Hoseok telefonu bırakıp yatağına uzandı ve beklemeye başladı. Neden beklediğini bilmiyordu, geleceğini düşünmüyordu.
Gel, demişti ama gelecek miydi ki?
Hoseok kim olduğunu çok merak ediyordu, hiç bir zaman bulmaya çalışmamıştı. Kendisinin söylemesini bekliyordu fakat sabırsızlanmaya başlamıştı. Umarım, diyordu içinden, umarım gelir ve öğrenirim kim olduğunu.
Çok umutsuzdu, telefonu eline alıp kontrol ettiğinde son mesajından bu yana bir aktiflik olmadığını görmüştü. Kapı çaldığında uzandığı yatağından kalkarak saate baktı; bina görevlisinin çöpleri almak için geldiğini düşünerek ilerledi.
Kapıyı açarken bir yandan da konuşmaya başlamıştı,
"Bugün çöpüm yok Bay Lee."
Kafasını kaldırıp karşısına baktığında şaşkınlığa uğramıştı. Bir süre öylece kalakalmıştı, duraksamıştı. Karşısında duran kişinin ayakta duracak mecali yoktu. Öne doğru hafif sendelediğinde Hoseok kendine gelerek kolundan tutmuş ve yavaşça içeri girmişti. Kapıyı kapatıp oturma odasına doğru ilerlemiş ve oturması için yardım etmişti. Karşısındaki kişi gözlerini açmaya kendini zorlayarak konuşmaya başlamıştı.
"Tanımadığın birini evine alman ne kadar doğru?"
Hafifçe gülmüştü Hoseok, ellerine saçından geçirmiş ve yanında duran sürahiden bir bardak su doldurarak ona uzatmıştı. Sorusuna cevap bekler halde elinden bardağı almış ve içmişti karşısındaki. Bardağı kenara koyarak gözlerini Hoseok'a kilitlemiş ve cevap beklemeye devam etmişti. En sonunda dayanamamış ve bir şey söyleyecekken Hoseok konuşmuş, söyledikleriyle onu susturmuş; suskuna uğratmıştı.
"Seni tanımadığımı nereden çıkardın, Taehyung?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paris in the rain - vhope
Fanfictioni look at you now and i want this forever, i might not deserve it but there's nothing better