Evet herşeyin bittiği yerdeyim; hayatımın son dakikalarında, son nefeslerimi alıp, son göz yaşlarımı döküyordum. Beni vazgeçirmeye çalışan insanların ve polislerin seslerini duyuyordum fakat anlayabilicek durumda değildim.
Aralarından seçebildiğim tekşey "Neden?" Diye soran sesti. O kişiye döndüm. Ona ait olduğunu düşündüğüm arabasına yaslanmış bana bakıyordu. Sanırım trafiğin kapanma sebebi olduğum için çabucak bitmesini istiyordu. Ona bakarak omuz silktim ve aileme baktım. Bıkmış bir ifadeyle polislere bunun ne zaman biticeğini soruyorlardı. Baktığım yere baktı. Bana tekrar baktığında bu sefer kaşları çatılmıştı. Ve sanırım bakışlarında acıma duygusunu gördüm. Ona acı dolu bir gülümseme bahşedip diğer bacağımıda köprü demirlerinin diğer tarafına attım.
Birkaç kişiden çığlık sesleri duymuştum. Ne tuhaf, ama onlar benim acı dolu çığlıklarımı duymamışlardı. Demirlere sımsıkı tutunmuş olan ellerimi gevşettim. Ölümle aramda sadece ellerim vardı resmen. Yavaş ve dikkatlice köprü demirlerine arkamı döndüm. Ahh!! Ne kadar ironik (!) İntihar edicem ama düşmemek için dikkatlice arkamı dönüyordum.
Tam ellerimi serbest bırakmamla birinin beni kollarımdan tutup arka tarafa çekmesi bir olmuştu. Kim olduğuna baktığımda, bana "Neden?" Diye soran adam olduğunu farkettim. Onu incelediğimde 40-45 yaşlarında, 1.70 boylarında, hafif iri yapılı ve saçlarının çoğu beyazlamış bir adamdı.
Etraftaki kalabalıktan adamı alkışlayan ve tebrik edenler vardı. Adam ise onları umursamıyordu. Ben ise şuan yerde yatıyor ve adamın beni tutan ellerinden kurtalmak için deli gibi tepiniyordum.
Babam olacak adam beni saçlarımdan tuttarak ayağa kalkmak zorunda bıraktı. Ağzımdan ufak bir çığlığın çıkmasıda cabasıydı. Ayağa kalkar kalkmaz yediğim tokat ve ağzımdaki sıcaklıkla yeniden yerde bulmuştum kendimi. Gereksiz varlık bana yapacaklarına devam edicekken polisler ve insanların zoruyla bana yaklaşamamıştı.
Beni kurtaran (!) Adam yanıma gelip kolumdan tutarak yavaşça beni yerden kaldırdı. Saçlarımı arkaya atıp beyaz gömleğinin koluyla yavaşça dudağımda ki kanı sildi. Anlamıyordum, ailem bana yardım etmezken; yardımı geçtim sevmezken, bu adam neden bana yardım ediyordu.
Yüzüme bakarak hafifçe gülümseyerek baktıktan sonra polislerin yanına gitti. Konuşmalarını duyabiliceğim kadar yakınımdaydılar. "Ben Hakan Demirel, beni tanıdığınızı varsayıyorum kızını döven bir baba ve bunu zevkle izleyen bir anne. Sizcede çocuk esirgeme kurumuna haber vermeniz gerekmez mi? Kızın yaşı altı üstü 14'dür." Adamın dedikleriyle şoka uğramıştım. Evet, ailemi sevmiyorum, hatta nefret ediyorum. Ama tek başıma yapabilir miydim?
Kelime sayısı:346
1.BÖLÜM SONU...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Yetimhanesi
ChickLitHayatının bittiğini sanarken, yeni bir hayata açılan. Yeni hayatında; yeni insanlar ve yeni kaderini merakla yaşayan. Hayatının bitmesini isterken şimdi olabildiğince uzun olmasını isteyen bir kız. Dolunay Yetimhanesinde bulduğu dostluk ve karmaşık...