kaybetme" hissini keşfetmişti genç adam.
Çocukluğundan beri, her zaman eziklediği, ama yine de hep peşinde olan o çocuğu görmüştü. Elinden tuttuğu, kendisinden kısa ve kahverengi saçlı kızla gülüşüyorlardı. Ve bir şeyleri içinde uyandıransa, her şeye rağmen bir gün birbirlerine aşık olacaklarını düşündüğü o çocuğun, Midoriya Izuku'nun, Katsuki'ye hiç bakmadığı ve bakmayacağı o aşk dolu gözler ile, kendisinden daha kısa kızın, kiraz pembesi dudaklarını öpmesiydi.
Katsuki, çocukluğundan beri her an, Izuku'yu sevmişti. Sevgisini nasıl göstereceğini ailesinden öğrenmişti, iki tarafın da birbirine tesadüfen aşık olduğu ve sonunda birleştikleri, klişe bir aşk dramasından değil.
Öğrendiklerini her zaman uyguladı aslında, annesinin yaptığı gibi sevdiği kişiye bağırdi, lakin sonra annesi gibi şefkat gösteremedi. Onun gözünde gururlu görünmek istedi, o yüzden eli, hiçbir zaman sevdiğinin kıvırcık saçlarına gidemedi.
Ve aşkı o klişe dramalardan ezberleyen normal insanlardan pek de bir farkı olmayan, bu aşk duygusunu, her zaman nefret olarak betimlemişti.
Yaptığı tek şey sevmekken Katsuki'nin, karşılığında aldığı bu acı adil mi? Yoksa, Tanrı'nın her zamanki, acımasız oyunlarından mıydı?
Bir cevap istiyordu. Ya da bir cevaptan öte, kalbindeki bu acıyı geçirecek herhangi bir ilaç arıyordu.
Bulamadı. Ne bir cevap, ne de bir merhem. Hiçbir şey bulamadı.
Sonuç olarak pes etti kül sarısı saçlı çocuk. Yakut gözleri ilk defa hevesten değil, gözlerini dolduran yaş yüzünden parladı o gece.
Kendisi bilmese de, en iyisini yapmıştı genç oğlan pes ederek. Çünkü o gün bulamadığı o cevap, o merhem...
Bulamadığı her şeyi, hatta belki de daha fazlasını bulması için yapması gereken buydu aslında. Genç oğlanın nefret ettiği bu kelime, bu eylem, "pes etmek"...
Doğru zamanda, doğru kararlarla yapıldığı zaman, aslında herhangi bir canlının kendisine yapabileceği en büyük iyilikti.
Ve o gün, Bakuglu Katsuki, hayatında ilk defa gerçekten...
Pes etti.
-
sadece aklıma gelen bir kurguyu yazacak karakterler aramamla başlayan bu serüvene hoş geldiniz!
okuduğunuz için teşekkürler♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
give in 》todobaku
Fanfiction"follow your heart and see where you land." ->quirkless au!