Sıradan Bir Sabah?

107 22 98
                                    

"Ariadne! Saat dokuz oldu, okula geç kalıcaksın. "

Üf be anne, kulağımın dibinde bağırma.

"Kalktım kalktım."

Senin göndericeğin okula sıçayım emi. Aslında hepsi benim iyiliğim içindi, ama DEHB ve Disleksi bulunun bir çocuk için okul "işkence" anlamına geliyordu.

Buarada DEHB kısaca hiperaktivite bozukluğu anlamına gelir.

"Yalancı! Saat sekiz buçuk bile değil!"

"Annelere bağrılmaz! Kahvaltın hazır, ben çıkıyorum tatlım."

Cehennemin dibine gitti anne. İşte, ne kadar düzgün bir anne-kız ilişkisi!

Tanrım... şu saçlarıma bir akıl fikir ver, kabarık durmasınlar! Şikayetçiyim memur bey! Beni rahatsız ediyorlar!

Yataktan kalktım -sonunda- ve elimi yüzümü yıkamaya gittim. Yan odaya geçip güzelce kahvaltımı bitirdim.

Tekrar odama geçip üstümü değiştirdim. Kombinim basitti, mavi bir t-shirt ve siyah tayt. Ve mavi ayakkabılar!

Ah tabii, saçımı tutabilecek bir delikanlı tokada bulmam lazım.

~

Koskoca evde bir delikanlı toka bulamamış, son çare olarak saçıma bandana takmıştım.

Mavi -canım- ayakkabılarımı giymiş, Çınar'la buluşmak için metro istasyonuna gidiyordum. Çınar ile aynı okula gidiyorduk, kendisi benim kankim olurdu. Saolsun yazında beni tek bırakmamış o da benle aynı kurssa gidiyordu.

Şahsen ben Çınar olsaydım asla ama asla kurssa gitmezdim.

(Çınar'ın kıvırcık saçları vardı, aynı zamanda kahverengi gözlere sahipti. Birde -yemekte fasulye çıktığı zamanlar hariç-topallayarak yürüdü.)

~

Çınar ile buluşmuş, nolet olasıca derslere girmiş, son dersse girecektik.

Hayır bi kerecik de çalma be zil reis! Neden ya neden çalarsın ki?!

Ben daha yerime bile geçemeden içeriye Matematik hocası -Bayan Raggiet- girdi.

(Bu kadının Matematik dersimize mi giriyor bize mi giriyor hala anlamış değilim.)

"Çocuklar kitabınızın kırk ikinci ve kırk üçüncü sayfalarında yer alan testi çözün."

Bi destur de kadın!

Kitabı açtım ve tepkim aynen şöle oldu; oha çüş devenin nalı. Ben bu soruları ÇÖ-ZE-MEM bitti.

Bu hoca çok garip aq. Beni korkutuyor...

"Umarım bütün soruları çözebilmişsinizdir. Çünkü, bu test sözlü niteliğinde olacak."

Altıncı ve dokuzuncu soru hariç sıkıntı yok. Eh, hoca kombo yapamaz herhalde...

~

İlk beş soru sorunsuzca geçmişti. Normalde derslerle pek -dürüst olayım hiç- ilgilenmeyen ben bile parmak kaldırmıştım.

Tabikide Bayan Raggiet beni kaldırmadı.

Beşinci soruyu ismini bilmediğim bir çocuk cevapladıktan ve Bayan Raggiet'in onu övdükten sonra, sıradaki soruya geçmiştik.

Parmağımı yavaşça indirdim.

Bayan Raggiet'in gözleri sınıfı hafifçe taradı ve bende sabitlendi.

"Bayan Watson, neden sıradaki soruyu yapmıyorsunuz?"

Yapmacık kibarlığına sokayım.

"Hocam, ben bu soruyu yapamadım."

"Hocam değil Bayan Raggiet diyeceksin! Beceriksiz!" kendin çok akıllısın ya(!)

Saatime göz attım. Omen tonrem sadece 15 dakika kalmıştı.

~

Hayır yani röntgenci misin, yapamadığım iki sorunun ikisinde de beni kaldırmayı nasıl başarıyorsun?

Cidden Bayan Raggiet kombo yapmıştı.

Dokuz hariç bütün sorulara parmak kaldırmıştım, dokuzuncu soruda da aynı terane dönmüştü.

Neymiş efendim ona Bayan Raggiet diyecekmişmişim. Neymiş efendim neden hiçbir soruyu yapamıyor muşum?

Sen sor diye var, gülüm, sen sor diye...

Zil çaldı. Hızlıca toparlanmaya başladım.

"Hadi Çınar, azcık hızlı ol." Hayır yani bune yavaşlık.

"Tıslama be." Ayıb oluyo gardaş.

Çınar çantasını sırtına aldı ve kapıya doğru yürümeye başladık. Otuz saniye, sonra freedom!

"Bayan Watson lütfen sınıfta bekleyin. Durumunuz hakkında konuşmak istiyorum."

Çınar bana sorarcasına baktı, bende sorun yok anlamında elimi salladım.

En fazla ne olabilirdi ki?

:)
Cidden, en fazla ne olabilir acaba?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 12, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Daughter Of The SeaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin